CTP-BG Genel Sekreteri ve Lefkoşa Milletvekili olan Tufan Erhürman, hatırlanacağı üzere 2010 yılında Kıbrıs’ın Kuzeyinde Yeni Sol isimli kitabını yayınlamıştı.
Kitapta yer alan konu başlıkları, CTP-BG içindeki tartışmalara bağlı olarak özellikle CTP-BG çevrelerince tartışılmıştı.
Kıbrıslı Türk solunu merkez sol yapılarla, özellikle de CTP-BG ile sınırlı tutmak açısından düşününce “yeni” sıfatı tutarlı bir tercih sayılabilir.
Fakat kitaptaki tartışma başlıkları bilhassa CTP-BG için yeni sayılırdı desek yanlış olmaz.
Ancak bu yazının amacı; kitapta yer alan görüşleri tartışmaktan ziyade kitabın yayınlanmasının ardından CTP-BG içinde giderek daha aktif görevler alan Erhürman’ın kitapta ifade ettiği görüşleriyle, vekil ve genel sekreter olarak kendisinin ve “sol” partisinin pratiği arasındaki tutarlılığı üstüne bir iki kelam etmektir.
Daha doğrusu kitabına atfen bazı konularla ilgili Erhürman’a soldan sorular sormaktır.
***
Özeleştiri konusuyla sorularımıza başlayabiliriz.
Erhürman’ın kitabında sık sık dile getirdiği ve doğru bir şekilde, sol olabilmenin bir kriteri olarak sunduğu özeleştiri konusunda kendisi ve partisi ne durumdadır?
CTP-BG geçmişiyle, özellikle de hükümet olduğu dönemlerle ilgili hangi konuda özeleştiri yapmıştır?
Sosyal Güven(siz)lik Yasası, Göç Yasası, Erhürman’ın kendisinin de eleştirdiği LAÜ’de sendikalaşmaya çalışan akademisyenlerin engellenmesi, külliye açılışlarında kurdele kesen başbakanı, CTP-BG-ÖRP hükümet döneminde başlayan Kuran kursları ve bunları tenis kursuyla eş tutan başbakanı, 2007’de meclis önünde eylemcilerin karşısına çevik kuvveti çıkarmak vb.
Kısa süre düşününce akla gelenler bunlar ve emin olun hafıza zorlansa daha nice konu bulunabilir.
Erhürman’ın geçmişle ilgili altını çizdiği özeleştiri kültürü kendisinin partide görev almaya başladığı
dönemde de bir türlü ortaya çıkmamıştır.
İnsan düşünmeden edemiyor; CTP Genel Sekreteri özeleştiri konusunda fikrini mi değiştirdi yoksa CTP-BG’nin özeleştiri yapması gereken bir yanlışı yok mu?
Yoksa CTP-BG sağcı bir parti mi?
Lafı uzatmayalım ve sorularımıza ırkçılık ve faşizm ile ilgili olanlardan devam edelim.
Erhürman kitabında, ırkçı ve faşist hareketlere karşı solun uyanık olmasından ve bu yapılara karşı mücadele etmesinden bahsediyordu.
Peki, CTP-BG’nin büyük ortağı olduğu hükümet bu konuda ne yapıyor?
Örneğin faşist yapıların yasaklanması, eğitimin şoven bir içerikten kurtarılması gibi konularda ne adımlar atıldı?
CTP-BG’nin kendi milletvekiline ağza alınmayacak hakaret eden faşistler rahat rahat televizyonlarda boy gösterirken ne yapıyor parti?
Erhürman ELAM mensubu faşistler cezalandırılsın derken, özellikle üniversitelerde örgütlenen ve bu amaçla adaya gelen ülkücü faşistler hakkında ne yapıyor?
Yoksa başkasının faşisti ile ilgili anti-faşist olmak çok mu kolay?
Neo-liberal politikalarla ilgili ne yapıyor peki CTP-BG?
Kamusal hizmetler piyasalaştırılıp ücretli hale getirildi, hastaneler ve okullar ticarethaneye dönüşmüş durumda ve halkın önemli bir kesimi hasta olmamak için dua ediyor!
Eğitim ve sağlık hakkı için kesinlikle katılmadığınız “ekonomik akıl”ın ötesinde ne yapıyor partiniz sayın Erhürman?
Sosyal adaleti sağlamak konusunda sermayeye dair herhangi bir yaptırım da göremedik henüz.
Ne oldu o iş?
Özel sektör emekçilerinin sendikalaşması için gelmiş geçmiş en geniş tabanlı hükümetin o yere göğe sığdırılamayan programındaki adımları hala göremedik maalesef!
Kıbrıs’ın kuzeyinde en çok iş cinayetinin yaşandığı dönemde partiniz hükümetin büyük ortağı durumunda, bilmem farkında mısınız?
Yoksa özel sektör çalışanları örgütlendi de bizim mi haberimiz yok?
Acaba yeşil yerine kırmızı amblemi kullandığınız zaman emeğin hakları konusunda üstünüze düşeni yaptığınızı mı düşünüyorsunuz?
Her ne kadar kitabında çok yer vermese de “sol” bir partiden doğal olarak beklediğimiz gericiliğe karşı mücadele konusunda da bir iki soru sormak lazım.
CTP-BG’nin gericiliğe karşı mücadelesi nasıl gidiyor?
Gericiler AKP’nin sağladığı zemin üstünden Kıbrıs’ın kuzeyinde rahat rahat örgütlenirken, CTP-BG bu konuyla ilgili külliye önlerinde kurdele kesmek dışında nasıl bir icraat içinde acaba?
Özellikle yoksul aileler çocuklarını bırakacak bir yer bulamadığı için yaz dönemi çocuklarını Kuran kurslarına gönderirken “sol” bir parti olarak bu ailelere alternatif önermeyecek misiniz?
Yoksa siz de “inanç özgürlüğü” deyip büyümekte olan gerici tehdidi görmezden gelen liberal solculardan mısınız?
***
Şimdilik bu kadar soru yeter.
Tüm bu soruları sorarken şunu da açıkça söylemek isterim ki; saydığım bu sorunların CTP-BG tarafından çözülmesini beklemiyorum.
Çünkü bu sorunlar pek çoğu yapısal sorunlardır ve mevcut yapı içinde çözülmeleri de pek mümkün değil.
O zaman tüm bu sorular neden mi?
Çünkü sol bir partinin görevi tam da bu noktada başlıyor bence.
Adanın kuzey coğrafyasında sola düşen görev mevcut siyasi yapının sürdürülemezliğini göstermek için mücadele etmektir.
Bunu yapmadığı, yani halka bu mantıkla gitmediği müddetçe sol gösterip sağ vurmaya devam etmeye mahkum olacaktır.
Kıbrıslı Türk solculara düşen bu görev, yapısal krizi makyajlayıp normal bir ülkede yaşıyormuşuz şeklinde bir algı yaratarak görünmez kılmak değil, bu krizi derinleştirmektir.
Yapısal krizi derinleştirerek egemenleri zora sokmak, yıllardır bir şekilde yönettikleri yapıyı yönetilmez kılmak solun derinleştireceği çatlaktır.
Havanın içeri sızabileceği tek delik budur.
Ali Şahin
Bağımsızlık Yolu