ELAM’ın Talat’a yönelik gerçekleştirdiği saldırını ardından güneyde faaliyet gösteren AGKARRA grubundan ELAM’a ve egemenlere dair bir değerlendirme:
Limasol’da gerçekleşen faşist ELAM örgütünün saldırısından sonra, devlet yetkilileri, medya ve tüm siyasi partiler aniden ELAM’ın aşırı ve tehlikeli bir örgütlenme olduğunun farkına vardı. Şimdi sağcı yetkililerin, burjuva politikacı ve gazetecilerin tümü, kendileri sanki demokrasinin savunucularıymış gibi davranmakta.
Sizler, sanki kendi elleriniz kanlı değilmişçesine, faşizm ve ELAM’la hiçbir ilginiz yok gibi davranıyorsunuz. Fakat ELAM sizin çocuğunuzdur! Sağ kesimin ve burjuvazinin çocuğudur.
Nereden başlamalı?
Daha geçen hafta, başsavcılık yasa dışı silah eğitiminden ötürü ELAM’a ceza vermedi. Gerekçe olarak ELAM üyelerinin ‘’yasa hakkında bilgileri olmadığı’’ öne sürüldü. Fakat kanunlar açıkca, bir yasayı çiğnemeniz durumunda, o yasa hakkında bilgi sahibi olup olmamanızın size cezadan muhaf tutamayacağını söylüyordu. Tabii ya, bu sizin adaletinizdi..
Hükümet yetkilileri tarafından yıllar sonra tekrar kullanılmaya başlayan ‘’Unutma(Don’t Forget)’’ sloganı, 1974’ten bugüne Eğitim Bakanlığı tarafından eğitimin temel direği haline getirilmişti. İşte, ELAM’ın yaptığı da tam olarak bu; ‘’unutmuyorlar’’. Aradaki fark ELAM’cıların sizin çizdiğiniz bu yolu ve ideolojiyi gerçekten ciddiye alıyor oluşu. Ve onlar unutmadılar, çünkü siz, sürekli olarak onlara hatırlatmaya devam ettiniz! ELAM, siz sağ kesimin çocuğudur! Yüksek mevkilerinizi ve maddi varlığınızı paylaşırken dışarıda bıraktığınız, fakat onlara aşıladığınız ideolojiye yapışıp kalan, ideolojinizden kurtulamayan çocuğunuz.
Herhangi bir bakanlıkta ve yönetim erkinde kendine yer edinemeyen çocuğunuz, başka bir şansı olmadığından, ideolojinizin vardığı mantıksal sonuca kadar onu takip ediyor. Bizler, o kadar da genç değiliz. Klairi Aggelidou’nun (90’lardaki DSİ Eğitim Bakanı) ve diğerlerinin eğitim stratejisini yaşadık ve gördük. Sekiz yaşındaki çocukları sokaklarda ‘’Kıbrıs Yunandır’’ ve ‘’Unutmam’’ yazan pankartları taşımaya iten eğitim stratejisini de.. Peki sonra ne yaptınız? Hangi politikaya oy verip, destek çıktınız? Malesef, yine bizim öğrencilik yıllarımızda, okullarda milli günleri kutlanırken öğretmenler öğrencileri, milliyetçi şarkılar eşliğinde General Grivas hakkında kahramanca konuşmalar yapmaya yönlendiriyordu (Grivas; anti-komunist X örgütünün lideri, Nazi Almanya’sının Yünanistan’daki işbirlikçisi olan kişi).
Ve bu çağ dışı politikalarınıza karşı çıkan yalnızca solda duranlardı. Solda durup da, halen daha Grivas ve Sampson gibilerinin anma törenlerine katılan politikacılar hangi partilerin üyeleriydi?
