DÜN DE BUGÜN DE KAVGAMIZ SERMAYEYLE-FATİH BAYRAKTAR

Kolektif bellek önemlidir. Hele hele örgütsel bir mücadele içindeyseniz, geçmişten gelen deneyimi bugünün somutuyla damıtıp, geleceğe aktarmak örgütünüzün varoluşsal kendine bakışını şekillendirir.

 

Yıl 2004. Mesarya’nın dümdüz ovalarından birine bir pist inşa edilir. İlk önce ne olduğu pek anlaşılmaz. Ta ki tabelasında koşan bir tazı resmi görülene dek. O an anlaşılır ki pist köpek yarışları için kullanılacak, tazılar üzerinden bahisler oynanacak. Yeni yeni adını duyurmaya başlayan ve HALK-DER geleneğini sahiplenen Baraka Kültür Merkezi, imza kampanyası, TV ve radyo programları, pist önünde protesto gibi bir dizi eylem örgütler hemen. Bu yazının yazarı da bir Baraka aktivisti olarak şunları yazar 9 Ağustos 2014 tarihli yazısında: “…köpek yarışlarıyla vahşi kapitalizm arasındaki ilişkiye bakalım. Köpek yarışları basit bir hobiden ya da eğlenceden öte bir şeydir. Tıpkı bugün futbol üzerine oynanan bahislerin futbolu futbol olmaktan çıkartması, kapitalizme eklemlemesi, futbolcuyu basitçe alınıp satılan bir mala indirgemesi gibi, köpek yarışları da özellikle Avrupa, Kuzey Amerika ve Avustralya’da milyarlarca Euro ve Dolar’ın döndüğü koca bir pazar haline gelmiştir. Bu yarışların yapıldığı ülkelerin başında İngiltere gelmektedir. İngiltere’de tamamen tazı üretmek için tasarlanmış haralar mevcuttur. Bu haralarda köpek yarışları için yılda ortalama 40.000 köpek üretilmektedir. Genetik olarak bozuk doğmuş olanlar, iyi koşamayanlar daha doğrusu ‘iyi verim alınamayanlar’ yok edilmektedir. Tazının trajedisi burada da bitmemektedir. Tazıdan en iyi verim ilk 3 yılda alınmakta, ‘yaşlanmış’ ve güçten düşmüş tazılar da ya boğularak, ya zehir verilerek ya da ağaçlara asılarak öldürülmektedir. Bir veterinerin belirttiğine göre bu uygulamadan kurtulup sıcak bir yuva bulan çok az tazı vardır. Öldürmenin, tahakkümün yani hükmetmenin en uç ve patolojik noktası olduğunu düşünüyorum. Öldürülen kim ya da ne olursa olsun. Bu yüzden insanın hayvana hükmetmesine hayır! Vahşi kapitalizme hayır! Köpek yarışlarına HAYIR!”

 

O günlerde yapılan eylemler sonucuna ulaşır. Mesarya Stadyumu adı verilen yarış pistinde köpekler hiçbir zaman yarıştırılamaz. Ancak yazının başlığından da anlaşılacağı üzere hikaye bununla sınırlı değildir. Pistin sahibi o günlerde Baraka aktivistlerinin eylemliliklerini şahsına yapılan bir tavır olarak algılama eğilimindedir. Baraka aktivistleriyse ısrarla kavgalarının kendisiyle değil yaratmaya çalıştığı sistemle ilişkili olduğunu vurgulamaktadırlar. Sonuçta pist, tazıların yarış dışı serbestçe koştuğu, bakım verenlerinin de yandaki restoranda içkilerini yudumladıkları bir yer halini alır. Baraka aktivistlerinin Mesarya Stadyumu’nun sahibiyle olan kavgaları orada biter ama sermayeyle kavgaları bitmez.

 

Yıl 2015. Karpaz’da iki eşek cinsel organları kesilerek katledilir. Bu hür eşeklerin ilk öldürülüşü değildir. Karpaz’a yol ve elektriğin götürülmesiyle başlayan doğa talanına paralel bir biçimde ilerleyen eşek cinayetleri bellidir ki neo-liberal terminolojide ekonomik akıl denilen bir cinnet mekanizmasının sonucudur. Dün köpekleri metalaştırıp yarıştırmaya çalışan zihniyet, bugün eşekleri doğal ortamlarından koparıp turistik bir görsellik sağlayacakları dar bir alana hapsetmeye çalışmaktadır. Bu bağlamda katledilen iki eşeğin de grup lideri alfa erkekleri olma ihtimali yüksektir. Çünkü lidersiz gruplar çok daha kolay biçimde bariyerler arkasına sürülebilecektir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta tıpkı 10 yıl önce yaptığımız gibi öfkemizi kişilere ya da Karpaz halkına değil sisteme ve sermayeye yöneltmektir. Karpaz halkı bölgeye elektrik giderken de, yollar inşa edilirken de iş ve aş vaatleriyle kandırılmıştır. İki yıl önce aynı halk cami hoparlörlerinden yapılan anonsla provoke edilmiş ve yol yapımına karşı çıkan çevrecilerle çatıştırılmaya çalışılmıştır.  Aynı tuzağa bir kez daha düşmemek gerekmektedir. Sabırla ve inatla halka özellikle otoban şeklinde inşa edilen yolun uzun vadede Karpaz’ı bir otel cehennemine dönüştüreceği, kıyıların parselleneceği, kültürlerinin metalaştırılacağı, gelecek turistlerden uzaklara taşınmaya zorlanacakları, eşeklerin hapsedilmesinin ürünleri korumaktan ziyade bu turistler için bir açık hava hayvanat bahçesi işlevi göreceği anlatılmalıdır.  O yüzden 7 Şubat Cumartesi Lefkoşa’da yapılacak “Yaşanan Vahşete Dur Deme Zamanı” eyleminde kavganın yöre halkıyla olmadığı üstüne basa basa vurgulanmalıdır. Çünkü sermaye tavşana kaç tazıya koş demektedir. Bu yüzden kavgamız sermayeyledir.

Fatih Bayraktar

Baraka Aktivisti

Be the first to comment

Leave a Reply