Kudret Özersay öncülüğünde ilan edilen Halkın Partisi (HP) ile alakalı çok şeyler yazılıp çizildi. Parti, en çok da ideolojik-politik çizgisinin net olmayışı üzerinden eleştirildi.
Aceleci davranmaya gerek yok…
Nasıl olsa çok geçmeden ortaya koyacağı somut politik çözümlemeleri, siyasi niteliğini de kendiliğinden gün yüzüne çıkaracaktır; tıpkı kendinden öncekiler gibi.
Kendisi net olmasa da, HP’nin ilanı merkezde taşları yerinden oynatmaya yetti. Öyle ki, yıllardır sol üzerindeki hegemonyası kırılamayan CTP, uzun zaman sonra kendini bu kadar tehlikede hissediyor.
Ekonomi, Barış, Çevre, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, Din gibi genel başlıklarda ve ‘maraş’, ‘derinya kapısı’, ‘navtext’, ‘güven arttırıcı önlemler’ gibi daha güncel, özel konularda Kudret Özersay’ın politik açılımları CTP’nin açılımlarından pek de farklı değil.
Üstelik hemen her konuda çatışmadan değil, uzlaşıdan yana. ‘Ortak akıl’, ‘ekonomik akıl’ v.s dillerde pelesenk… herhangi bir siyasi ideolojiye dayanmama iddiası, bir ‘ideolojisiz siyaset’ vakası.
***
Açıktan ve kurumsal bir ideolojik mücadele yürütemese de CTP rahatsız. Sol değerler yerine ikame ettiği ‘genç’, ‘yeni’, ‘şeffaf’, ‘dalında uzman’, ‘temiz’, ‘sivil’ gibi kriterler kendi sonunu hazırladı.
Bu kriterlerle mücadele etmek adına yüzünü tekrar sol değerlere dönemeyeceği için CTP içindeki ‘sol’ kanat ve CTP’ye yakın ‘bağımsız’ entellektüeller devreye sokuldu. CTP’ye yönelik ‘uyarıcı’ ve ’uyandırıcı’ eleştiriler ile yetinen, CTP’nin bütün hatalarını Birikim Özgür ve Talat’a mal eden, sonu hep CTP’ye varan denklemlerle ‘sanal muhalefet’ yapan, zinhar! Bugüne kadar tek bir politik örgütlenmeyi alternatif olarak işaret etmemiş entellektüeller ve ‘sol’cular ‘HP sol bir parti değildir’ mottosunu dillerine doladılar.
Ne diyor solcu olmayan HP? “Geçici 10.maddenin kaldırılması, askeri bölgelerin alanının daraltılması ve buralara yatırım yapılması, vicdani red hakkının yasallaşması…”
Her ne kadar kendileri bu ve buna benzer diğer somut açılımlar/çözümlemeler üzerine tartışmasalar da entellektüeller haklı. Bunların hiçbiri bir siyasi partiyi solcu yapmaya yetmez ve hiçbir solcu bu açılımları körü körüne desteklemez. O zaman CTP’nin ‘sanal muhalefet’i politik açılımlara karşı neden açıktan cevaplar vermiyor? Neyse, şeytanı rahat bırakalım, herhalde CTP’den başka bir adres göstermek zorunda kalacakları için değildir.
Özelde sendikalaşma konusunda Özersay’ın “işi sadece sendikalaşmaya bağlamak gerekli değil…” söylemi ile CTP’nin bugüne kadarki ‘suskunluğu’ da birebir örtüşüyor.
Aynı şeyleri konuşanlar, aynı şeyleri susanlar… HP sol değil ise ve CTP ile ‘sanal muhalefet’i ondan farklı bir şey ortaya koyamıyorsa… Bu sefer denklem farklı demektir. Farklı ama sarih: HP ne değil ise, CTP de o değildir!
***
CTP’nin ‘bağımsız’ entellektüelleri dile getiremese de, ‘ideolojisiz siyaset’ (HP) ile ancak sol değerleri öne çıkaran, emeğin çıkarlarını açıktan, dolaysız savunan bir ideolojik-politik çizgi mücadele edebilir.
HP’nin çözümlemelerine karşı;
“Geçici 10.maddenin kaldırılması yetmez, siyasi irademizi gasp eden her türlü ilişkiyi sonlandırmalıyız; askeri bölgelerin alanının daraltılması ve buralara yatırım yapılması yetmez, bu yatırımların kamusal fayda ortaya çıkaracak, emekçiler için sendikalı, güvenceli istihdam yaratan yatırımlar istiyoruz; doğanın ve doğal kaynakların metalaştırılmasına karşı, ekosistemi savunan, sermayeden değil halktan yana demokratik kitle örgütlerinin ‘denetçi’ olabileceği yatırımlar istiyoruz; vicdani red bir haktır ama yetmez, ordu ve polis dahil bütün kurumların denetlenebilir-demokratik bir yapıda olmasını istiyoruz…” diyebilen bir politik-ideolojik çizgiye ihtiyaç vardır.
Özeldeki güvencesiz çalışma koşullarına karşı çalışanlardan yana taraf olabilen bir çizgiye…
Dahası, böyle bir çizginin varlığı da tek başına yeterli değildir. Bu çizginin hayata dokunabilmesi de gerekir.
Acı gerçek:
Merkezden bu kadar uzak çözümlemelerle hayata etki edebilecek bir örgüt, hareket ya da siyasi partiye sahip değiliz. Bu da bize bir kez daha olabilecek en geniş iş-güç-eylem birlikteliğini kurma görevini verir; asgari müştereklere dayalı ‘ilkeli’ bir ittifak.
Net olmak iyidir; niyetini açıkça belli etmek, lafı dolandırmamak çoğu zaman işleri kolaylaştırır…
BKP-TVG ile başlayan ve TDP-BKP-Baraka ile devam eden ittifak siyaseti genişletilmelidir. İlkeleri açıkça merkez siyasetlerin soyut ve genel söylemlerinden ayrıştırılmalı, güncel sorunlara dokunan emekten yana somut politik çözümlemelerle desteklenmelidir.
Aksi takdirde merkez dışındakiler, merkezde yerinden oynayan taşların altından kalkamaz…
Abdullah Özdoğan
BAĞIMSIZLIK YOLU