Latin Amerika’da yaygın bir söz vardır…
Derler ki, “Bu kıtada bütün ülkelerde darbe olur sadece ABD’de darbe olmaz. Çünkü Washington’da bir ABD Elçiliği yoktur…”
Bunun hiç de abartılı bir deyim olmadığını biraz haber okuyan herkes biliyor. Örneğin 2008’de darbecilerle birlikte çalıştığı anlaşılınca kovulmuştu ABD Elçisi Bolivya’dan… ABD de misilleme olarak Bolivya Elçisi’ni ABD’den kovunca, Venezüella destek çıkmış ve o da kovmuştu ABD Elçisi’ni…
Yani elçi, elçilik deyip geçmemeli, elçilik işi önemli, elçilik işi hassas…
***
Peki ne iş yapar bir elçi? Darbe planları mı yapar sadece?
Bu biraz da hangi ülke adına ve hangi ülkede bulunduğuna bağlı elçinin…
Ama bir elçi bulunduğu ülkede kendi ülkesini temsil eder. Kısaca kendi devletinin politikalarını ve çıkarlarını savunur.
En temel ve sarsılmaz görevi budur yani elçilerin. Bunu yapabiliyorlarsa başarılı sayılırlar, yapamıyorlarsa da başarısız…
Ama çok da basit bir iş değildir bu…
Riskli ve zor bir iştir…
Düşünsenize, ABD Elçisi olarak bulunduğunuz bir Latin Amerika ülkesinde başarılı olduğunuzu…
Halkın nefretini nasıl da çekersiniz üstünüze…
“Başarısız olayım” deseniz kendi ülkenizi memnun edemezsiniz bu kez de…
***
Stresli iştir elçilik işi…
Kimseyi memnun edemezsiniz kolayca…
Hiç de küçümsenecek bir stres değildir elçilerin yaşadıkları…
Mesela 1974 yılında yaşanan darbe ve işgalden sonra Kıbrıslı Elenlerin o dönemki ABD Büyükelçisini öldürdüklerini hatırlamanız yeter bunun için…
Yunanistan’ın Makarios’a darbe yapmasını, darbe başarısız olunca Türkiye’nin bu darbeyi mazeret göstererek adayı bölmesini ve Kıbrıs adasının ABD için güvenl bir stratejik üs olarak kalmasını sağlamıştı oysa elçi…
Yani dünya tarihindeki en titiz çalışmalardan birini gerçekleştirmiş başarılı bir elçinin ödülü, ölüm olmuştur Kıbrıs’ta…
Zaten başarısız olsaydı da görevden alınacaktı muhtemelen gariban…
Bu yüzden tarihe atasözü kılığında sinmiş bir laf ile paçayı sıyırmaya çalışmıştır hep elçiler…
“Elçiye zeval olmaz”…
Oysa pişmiş tavuğun başına gelmemiştir, elçilerin başına gelenler tarihte…
***
Bizde ABD elçiliği olmadığı için 30 yıllık tarihinde hiç darbe görmemiştir kktc…
Sadece TC’nin elçisi ile haşır neşir olmanın bir avantajı sayılabilir tabii bu…
Ama desavantajları da var tabii TC’nin Elçiliği ile muhatap olmanın…
TC, darbe yapma işini kendi ülkesi ile sınırlı tuttup henüz darbe ihracatına başlamadığı için başka ürünler gönderiyor bize…
Kerhane, kumarhane, cami, Kur’an kursu, özelleştirme, sendikasızlaşma, seçimlere müdahale, azarlama…
Bunları paket paket gönderiyor TC, elçileri de uyguluyor tepemizde…
Öyle aradan bazılarını seçip alamıyor bizim işbirlikçi hükümetler…
Ya paketi komple alıyorlar ya da komple paketleniyorlar…
Yoksa Elçi kızıyor…
Bunu bildiği için de sesini çıkarmıyor bizimkiler…
Bu defa da biz elçiye kızıyoruz…
Hayat işte böyle akıp gidiyor…
Oysa Elçi sadece görevini yapıyor…
Burada kendi ülkesini temsil ediyor, kendi devletinin politikalarını ve çıkarlarını savunuyor elçi…
***
TC devletinin bizim ülkemizdeki çıkarları neymiş okudunuz mu elçisinin açıklamalarından?
2013-2015 döneminde elektrik, telekom, limanların işletme hakkı devri ile işletilmeleri özel sektöre verilmeli, kamu bankalarının içi boşaltılmalı, kamu emekçilerinin yaşam düzeyi geriletilmeliymiş…
TC Devleti’nin buradaki elçisi böyle diyor…
Kıbrıslı Türklerin elinde kalan son ekonomik değerlerin de elden çıkarılması, kendi coğrafyamızda hiçbir erk icra edemez duruma düşürülmemiz ve yokoluşa mahkum olmamızdaymış TC devletinin politikaları ve çıkarları…
***
Şimdi biraz duralım ve makul olalım…
Meseleyi sadece elçinin şahsı ile sınırlandırmayalım…
Elçi işini yapıyor sadece…
Peki biz ne yapmalıyız sizce?
Münür Rahvancıoğlu
Baraka Kültür Merkezi Aktivisti
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.