Elektrik, Birikim, Tufan ve Aşçı – Münür Rahvancıoğlu

Sarayda verilecek ziyafet öncesi; tavuk, ördek, hindi ve keklik mutfakta toplantıya çağrılırlar. Toplantıyı açan aşçı, seçme özgürlüğü ve demokrasinin nimetlerine dair uzun bir konuşma yaptıktan sonra, her birine teker teker sorar: “Yenmeden önce hangi sosla pişirilmek istersin?”

Tüm hayvanlar sırayla tercihlerinin beyan ederken, bir ördek itiraz eder: “Ben hiçbir şekilde yenmek istemiyorum!”

Toplantının organizatörü olan aşçının yanıtı nettir: “Bu gündemimize dahil değil.”

***

Bugünlerde gündemimizde çok konu var…

Ancak bir süredir askıda olup yakın zamanda hareketlenen konu: Türkiye’den kablo ile elektrik getirilmesi… Gündemi ise, bilindiği gibi Türkiye belirliyor…

Boru ile su getirilmesi için prosedür ilerlerken, aynı zamanda elektrik getirilmesi için de altyapının hazırlanmış olacağı ifade edilmişti.

Hatırlayacaksınız, o vakitler CTP milletvekili Birikim Özgür tarafından elektrikte TC’ye bağlanmanın istenir bir durum olduğunun ifade edilmesi epey tepki çekmişti. Tepkinin büyük bölümünü de gene CTP’li “radikaller” gösteriyordu. Bir de CTP’li olmayan (yada CTP’siz) CTPliler…

Aynı “radikal” CTPliler ve CTP’siz CTPlilerin parlayan yıldızı Tufan Erhürman ise, elektrikte özelleştirmenin bizim ülkemizin koşullarında doğru bir yaklaşım olmayacağını ifade eden açıklamalar yaparak, gündeme daha uygun beyanlar vermekteydi. Bildiğiniz gibi gündemi, o zaman da Türkiye belirliyordu…

***

Günler geçti, gündem değişti. Şimdi “kablo ile elektrik”, “Türkiye’den elektrik”, “elektrik’te Türkiye’ye bağlanma”, “mevcut izole yapının büyük sisteme bağlanması” veya siyasal pozisyonunuza göre hangi şekilde ifade etmek istiyorsanız o konu, gündem oldu…

Hüseyin Özgürgün, Serdar Denktaş ve avanesi; bir protokol imzalayıp işi bitirmekten yana…

Birikim Özgür zaten kablolu elektrik ile “yeni ufukları kucaklama”ya çoktandır hazırdı, bekliyordu…

Karşı çıkan hiçkimse yok gibi göründüğü sırada, gözler CTPli CTP’siz tüm “radikallerin” umudu Tufan Erhürman’a dönmüştü ki; kendisinden belirlenen gündeme uygun bir açıklama geldi:

“Elektrikte mevcut izole yapımızı büyük sisteme bağlama konusunda atılacak adımları prensip olarak destekliyoruz. Ancak, imzalanması planlanan uluslararası anlaşmayı, imzalamadan önce Meclis’te genel görüşme yapalım. İmzalanması planlanan anlaşmanın ekonomik fzibilitesini görelim.”

Konumuz hangi sosla yeneceğimiz olduğu ve gündemimizde “hiçbir şekilde yenmemek” olmadığı için, Tufan Erhürman’ın da birlikte servis edileceği sos konusunda görüş beyan etme hakkını savunmasından doğal bir şey yok aslında…

Kendisi hiçbir zaman belirlenen gündemin dışına çıkacağını vaat etmemişti, CTPli ve CTP’siz “radikaller” ona bu anlamı yüklüyorlarsa, bu Erhürman’ın kabahati değil…

Erhürman’ın ayıplanabileceği tek nokta ise aslında aynı fikirde olmasına rağmen daha dobracı bir şekilde açıkça görüşlerini ifade eden Birikim Özgür’ü hep yalnız bırakması olabilir. Ancak bu da tamamen kişisel bakış açısına göre değişebilecek bir yaklaşım.

Bizim bildiğimiz kadarıyla CTP’de geçerli olan hukuk: “erken öten horozun kesilmesi” yönünde…

Bu durumda Birikim erken ötüyor, Erhürman gündeme uyum sağlıyorsa, bu CTP’nin teamüllerine aykırı olmaz…

***

Ama CTPli CTPliler ve CTPsiz CTP’lilerin dışında kalan sol için, hala ortada birkaç mesele var…

Önceden Erhürman ile Birikim arasında bir fark olduğunu, Erhürman’ın toplumsal varoluş mücadelemizde TC’den değil bizden yana olduğunu ifade ederken; Birikim Özgür’e haksızlık etmedik mi?

Tamam, kandırılmış olabiliriz. Bugünlerde kandırılmak gayet yaygın bir siyaset yapma biçimi zaten…

Peki, şimdi açıkça ortaya çıkan gerçekler ışığında “ikisinin birbirlerinden farkları yok” diyerek, aynı haksızlığı devam ettirecek miyiz?

Ne de olsa, birisi her dönem açıkça fikrini söylemiş. Diğeri ne zaman susup ne zaman konuşacağını hesap etmiş. Üstelik kandırılmışsak, kandıran da Birikim değil…

Fikirleri aynı olsa da, ikisinin bir farkları olmadığını söylemek, Birikim Özgür’e haksızlık etmek olmaz mı? Samimiyet ve açık sözlülük, o kadar önemsiz bir fark mı?

***

Diğer yandan, sarayda verilecek ziyafet yaklaşır, herkes pişirileceği sosu seçerken, önemli bir meselemiz daha var gibi görünüyor…

Soslu veya sossuz, mideye indirilmek istemeyenlerin gündemi reddedip aşçıya kafa tutmaktan başka yolu yoksa; “Birikim mi, Tufan mı” diye sayıklayacağımıza söylenecek tek bir cümle kalıyor: “Bundan böyle gündemi biz belirliyoruz!”

Münür Rahvancıoğlu

Baraka Aktivisti