Kıbrıs’ın kuzeyi adına çok önemli günlerden geçmekteyiz.
Geçtiğimiz ay gerçekleşen Yerel Yönetim ve Belediye seçimlerinde yaşanan mağlubiyetin ardından CTP – BG ve DP – UG içerisinde yaşanan karmaşa ve halkın onayına sunulan yeni Anayasa’nın büyük oranda kabul görmeyişi, artık meclisin temsiliyet yetkisini yitirdiği anlamına gelmektedir.
Fakat buna rağmen meclis genel kurulu son kez toplandığında, ne Anayasa Referandumundan söz edildi ne de halkın büyük çoğunluğunun kullandığı ret oyu dikkate alındı…
Yapılan şey sadece, tatile çıkmak oldu…
Onurlu siyaseti gerilerde bırakan millet vekillerinin yaptıkları bu kadarla da sınırlı değil.
Geçtiğimiz hafta içerisinde, 12 Mart 2014 tarihinde TC Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç ile kktc Başbakan Yardımcısı, Ekonomi, Turizm, Kültür ve Spor Bakanı Serdar Denktaş arasında imzalanan anlaşma gündeme geldi.
Yapılan anlaşma TC ile kktc arasında Gençlik ve Spor Bakanlığı Yurtdışı Koordinasyon Ofisinin Kurulması amaçlanıyor.
Bu sayede son dönemde artan ve hızla yayılan kuran kurslarının yanı sıra zorunlu din dersleri ve inşası tamamlanan külliye ile oluşturulmak istenen ‘dindar gençlik’ hedefine süratle ulaşılması bekleniyor belli ki…
Üstelik zaten değiştirilen demografik yapı bu kez daha da geriye götürülerek, her anlamda doğrudan bağımlı kılınmak istenmesi, kurulacak ofisin anlaşma uyarınca kampları düzenleyebilmesinden ve de bu yönde etkinlikleri sürükleyebilecek olmasından anlaşılmaktadır.
En önemlisi de kktc kurumları bu ofisten habersiz spor adına hiçbir girişimde bulunamayacak olmasıdır.
Yani anlaşma ile Kıbrıs’ın kuzeyinde gerçekleştirilecek spor adına tüm etkinlikleri düzenleme ve uygulama yetkisi tamamen sözü edilen ofise devredilecek…
Yani adada bulunan gençler artık akepenin süzgecinden geçirilecek. Ancak bu sayede ele avuca sığdırılarak içerisine konulmak istenen kabın şekli alınabilir…
Bu noktada tüm siyasi yapılar kadar toplumun teker teker tüm bireylerine de önemli görevler düşmektedir.
İlk olarak mevcut siyasilerden bu anlaşmayı düzenlemelerini ya da geri çekmelerini beklemek fazlasıyla hayalci olacaktır.
Bu nedenile doğrudan oluşturulacak baskı onları geri adıma sevk edecektir.
Ve tabiki alternatifimiz bilimden yana koymak ve bu anlamda gençliği aydınlığa yönlendirecek girişimlerde bulunmak gerekmektedir.
En önemlisi de bireylere ulaşıp onların hassasiyetlerinin dikkate alınması fayda sağlayacak onlara ulaşabildiğimiz oranda ise egemenleri bertaraf edecek, dokunabilğimiz oranda geleceğimizi şekillendireceğimizden şüphe duyulmasın…
Bu da tıpkı anayasa referandumunda olduğu gibi, egemenlere dur dediğimiz oranda mümkün olacaktır…
Mustafa Batak
Baraka Aktivisti
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.