Türkiye-Kıbrıs enterkonnekte kablosu; ülkedeki elektrik sisteminin geliştirilmesi, sürdürülebilir enerji sistemlerinin önünün açılması ve doğaya salınan CO2‘in Kıbrıs’ın kuzeyinde değil de Türkiye’de salınması maskesi altında gelen bir özelleştirmedir. Buradaki gerçek amaç, mevcut talebi dahi karşılayamayan kamusal enerji üretim santrallerimize yatırım yapmamak ve bu konuya bütçe ayırmamaktır. Ülkenin üretim altyapısının geliştirilmesi ve talebi karşılayabilecek duruma getirilmesi meselesi enterkonnekteden tamamen bağımsız bir şekilde tartışılması gerekirken, mevcut hükümet bize enterkonnekteyi buna bir alternatifmiş gibi sunmaktadır.
Kıbrıs’ın kuzeyinde yeterli elektriğin üretilmemesi ve enterkonnektenin buna bir alternatif olarak görülmesi çok büyük bir bağımlılıktır. Dünyanın hiçbir ülkesinde bu şekilde bir bağımlılık örneği bulunmamaktadır.
Enterkonnekte doğru amaçlar için düzgün şartlarda yapıldığı zaman ülkenin enerji sistemine sayısız faydaları olabilecek bir sistemdir. Bunlardan bazıları aşağıdaki gibidir:
Güvenlik: Azami yük, bir veya daha fazla üretim ünitesinin bozulması gibi durumlarda enterkonnekte kablosu aracılığı ile ihtiyaç duyulan enerjiye ulaşılabilir. Örneğin Kıbrıs’ın güneyindeki santralde gerçekleşen yangının ardından Kıbrıs’ın kuzeyinden enerji satın alınması.
Sürdürülebilirlik: Rüzgar ve Güneş (PV) gibi sürdürülebilir enerji kaynakları ile üretilen elektrik, ülkenin elektrik ağını kötü yönde etkileyebilir. Bağlı olduğunuz elektrik ağının belirli bir bölümünün bu kaynaklardan gelmesi sağlıklı olarak değerlendirilir. Bu yüzden Enterkonnekte aracılığı ile ağımızı genişleterek, sürdürülebilir enerji sistemlerine daha fazla yatırım yapabiliriz.
Ekonomik:Bağlı olduğunuz marketteki enerji üretim maliyetleri daha düşük ise daha ucuza elektrik satın alabilirsiniz.
EuroAsia Enterkonnekte Projesi
Bu proje Avrupa Birliği tarafından onaylanmış ve 2020 yılına kadar tamamlanması beklenen, 2000MW’lık İsrail- Kıbrıs, Kıbrıs- Girit ve Girit-Yunanistan (anakara) olmak üzere 3 bölümden oluşan bir enterkonnekte projesidir. Proje tamamlandığı zamanda en derinden çekilen enterkonnekte kablosu rekorunu da elinde bulunduracak.
Bu projenin maliyeti 1.5 Milyar Euro, sosyo-ekonomik getirileri ise 10 Milyar Euro olarak belirlenmiş. Tabii ki projenin ciddi bir bölümünü Avrupa Birliği Enerji Komisyonu karşılıyor.
Bugün İsrail’de elektrik üretim maliyeti Kıbrıs’takinin 1/3’ü kadar ve çekilen kablo aracılığı ile Kıbrıs Cumhuriyeti İsrail’in elektrik piyasasından enerji satın alabilecek.
Bir de bizim enterkonnekte projemize bakalım mı? İşte cevabını bilmediğimiz ve proje tamamlanmadan da büyük ihtimal ile öğrenemeyeceğimiz bazı sorular:
Kablonun çekilmesini ve bakım maliyetlerini kim karşılayacak?
Kıbrıs’ın kuzeyine elektrik hangi tarifeden satılacak?
Peki su konusunda bile herhangi bir direniş gösteremeyip su borularının geçtiği toprakları dahi başka bir ülkenin yönetimine bırakan hükümetlerimizin, elektrik konusunda halkın çıkarlarını koruyabileceğine inanıyor musunuz?
Malta Örneği
Malta 2015 yılında Avrupa Birliği’nin üye ada ülkelerini de enerji ağına dahil etme planı çerçevesinde İtalya ile bağlanmış ve bugün ihtiyaç duyduğu durumlarda İtalyan piyasasından enerji satın almaktadır.
Peki bu neden Kıbrıs için ideal bir örnek değildir? Malta 2012 yılında satın almış olduğu 8 adet Wartsilla 18V46 dizel motorlar ve diğer yatırımlar ile birlikte enerji üretim kapasitesini 144MW artırdıktan hemen sonra 2013 yılında bu enterkonnekte projesine giriş yapmıştır. Bugün Malta’nın kamusal elektrik kuruluşu EnaMalta’nın kurulu güç kapasitesi 599MW, azami yük geçtiğimiz kış için 402 MW olarak ölçülmüştür.
Yani Malta enterkonnekte yatırımına üretim kapasitesini artırmak değil, kendi kendine yetecek durumda olmasına rağmen İtalya pazarından enerji satın alabilmek, Avrupa Birliği’nin bütün üyelerinden talep ettiği 15% enterkonnekte seviyesine ulaşabilmek ve daha büyük bir ağa bağlanmak aracılığı ile güneş ve rüzgar gibi sürdürülebilir enerji kaynaklarından daha fazla faydalanabilmek amacı ile girişmiştir. Kısacası enterkonnekte sisteme bağlanmaktaki amaç, bizim örneğimizde olduğu gibi kamusal üretimi aşındırarak onun yerine özelleştirmeyi koymak değil, alternatif ve sürdürülebilir enerji kaynaklarına yönelmektir.
Kıbrıs’ın kuzeyine gelirsek,
Kıbrıs’ın kuzeyine baktığımız zaman ise, KIB-TEK’in kurulu güç kapasitesi 261 MW, AKSA firmasının sözleşmede taahhüt ettiği üretim kapasitesi ise 148MW’tır. Yani bizdeki toplam üretim kapasitesi 409MW’tır; üstelik 2016 yılında azami yük 317MW’ı göstermişken.
Özetle durum şu: Malta’nın kamusal eletrik kuruluşu EnaMalta kendi kendine yetecek durumda olmasına rağmen yaptığı yatırımlar ile ülkenin elektrik ağını daha iyi bir noktaya getirmeye çalışırken, Kıbrıs’ın kuzeyindedevlet, elektrik sektörünü özelleştirmenin yollarını aramaktadır.
Türkiye’den çekilecek olan kablo burada enerji sektörüne yapılması gereken yatırımlara bir alternatif değildir. AKSA örneğinde yapıldığı gibi 15 senelik kontrat yapıp günü kurtardık edası ile devletin elektrik kurumu olan KIB-TEK‘in elektrik üretim kapasitesini artırmaya yönelik hiçbir çalışma yapmamak kabul edilemez.
Enterkonnektenin gerekliliği ve getirileri tartışılamazken, mevcut ve geçmiş hükümetler göstermişlerdir ki ülkenin enerji üretim kapasitesini artırmak yönünde (sürdürülebilir veya petrol) hiçbir projeleri yoktur.
Koray Gürkaya
Bağımsızlık Yolu Üyesi