Otururduk yaz gecelerinin ılık rüzgarı vururken yüzümüze kıyılarda. Hani gençtik de ya, ergendik. İşte bu yüzden de biraz asiydik. Sohbet ede ede, bağıra çağıra eğlenirdik. Futbola gelirdi söz, oradan aşka,meşke. Dedim ya ergendik biz. Dağlar da, yollar da tutamazdı bizleri. Siyaset de gelirdi tabi soframıza.
Sevilmez miydi yurt? Sevilmez miydi Kıbrıs’ımız? Devrimi biz yapacak,ateşi yakacaktık. Dillerde şarkılar,marşlar ve türküler. Kimimiz Che olurdu,kimimiz Mahir Çayan.
İşçiler,emekçiler bütün halklar kardeşti. Ağzımızdan düşmeyen “Kahrolsun emperyalizm.”, “Yaşasın sosyalizm.” ‘di. Güneş artık doğmaya, gün ağarmaya başlamış, işçiler-emekçiler o zor güne başlamıştı. Gitme vakti çatmıştı, bu kadar devrimcilik bugün yeterdi artık. Önümüzden geçerken bir göçmen kardeşimiz, “Bak be gac.ya” diye sosyalist(!) fısıldadı.
Kendi yaşamımda defalarca karşılaştığım, nicelerimizin de gündelik pratikte defa defa şahit olduğu ırkçı/ötekileştiren bir yaklaşımı aktardım yukarıda. Dünya genelinde yaşanan bir göçmen/göçmenlik sorunu bir gerçekliktir. Bu sorunun en acı yükünü ise göç etmek durumunda kalanlar yüklenmektedirler. Doğduğu, çocukluğunu geçirdiği topraklardan koparılıp ; hiç bilmediği, alışık olmadığı yerlere topraksız ,mülksüz ,kazançsız bırakıldıklarından dolayı gelmek durumunda bıraklıyorlar. Ve daha da acısı buralarda en şiddetli ırkçı ,ötekileştirici ,dışlayıcı davranışlara maruz kalıyorlar. Ne acıdır ki bunu da ; kendini sosyalist(!) ve hümanist(!) oluşun şampiyonlarından görüyorlar. Geçenlerde tahammül eşiğimi fazlaca zorlayan bir sosyal medya paylaşımına tanık oldum. Girne’nin göbeğinde eğlenen bir grup göçmen, telefonla kayda alınmak süretiyle facebook üzerinde ifşa edilmiş ve türlü ırkçı yorumlarla da bu paylaşım desteklenmiştir. Kültürümüzün asimile edildiğinden dem vurulmuştur. Grubun eğlenmesine dahi tahammül gösteremeyen bu yaklaşım, “asimile ediliyoruz” kulbuyla dişlerini göstermiş, hırlamaya başlamıştır.
Bu ve benzeri yaklaşımlarda bulunanlar derse ki : “Biz Kıbrıs milliyetçisiyiz.”, bu fikre tamamıyla karşı çıksam da ideolojileri gereği samimiyetsizlik içinde olmadıklarını benimseyebilirim. Ancak hem solun şampiyonluğunu yapıp, hem de acımasız sistemin doğurduğu sonuçların en ağır faturalarına maruz kalan göçmen kardeşlerimize “öteki “, ”sinmesi gereken” kitleler olarak bakmak en hafif tabirle şaşkınlıktır. Emek hareketini, kime karşı savaşım verilmesi gerektiğini kavrayamamış olmaları, bu gündelik pratiklerini kabullenebilmemize meşru bir zemin oluşturmamaktadır ve de oluşturmayacaktır.
Ya emek hareketinin nihai zaferi için bilince çıkacaksın be gardaş. Ya da ben sol ideolojiyi benimsedim demeyeceksin. Emekçinin, sırf etnik kökeninden ötürü, tabiri caizse “gettolara kapatılması” düşüncesi sana gizliden haz verecekse, ben sosyalistim DEME BE GARDAŞ .