Sözümüz-yetkimiz-kararımız gün geçtikçe sıyrılıyor parmaklarımızın arasından. Gündemi çokça işgal eden “asrın projesi(!)”nin gölgesinde kalmış olsa da, kendi eğitimimizin yine kendimizin ellerinden alınmasını amaçlayan asimilasyon uygulamaları, ne acıdır ki, hükmedemeyen hükümetlerimiz el birliğiyle nefes alma aralığımızı minimize etmektedir.
Ülkemizin artan nüfusunun getirisi olarak, İlköğretim’de ve Ortaöğretim’de sınıf başına düşen öğrenci nüfusu giderek artmaktadır. Bazı okullarda ek binalara ihtiyaç doğmakta, bununla birlikte öğretim elemanlarına ve eğitim-öğretim faaliyetlerinin sürdürülebilmesinin gereği olarak diğer hizmetleri verecek elemanlara gereksinim duyulmakta, daha da önemlisi yeni okulların inşasının zaruriyeti kaçınılmaz bir hal almaktadır. Tüm bu gerçeklikler ortada iken; kaynaklar cami inşası için kullanılmakta ve RTE’nin zihnindeki “eksik maneviyatımız”ın eksikliği giderilmeye (Sünnileştirme) çalışılmaktadır. Eğitim-öğretim faaliyetlerinin bilimsel uygunluğa olabildiğince yakın bir halde gerçekleştirilmesinin koşullarından biri olan fiziki yeterliliğin sağlanması için karar üretememekteyiz.
TC ile imzalanan protokoller gereği; yasal düzenlemelerin yoksunluğundan da faydalanılarak eğitim-öğretim kurumlarımızın kadroları, ilgili alanlardan mezun gençlerimiz ile değil, TC’den gönderilen elemanlar ile doldurulmakta ve gençlerimiz göçe zorlanmaktadırlar. Onca özel eğitim öğretmeni mezunumuz varken, bu kadrolara “ithal öğretmen” yerleştirmekteyiz. Günün sonunda bu protokoller aracılığıyla eği(l)tilmekteyiz.
Öğretimin ilkelerinden biri de Yakından Uzağa İlkesi’dir. Bu; çocuğun duygu ve düşünce yaşantılarının kaynağını yakın çevresinden, yani yaşadığı yerden, alması anlamındadır. Buna rağmen okullarımızda, içeriği bu ilkeye göre hazırlanmış kaynakları kullanamamakta, TC’den gelen kaynakları öğrencilerimize konu içeriği olarak sunmaktayız. Bu kaynaklar yoluyla da eği(l)tilmekteyiz.
“Eğitim Denetmenlerinin Mesleki Yeterliliklerinin Geliştirilmesi Projesi” kapsamında; kktc’nin eğitimle ilgili bakanlığı, TC’den denetmen getirme talihsizliğinde bulunmaktadır. Yetiştirdiğimiz onca kalifiye eğitimcimiz/denetmenimiz yetersiz görülmekte ve bir çok örneği gibi bu mezvuda da entegre olunmuşluğa zemin hazırlanmaktadır. Bu ve benzeri projeler ile de eği(l)tilmekteyiz.
Bu çarpık yapının ve beraberinde getirdiği bu çarpık ilişkilerin son bulması yolunda; hükmedemeyen hükümetler bu gibi mevcut protokol, proje, işbirliği anlaşması vb. uygulamalara son vermeli, yenilerini de imzalamamalıdırlar. Kıbrıslı Türk halkı, icazet almaya/yol gösterilmeye gerek duymadan, her alanda başarılı olabilecek aralığa ve yeteneğe sahiptir.
Ya Kıbrıslı Türk halkının, eği(l)tilmeden kendi iradesini yaşatmasının, kararlarını üretmesinin önünü açın ya da derhal istifa edin.
Yusuf Özgü Sertel
Bağımsızlık Yolu