Yeni eğitim-öğretim yılı ile beraber eğitimde yaşanan sorunlar tekrardan konuşulmaya başlandı. Aslında yeni bir dönem olmasına rağmen sorunlar çok eskiden beri yaşanan ve birçok hükümet döneminde, farklı birden fazla eğitim bakanı döneminde de bilinen ancak hiçbir adım atılmayan sorunlar. Sıkıntı aslında eğitimde yaşanan sorunlardan çok farklı birçok bakan ve hükümet tarafından sorunları çözücü kalıcı bir adım atılmaması. Herhangi bir yöntem denenmesi. Bazen sorunu çözmek için uğraşırsın ancak konuyu çözemezsin. Bu en azından sorunun çözülmesi anlamında başarısız da olsa bir adım olarak kalır ancak biz şu an herhangi bir adımı konuşamayacak durumdayız.
Kamusal eğitime baktığımızda eksik okul, öğretmen sorunundan tutun da okulların altyapı anlamında yetersizlikleri, okullarda kayıt ücreti alınması ve çocuklara üniformaların fahiş fiyatlara satılması gibi birçok sorun bulunuyor. Bu sorunların yanına daha eğitimin içeriği ile ilgili kısmı koymuyorum bile. Çünkü daha hali hazırda olan eğitimi bile sağlıklı bir şekilde verecek olanağımız yok. Ancak geçtiğimiz hükümet döneminde bile bu sorunlar ile ilgili bir adım atılmazken topluma tam gün eğitimi tartıştırmaya çalıştılar. Sanki mevcut eğitimi sağlıklı bir şekilde yapabilmiş gibi.
Okullarda şu an yaşanan sıkıntılara kısa kısa değinip kendimce öneriler sunmak istiyorum.
Geçen sene de yaşanan ve bu sene de kısmen devam eden kitap konusu. Hala bazı kitaplar geçtiğimiz dönemde de dönemde de okullara geç geldi. Bunun en büyük sebeplerinden biri ihaleye vaktinde çıkılmış olsa da dövizde yaşanan dalgalanmadan dolayı ihalelerinde tüzük gereği türk lirası olarak açılabileceğinden yayın evlerinin ihaleye girmemesi. Bu sorun geçtiğimiz dönemden tecrübe edinilerek bu sene çok rahat çözülebileceğine inanıyorum. Devletin bildiği kadarıyla sadece piyango bileti ve resmi gazete basan bir devlet basımevi var. Halbuki bu dönemden çalışmaya başlayarak devlet basımevinin üretim çeşitliliği ve kapasitesi arttırılarak devletin bu kitapları kendinin basması sağlanabilir.Bunun maliyet hesabının yapılması ve bir sonraki dönemde devlet basımevi bu yeterliliğe getirilmelidir. Yıllardır yayınevlerine verilen paralar yerine kendi basımevimizde kitaplarımızı ve defterlerimizi basarak çok kısa bir süre içinde de devlet basımevinin geliştirilmesi için harcanan paranın da geri karşılanacağına inanıyorum.
