Hayatımda Volkan Gazetesi’nin eleştirilmesinden rahatsız olacağım aklıma gelmezdi. Lakin son dönem yapılan faşist yayınlarla ilgili tepkilerin Volkan Gazetesi etrafında toplanması açıkçası beni rahatsız etti.
Volkan kurulduğu günden beri, ada yarımızda milliyetçiliğin ve ırkçılığın, tabiri caizse yontulmamış sesi ola gelmiştir. Gazetenin ön sayfası için sürekli kullandığı kalıp olduğuna inandığım, vesikalık bir resmimle birlikte büyük puntolarla “vatan haini” ibaresinin halen adım ve resmimle gazetede çıkmamış olmasından üzüntü duymaktayım. Gazetenin basılı halini ise en son askerliğimi yaparken içeride görmüştüm. Sahi halen basılıyor mu?
Çıkan haberler üzerine gazeteyi internet ortamında incelediğimde ise sinir olacak dahi bir fikir bulamadım. Volkan Gazetesi’nin toplumumuzda tetikçi özelliğinin dahi kalmadığını söylemek sanırım doğru olur; okunmayan, faşistçe dahi olsa düşünce üretemeyen bir gazete, son kullanma tarihi geçmiş bir ürün.
İşte tam da bu sebeplerle Volkan Gazetesi’ne yönelen eleştirilerden rahatsız oldum; Volkan mahallede aldığı gofla oradan oraya koşturan bir çocuktan öte değil, ama ona o gofu verenler için aynı şey söylenebilir mi?
Halk dilinde aptalca bir şey söyleyene çok zekisin denir. Naif bir düşünceyle, Diyalog Medya’nın da adını benzeri bir mantıkla seçtiğinin savunabiliriz. Özellikle son 15 günde gazetesinin manşetinde bol bol verdiği “74 öncesine dönüş”, “Azdılar”, “Direniriz” ve benzeri manşetleri de böylesi bir mantıkla seçildiğine işaret ediyor.
Haberlerin içeriğine baktığımızda ise ironiktir ki genellikle Kıbrıslı Elen basınına (milliyetçi gazeteleri) ve “gelen iddialara” dayalı bir şekilde insanların anlaşma ile evlerinden edileceği, garantörlüklerin ortadan kaldırılacağı savunuluyor. Okur ise alttan alta bu “oyunu bozmaya” ve direnişe çağrılıyor. “Volkan” ı da patlatan bu haberlerden başka bir şey değil.
Açıkçası benzeri haberlere insan Volkan’da rastladığında garipsemiyor. Ama profesyonelce organize edilmiş, her gün hediyeleri ile okuyucuya “beni al” diyen bir gazetenin bir anda Volkan’a yol gösterici pozisyona girmesi enteresan. İnsanın aklına “niye bu haberler” ve “neden mülkiyet ve garantörlükler” sorularını getirmiyor değil.
Açıkçası haberleri iyice irdeleyince hikâyenin aslının anlatılan değil, anlatılmayan olduğu anlaşılıyor. Haberler öylesine sıradan insanın “kaybedeceklerine” odaklanıyor ki, insan acaba “şirketler hiç mi bir şey kaybetmeyecek sorusunu” sormadan edemiyor.
Malumunuz Diyalog Gazetesi yöneticisi Reşat Akar her fırsatta Net Holding sahibi, Merit Oteller Grubu sahibi Besim Tibuk’u över ve kendi başarıları için kendisine teşekkür eder. Bana kalırsa insanın patronuna “yağ çekmesi” ve hatta minnet duyması doğru bir şey değil, sonuçta emeğini satıyorsun, lakin bu başka bir yazının konusu.
Bir çözümün en çok kaybedecek olanları özellikle 74 sonrası sahilleri parselleyen, başkasının malı üzerine oteller yapan veya yapılmışa konan şirketler olacaktır; bir çözüm durumunda her gün astronomik karlar getiren işletmelerini iade etmeleri halinde dahi milyonlarca dolarlar tazminat ödemeleri gerekecektir. Türkiye’nin garantörlükten çıkacağı bir çözümde ise tüm bu ödemelerin tamamı şirketlerin sırtına kalacaktır.
Hal böyle olunca da “sahibinin sesi” gazetelerinin “insanı birbirine kırdırmayım”, “barış olsun”, “toplum kutuplaşmasın”, “anneler ağlamasın” diye düşünerek değil de, “nasıl bir algı yönetimi ile sahibimin çıkarını korurum” diyerek hareket etmesi oldukça anlaşılırdır.
Patlayan “Volkan” değil, patlatan “Diyalog” oluşturulmaya çalışılan faşizm ortamının sorumlusudur. Var olanın muhafazasından çıkarı olan ganimetçi sermaye kuruluşlarının “sahibinin sesi” gazetelerinin de benzeri tavırlara girmesi gecikmeyecektir veya çoktan girmişlerdir belki.
Esas önemli olan solumuzun bu durumun bilinci ile hukuki değil, insani bir zeminden tavır belirleyebilmesidir. Hiçbir yalan doğruluk payı içermezse inanılır olmaz. Özellikle Türkiye’den gelen göçmen insanlarımızın haklarını sol sahiplenmezse sağ onları çıkarı doğrultusunda kışkırtma işini en iyi şekilde yapacaktır.
Mustafa Keleşzade
Bağımsızlık Yolu