“Beleşe Deniz kampanyasını yakından ilgilendiren, Anayasa madde 38(4)’teki mülkiyet konusu ile ilgili yorumun yapılacağı dava, 23 Haziran 2016 tarihinde (dün) saat 14:00’da Anayasa Mahkemesinde görülerek, mahkeme tarafından karar verilmek üzere süresiz ertelendi
Dava; Bağımsızlık Yolu üyeleri, Baraka aktivistleri, “Beleşe Deniz: Plajlar Halkındır” aktivistleri ve halkın denize ücretsiz giriş hakkını savunan hukukçular tarafından da takip edildi.
Hatırlanacağı üzere konuyla ilgili olarak 1985 yılına ait kurucu meclis tutanakları emare olarak sunulmuştu. Dava, ilgili dönemdeki, Savcılık tarafından hazır edilmesi gereken ve hazır edilmeyen Kurucu Meclis Komite Raporu’nun Anayasa Mahkemesi’ne ibraz edilmesi için 16 Haziran’a tehir edilmişti.
“Anayasa koyucu kıyıların yurttaşların lehine kullanılması… “
Davacı avukatlar 16 Haziran 2016 tarihindeki duruşmada; “1984-85 yılında Anayasa kurucu meclis tarafından yapılırken, Anayasa koyucu bu konuyu hassasiyetle ele almıştır. Kıyıların yurttaşların lehine kullanılması için savunma yapmıştır. Kıyılara erişim günümüzde engellenip ücrete tabi tutuluyor ve bu da yasa dışıdır. Biz yasal bir hak arayışı ile meskun sahile gitmeye çalıştık. Bu da Anayasanın ruhundan kaynaklanmaktadır. Hukuk devletinin gereği yurttaşların sahillerden yararlanmasını öne çıkarmaktadır. 100 metrelik kıyı şeridine erişim engellenmez ve ücrete tabi tutulamaz. Kamu yararı gereği bireysel çıkarlar değil tolumun genelinin çıkarlarının düşünülmesi gerekmektedir” şeklinde hitaplarını sunmuşlardı.
“Davanın kaybedeni: Savcılık”
Davacı avukatlardan Özyiğit, davanın görüşülmesinin ardından dün şunları söyledi: “ Dava Anayasa Mahkemesinin mülkiyet kavramı yorumu kararını vermek için , hitapların sona ermesinden sonra süresiz ertelemiştir. Bu celseden sonra benim gözümde davanın tek bir kaybedeni vardır. O da kamu yararı gütmeyen ve yorumda davalının yanında yer alan Savcılıktır. Savcı devletin avukatıdır. Devletin de birincil amacı kamu yararını korumaktır. Hal böyle iken savcılığın kamu yararı hilafına yorum yapması üzücü olduğu kadar düşündürücüdür de.”
Davalı ağzıyla ‘Savcılık’
Savcı Emine Tayfunseli hitabında, davalı(işletme) avukatının iddialarına büyük oranda katıldığını ve konunun mülkiyet hakkını esas alarak değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Mahkeme: Yurttaşlar denize nasıl ulaşacak?
Savcının, konunun mülkiyet hakkını esas alarak değerlendirilmesi gerektiği şeklindeki savunması üzerine mahkeme, tüm kıyı şeridinin kiralanması halinde yurttaşların denize nasıl ulaşacağını sordu. Bunun karşılığında ise savcı davalı ağzıyla cevap vererek yine mülkiyet hakkına vurgu yaptı.