Bunun yanında şu an özellikle bazı merkezi okullar ve nüfusun hızlı arttığı bölgelerde öğretmen ve okul sorunu yaşanıyor. Nüfus yoğunluğunun bu şekilde artmasının en büyük sebeplerinden biri ülkeye kontrolsüz girişler. Ancak buna rağmen bizim en büyük hatalarımızdan biri ülkede yapılan nüfus sayımlarını herhangi bir planlama da kullanmamak olduğu aşikar bir gerçek. Son nüfus sayımında biz hangi bölgede kaç yaşında kaç çocuk olduğunu biliyor olmamız gerek miyor mu ? Gerekiyor. Ancak biz bunu eğitimi planlama anlamında kullanmaktan maalesef aciz haldeyiz. Yani bir köyde 2 yaşında 20 çocuk varsa 2 sene sonra bölgenin ortalama nüfus artışına göre kaç çocuk olacağını tahmin etmek ve o bölgede kaç öğretmene ve ya okula ihtiyaç olacağını bilmek bu kadar zor olmamalı. Tabi okulların eksik öğretmen ile başlamasının sebeplerinin tek sebebi bu değil. Mevcut okullara da öğretmenleri zamanında göndermekte zorlanıyoruz. Okulların açılmasından bir hafta geçmesine rağmen hala öğretmen sınavlarının geç yapılmasından dolayı okullara öğretmenler zamanında gidememekte. Zamanında gidememesinin sıkıntısı sadece çocuklar için değil, öğretmen için de sıkıntılı bir durum. Okulların hazırlık döneminde okulunda olup yapacağı göreve hazırlanması gereken öğretmen arkadaşlarımız önümüzdeki haftalarda ancak görev yerine gidebilecek. Bunun yanında bir öğretmen eksikliklerinde sıkıntı da geçici öğretmen sıkıntısı. Hala daha geçici öğretmen olarak alınan öğretmenler ile ilgili bir kriter olmaması, şu an için hala yürürlükte olan çağdışı öğretmen yasasında geçici öğretmen için tek kriterin lise mezunu olmak olması ve herhangi bir sınav veya kriter ile değil kimin geçici öğretmen olarak göreve gelmesine bakanın karar vermesi de eğitimdeki en büyük sorunlardan biri.
Okullarımızın dolup taştığı bu dönemde yeni okul ile ilgili bir çalışmanın acilen başlaması lazım. Ancak bundan önce hangi bölgelerde okula ihtiyaç var hesabı için nüfus planlaması ile birlikte şuanki öğretmen yasasında her 35 kişiye bir öğretmen hesabının acilen daha çağdaş normlara çekilmesi gerekiyor. Ve yapılacak okullar ile ilgili trafik vs gibi şehir planlamasını da dikkate alarak hemen hayata geçirilmesi gerekiyor.
Okullarımıza gereken destek devlet tarafından verilmiyor. Devlet okullarına ayrılan pay arttırılacağına, bu pay özel okullara teşvik olarak her sene daha da arttırılıyor. Ve şu anki eğitim bakanı özel okulların devletin yükünü azalttığını iddia ediyor. Bunu söylerken hem hesap yapmıyor hem de kendi ağzıyla devletin ücretsiz vermesi gereken eğitimi tüm vatandaşlarına yetecek derecede vermesi gerekirken bilerek vermediğini pişkince itiraf ediyor. Zaten ben özel okulların devletin yükünü nasıl hafiflettiğini anlamış değilim. Eğitime ayrılan bütçenin bir çoğu özel okullara gidiyor. Özel okullar tüm kitaplarına kadar devlete hiçbir karşılık ödemen alıyor. Sadece eğitime ayrılan bütçeden de değil. Aynı zamanda elektriği düşük tarifeden alıyor onu bile ödemiyor. Özel okullar devlet tarafından bu şekilde beslenirken devlet okullarına tuvalet kağıdı, deterjan gibi temizlik malzemeleri bile ya gönderilemiyor ya da ancak birkaç ayı idare edecek kadar gönderiliyor. Bunun için de bana göre yapılması gereken özel okullara ayrılan bütçenin de devlet okullarına aktarılması. Ve okullara yıl içinde olan bu tarz işleri için bir bütçe verilmelidir.
Burada sıraladığım sorunlar ve öneriler daha sorunların bir kısmı. Önerilerim belki de doğru değil ya da eksik olduğu düşünülebilir. Ancak sorunların çözümü anlamında atılması gereken bazı adımlardan biridir. Bizim ülkemizdeki en büyük sıkıntılardan biri bu sorunların çözümü için emekten yana bir siyaset üretecek iradenin oralarda olmamasıdır. Ancak bu sorunlar ile yakın zamanda ilgilenen Bağımsızlık Yolu partisinin ürettiği siyaseti doğru buluyor ve bu konuların takipçisi olmaya devam etmesini temenni ediyorum. Bu sorunların bugüne kadar çözülmemesinin en büyük sebebi emekten yana bir zihniyetin oralarda olmaması ve bu sorunların çözülmesi için ise emekten yana siyaset üretenlerin bu konunun gündemde kalmasına devam etmesi gerekir.
Onur Bütüner
Baraka Aktivisti