Geçen günlerde bir gazete haberinde 13 okulun kapatılması ile ilgili kısa bir bilgi paylaşıldı. Çok geçmeden bu okulların kapatılırsa ne yapılacağına dair eleştiriler başladı. Gazi Ilkokulu’na manevi değerinden ötürü herhalde peşkeş çekilir diye düşünüldü vs. Bunlar hep hakli ihtimaller… Ne yaşarsak onları düşünüyoruz.
Belirtilen 13 okul; Yedidalga İlkokulu, Gemikonağı Erdal Abit İlkokulu, Serhatköy İlkokulu, Zümrütköy İlkokulu, Tepebaşı İlkokulu, Çamlıbel İlkokulu, Lefkoşa Özel Eğitim Merkezi, Lefkoşa Özel ve İş Eğitim Merkezi, Büyükkonuk İlkokulu, Yedikonuk İlkokulu, Gazi İlkokulu, Canbulat İlkokulu ve Kaplıca İlkokulu… Gözden kaçamayacak kadar derin bir yara haline gelen özel eğitimin eksikliği gitgide artarken, bu listede belirtilen 2 tane de özel eğitim merkezi bulunuyor…
Yukarıdaki ilkokul ve özel eğitim merkezlerinin ismi açıklanırken halktan duyarlı birçok kesim, bu haberin doğruluğuna inanmak istemezken aynı zamanda özel eğitim merkezlerinin de kapatılacak olmasına dair yayılan bu bilgi için bir paylaşım yapıyor, kısa bir süre sonra Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Ozdemir Berova halktan birine şöyle bir yorum atıyor “Bari sen bu yalan haberi bir telefon açıp da bana sorsaydın. Değerli halkımız eğitim adına hiç gaile duymayan bir grup insan böyle yalanlar atarak kendi statükolarını koruyup profesyonel sendikacı kisvesi ile devletten maaş çekmenin ve çalışmadan para almanın devamını sağlamak adına böyle yalanlar yayıyorlar” diyerek konuyu inkar ediyor. Konu burada zaten kesiliyor. Ben de araya girerek “işin aslı nedir” diye soruyorum. O günden beridir sessizlik…
Varsayıyorum ki bu ilkokullar da dahil hiç bir okul kapanmayacak.
Peki ya ada genelinde bu iki özel eğitimin kapatılmayışı ile özel eğitime dair tüm sorunlar bitmiş mi olur? Yoksa bu özel eğitim merkezlerinin kapatılmasına dair çıkan dedikodulardan önce özel eğitim ve özel eğitim merkezlerinde başka sorunlarımız yok muydu?
Ben de ilgi alanım olmasaydı herhalde bunları bilmeyecektim. Üniversite hayatıma ilk başladığım yıllarda öğrendiğim ilk şey kktc’de özel eğitim öğretmenlerinin Türkiye’den atandığı oldu. Nedenini ise araştırırken öğrendim ki çok önceden Kıbrıs’ta hiç mezun özel eğitimci yokmuş ve dolayısıyla bu açığı kapatmak adına bakanlık ile Türkiye işbirliğiyle bir sözleşme imzalanmış. O gün bugündür tüm atamalar Türkiye’den yapılıyor. Berova’ya tarihi tekrardan hatırlatmak isterim ki yıl 2017 ve şu an 200+ mezununuz mevcutken hiç de atamaları deniz aşırı yapmanıza lüzum yok.
Bunlar sadece bu işe gönül vermiş ve engelsiz bir gelecek planlayan mezunların yada mezun adaylarının sorunu…
Asıl derin yaraya gelecek olursak, hala bir özel eğitim yasamız mecvut değildir. Hayatları boyunca “Ben ne suç işledim de çocuğum engelli?” sorusu ile kendilerini sorgulayan aileler, çocuklarının haklarını savunabilecekleri bir yasa olmadığı halde susmayı yeğliyorlar. “Zaten kızım/oğlum engelli, bir de çıkıp sokakta yasa mı isteyeceğim. Oturur evimde besler, bakarım evladıma” diyerek birgün özel eğitim yasası da olur diye bekliyorlar. Bu yüzden onlar adına yapılacak çok sey ve bir çok eksiğimiz olmasına rağmen geçen güne kadar her şey mükemmelMİŞ ve özel eğitim merkezleri kapatılıyorMUŞ gibi yansıtılmış olsa da hala daha çalışmalarına başlandığı iddia edilen özel eğitim yasamız bile yoktur.
Özel eğitim yasası ile ne olacağını kısaca özetlememiz gerekirse;
– Her çocuk kendine özel uyarlanan ve ihtiyacı olan düzeyde eğitimi verimli bir şekilde alabilecek.
– Kaynaştırma eğitimi zorunlu kılınacak. Aynı zamanda kaynaştırma eğitimi alan bireyler kaynaştırma okullarında geçirdikleri zamanı en verimli hali ile geçirebilecekler. Bölge okullarından reddedilmek yerine kabul görecekler.
– Ailelerin ve özel gereksinimli bireylerin yasal hakları olacak.
– Çocukların eğitimi ve gelişme takipleri düzenli olarak yapılabilecek.
– Aileler gerek maddi gerekse manevi yönden desteklenecekler.
***
Kaynaştırma nedir?
Özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin, eğitim ve öğretimlerini normal gelişim gösteren akranları ile birlikte standart sınıflarda sürdürme esasına dayanan, destek hizmetlerinin sağlandığı özel eğitim uygulamalarıdır. Denemeler ve uygulamalar engelli çocukların bireysel olarak standart sınıflara alındıklarında sosyal becerilerinin daha çok geliştiğini göstermiştir.
***
Malesef ki özel gereksinimli bireylerin ailelerinden birçoğu devlet okullarındaki öğrenci nüfusundan kaynaklı olarak eğitimin verimsizleştigi ve çocuklarının ihtiyaçlarının karşılanamayacağı kaygısı ile çocuklarını okula göndermek yerine evde kendilerince bir şeyler öğretmeye çalışıyorlar. Pek tabii ki ebeveynlerin yaptığı hiç bir emek ödenmez fakat özel gereksinimli bireylerin en fazla ihtiyaç duydukları şey toplum içinde sosyalleşebilmektir.
Ne yazık ki eğitimin yaygınlaştırılması yerine gitgide azaltılması ile birlikte engellilere karşı farkındalığı sadece sosyal medyadan izleyip hüzünleceğiz. Çünkü kapı arkalarında tutulan yüzlerce özel gereksinimli çocuğumuz, bakanlığın hiç anımsayamamak üzere unuttuğu yasal haklarını bekliyor.
Dediğim gibi özel eğitim merkezleriyle ilkokulların kapanmayacağını umut ederek tekrardan soruyorum: Sizce de tek eksiğimiz bu muydu? Sorun(umuz) bitti mi?
Özel eğitim yasası ve atanmalar ile ilgili olarak geçen yıllarda bakanlığa karşı açtığımız bir dövizde yazdığı gibi soruyorum tekrardan “Özel eğitim yasası da mı TC’den atanacak?”
Bu sorun sadece, otizmli üst komşunuzun, Hidrosefali olan yada Down Sendromlu bir çocuğun annesinin derdi değildir. Toplumsal problemlerimizi sadece “#1farklaöndeyiz, #otizmeışıkyak” diyerek değil de mücadele ederek çözebiliriz. Dışlanan, yalnız bırakılan, geride durdurulan ve bekletilen her birey bizden biridir.
Gelin hep birlikte bu mücadeleye ortak olmak uğruna örgütlenelim.
Hatice Azizoğlu
Bağımsızlık Yolu Üyesi