80’li ve 90’lı yıllardan bu tür posterleri hatırlıyor musunuz ? Bu fotoğraf yakın tarihli bir fotoğraf, geçen aydan, Lefkoşa’da bir ilkokuldan. 1 metreden uzun yapmışlar, hani olur da 8 yaşındaki bir çocuğun gözünden kaçmasın diye (!) ; ve bu posterin orda olması, bir öğretmenin kendi inisiyatifiyle ilgili bir durum değil, bu Bakanlığın resmi politikası: sizin bakanlığınızın, sizin hükümetinizin, sizin partininizin ve sizin desteklediğiniz sistemin. Mari’deki patlamadan sonra, Başkanlık Sarayı’nın önünde öfkeliymiş gibi görünen sizdiniz ve açıkça faşist ELAM’a destek veriyordunuz; tabii o zamanlar ELAM’cılar “aktivist” olarak görülüyorlardı. O zamanlar ELAM’cılarla probleminiz yoktu, sadece insanların popüler öfkesinin bir parçası gibiydiniz.
Sizler, hükümet edenleri ve gücü (bu güç ister perde önündeki siyasi güç olsun, ister perde gerisindeki sermaye gücü) elinde bulunduranları desteklemiş olan veya hala destekleyen sizler, daha birkaç ay önce Kıbrıs’ta aşırı milliyetçi ya da ırkçı örgütlerin kesinlikle var olmadığını resmi olarak açıklayan da sizlerin adalet bakanıydı. İşsizlik ve refahın azalması sorunlarına karşı suçu söylemlerinde göçmenlere yükleyen yine sizin bakanlarınız ve sizin parlamento üyelerinizdi. Bundan bir ay önce, Kıbrıs sorununun çözümü ile ilgili konuşmasında Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlarına defalarca kez “Yunanlılar” olarak seslenen yine sizin başkanınızdı. ELAM örgütü ve her ELAM’lı sizin çocuğunuzdur. herhangi bir antifaşist birliktelik sizin çıkarınıza gelmez çünkü faşizmi sen doğurdun, ELAM’ı sen büyüttün ve biz eminiz ki, ne zaman çıkarın bu yönde olsa, bunu yine yapacaksın. Sizin ideolojiniz, etnik anlamda ulusun önceliğinin herkesçe temel kimlik olarak görüldüğü ve bunun etrafında toplanıldığı bir ideolojidir. Bunun adına isterseniz “kozmopolitlik” koyun, isterseniz “avrupa toplumu” koyun, fark etmez. Zaten bu gibi kavramlar da soyut ve altı boş kavramlardırlar; ama bizden fedakarlık ve kemer sıkma isteyen sözde “birlik duygusu” yaratmaktan başka işe yaramazlar. Ve bu “birlik duygusu” denilen şey de toplumun sınıflara bölünmüş olduğu ve “çıkar” dediğimiz şeyin ancak sınıfsal çıkar olabileceği gerçeğini gizlemekten başka bir işey aramaz. Bizim fikrimiz sınıfsaldır. İşte bu yüzden, daha siz paranın kokusunu almadan önce, sözde Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi adına çalışan sivil toplum örgütlerine fonlanacak olan paranın ve iş imkanlarının kokusunu almadan önce, kıyafetlerini değiştirip “kozmopolit ilericiler” olmadan yıllar önce; yani siz daha açıkça milliyeçti olduğunuz zamanlarda bile, Kıbrıslı türklerle ve tüm kesimlerden insanlarla ilişkiler kurmaya çalışanlar yine komünistler ve diğer bazı insanlardı.
