Yaşadığımız günler ne kadar da tanıdık geliyor bizlere, değil mi?
Bir yanda tekrar başlayan çözüm süreci, diğer yanda faşistler ve solcuyum diye geçinen ama sol değerlere hiçbir şekilde sahip olmayan, bizim tabirimizle solumsular…
Faşist dedik! Canınız mı sıkıldı? Üstüne basa basa faşist diyoruz. Çünkü her ikide birde kandan bahsediyorsunuz. “ Silahlanırız” diyorsunuz, gerekirse “Savaşırız” diyorsunuz.
Bir yanda barış görüşmeleri; bu görüşmelerde bile biz savaşırız diyorsunuz, yine kan diyorsunuz. Bir yanda barış için çabalayanlar diğer yanda tekrar savaş çıkarmak isteyenler. Evet! Savaş çıkarmak isteyenler faşisttir.
Barış görüşmeleri devam ederken daha hiçbir şey tam olarak belli değilken, ellerinizde haritalar, köy köy gezip insanları korkutuyorsunuz. Çünkü faşistsiniz.
Aslında tüm bunlar yalan! Tek derdiniz bu çarpık düzende mallarınız, mülklerinizi ve düzenin size bahşettiği ayrıcalıklarınızı kaybetmemek…
Peki ya siz solumsulara ne demeli?
Barış görüşmeleri var. Uluslar arası hukuk diyorsunuz ama tüm göçmenler gitsin diyorsunuz, insanı düşünmüyorsunuz. Bu yüzden solumsusunuz.
İşçiden yana değilsiniz, emekten yana değilsiniz. İşte bu yüzden solumsusunuz.
Masa başında Barış’a o kadar odaklandınız ki halkların Barışını unuttunuz. İşte bu yüzden solumsusunuz.
Barışı biz halkların yapabileceğine inanmıyorsunuz. Hep arkanızda bir güç olmasını istiyorsunuz. İşte bu yüzden solumsusunuz.
Sizler, bataklıktasınız. Bizi de yanınıza çekmeye çalışıyorsunuz ama biz gelmeyeceğiz. Sizin gibi olmayacağız.
Ne faşistlere ne de solumsulara boyun eğmeyeceğiz.
Bizler işçiden yana, emekten yana, insandan yana, barıştan yana, halkların barışından yana olacağız.
Ahmet Karakaşlı