Çünkü bizler, sizin kendini beğenmiş barışçılığınıza aldanacak kadar balık hafızalı değiliz. Sizin devletiniz, sizin partileriniz, sizin “sivil toplumunuz” faşizmin kokusunu bir mil öteden duyar, ve siz bir yandan buna göz yumarken bir yandan da onu temizleyemezsiniz. ELAM bugün dünyadaki faşist fikriyat ile birebir örtüşen fikirleri savunuyor, ve bu fikirleri onların zihinlerine siz ektiniz. Bu fikirleri duymaya hazır kulakları siz yarattınız. Ve şimdi çıkıp demokrasinin ve uygarlığın (daha önce başkalarının uğruna mücadele ettiği ve sizin karşı durduğunuz) kurtarıcıları gibi davranıyorsunuz. Fakat, ELAM’ın kültürü aslında sizin yarattığınız kültür. Bugün okudukları şiirler sizin okullarınızda öğrendikleri şiirler. Bu ülkenin gençleri okula gittiklerinde, Pieridis’in (Barışın Komunist Şairi), Misiaoulis’in ve Kavazoglou’nun şiirlerini öğrenmediler. Yalnızca “Kahraman” Grivas’ın şiirlerini okuyabildiler. Ve şimdi, bazılarınız çıkıp bize faşizmin yasaklanmasından bahsediyor. Sizin bunu yapmak gibi bir amacınız olduğunu kesinlikle düşünmüyoruz. Siz olsa olsa şüpheli “aşırı ideolojiler”i yasaklarsınız. Ve böylelikle size göre “aşırı” olan herkesi mahkum edersiniz. Sizin için “aşırı” olanlar, sizin çıkarlarınızı savunmayanlar ve AB’yi kucaklamayanlardır. Ve sizler ELAM gibi bir örgütü ve üyelerini daha sevimli “kıyafetler” altında gördüğünüz takdirde kolaylıkla kabullenebilirsiniz. Tıpkı Sotiris Sampson gibi (Darbeci Nikos Sampson’un oğlu. Şuan DYSI milletveki olarak parlementoda).
Sizin mantığınızdan ve çürümüş sisteminizin içinde büyüyen faşizmi sadece emekçi sınıfların sokakta vereceği sınıf savaşı durdurabilir.
Siz geçmişte de bugün de faşizmden sorumlu olanlarsınız. Bu sorumluluktan kaçmak için başvurduğunuz basit çabalar bunu kanıtlar nitelikte. Mesela, Avrupa parlementosu seçimlerinde DYSI adayı Hoplarou’nun açıklamalarını ele alalım. Ne tesadüs konuşmasında ELAM veya faşistlerle ilgili tek bir şey söylemedi. Sadece çok soyut düzeyde “politik şiddet her zaman faşizmdir” dedi. Gerçekten de öyle mi? Daha geçen gün 25 Mart Yunan Devrimini kutluyordunuz. Bu kutladığınız da pek tabi politik şiddet barındıran bir olaydı, yoksa o da mı faşistti? Faşistlerin saldırıları karşısında sizin söylediğiniz tek şey genel geçer olarak bir “politik şiddet” olgusu. Daha net olamazsınız çünkü böyle bir durumda sağdan aldınız oyları kaybedersiniz. Siz basitçe “aşırı uçtakiler” diye tanımladılarınızı, sanki farklı kimlikleri, farklı politik ideolojileri ve farklı bir duruşları yokmuşcasına aynıymış gibi değerlendiriyorsunuz. Böylece grevdeyken meclise yürüyüp meclisi basan işçilerle, ELAM’ın yaptığı faşist saldırıyı aynı doğrultuda değerlendirebiliyorsunuz. Fakat sizlerin, bir süre önce ELAM üyelerine babası hakkında güzel konuşmalar yapan partinizin milletvekili S. Sampson’un aşırılığı ile ilgili hiç bir probleminiz probleminiz yok.
Ve “sayın” burjuvalar ve burjuvaziye hizmet edenler… Bize faşizme karşı savaşıyormuş gibi görünmeye çalışmayın. Açık bir şekilde milliyetçilik yaptığınız dönem hala hafızalarımızda. Sizin devletiniz ve çürümüş sisteminiz baştan aşağıya faşizm kokuyor.
Agkarra
Çeviri: Serdar Durukan, Celal Özkızan, Kamil İpciler
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.