Yani “Anlatılan senin hikayendir”…
Marx bu sözleri, en önemli eseri Kapital’in önsözünde söyler…
Sanayi devriminin İngiltere’de başlaması, kapitalizmin gelişme dinamiklerinin en önce İngiltere’de hızlanmasını ve yayılmasını sağlar…
En önce İngiltere işçi sınıfı oluşmuş ve kapitalizmin acımasız sömürüsünün tadına kitlesel olarak en önce İngiltere işçi sınıfı bakmıştır…
Almanya ise, kapitalistleşme ve ulus devlet kurma sürecine İngiltere’den geç dahil olmuştur…
Almanya henüz “İngiltere gibi” olmadan Alman okurlara anlamsız gelecekti belki Kapital…
Marx bunu bildiğinden, Kapital’in önsözüne işte böyle not düşer :
“Eğer Alman okur, İngiliz sanayi ve tarım işçilerinin durumuna omuz silker, ya da iyimser bir biçimde Almanya’da işlerin bu kadar kötü olmadığı düşüncesiyle kendini avutursa, ona açıkça şunu söylemeliyim: ‘De te fabula narratur!'”
***
Yunanistan’ı yakından takip eden Foti Benlisoy, geçtiğimiz günlerde Yunanistan’da yaşanan bir “hikayeyi” aktardı bizlere :
“Dün akşam saatlerinde Atina’da bir işsiz genç otobüse biner (Hatırlatma: Yunanistan’da genç işsizliği %50’leri geçiyor) . Parası da olmadığı için gideceği kısa mesafe için bilet alma gereği duymaz. Sonra otobüse denetçiler girer ve bileti olmayan genci tespit ederler. Genç, denetçilere parası olmadığı için bilet almadığını, zaten birkaç duraklık kısa bir mesafe için otobüse bindiğini anlatır. Ancak denetçiler caymaz ve gencin otobüsten inerek ceza ödemesi gerektiğini ısrarla ifade ederler. Tartışma hararetlenir. Otobüsteki yolculardan birçoğu gencin tarafını tutar ve hatta bazıları kendi fazla biletlerini gence vermeyi teklif ederler. Ancak denetçiler bir türlü ikna olmaz. Onlar ceza kesmek istemektedirler; çünkü kestikleri ceza oranında prim almaktadırlar (Hatırlatma: Neoliberal kapitalizmin tam bir insan insanın kurdudur meselesi) . Genç, yüklü cezadan kurtuluş olmadığını anlayınca otobüsün imdat frenini çekip açılan kapıdan aşağı atlar. Ancak başını kaldırıma vurur ve geçmekte olan bir arabanın altında kalır. Ceza ödememek için denetçilerden kaçan genç kaldırıldığı hastanede ölür. Atina’da bir otobüs bileti 1.20 avro tutuyor… Parası olmayan içinse otobüse binmek hayat meselesi…”
***
Marx bugün yaşasa, bu hikayeyi dinledikten sonra Kıbrıslı Türk emekçilere, özellikle Kıbrıslı Türk genç emekçilere döner ve derdi ki “anlatılan senin hikayendir”…
Yunanistan ve Kıbrıs’ın kuzeyi arasındaki tonla tarihsel ve güncel farklılıkları bir yana bırakacak olursak…
Neler duyuyorduk “ana akım medya”dan Yunanistan ile ilgili ?
“Yunanistan… AB’nin şımarık çocuğu”
“Yunanlılar çok tembeller ve üretken değiller”
“Yunanlılar AB’nin sırtında bir kambur”
“Yunanistan AB’nin Almanya ve Fransa gibi ekonomik olarak güçlü ülkelerinin topladığı vergilerden besleniyor”
…
***
Tanıdık geldi mi ?
Ne de olsa anlatılan senin hikayendir…
Belki sen hikayenin o sayfalarına gelmedin henüz…
Ama birkaç sayfa çevirsen, tam karşında bulacaksın Yunanistan’ı…
Hikaye nasıl mı bitiyor ?
Tek bir sonu yok bu hikayenin…
Ya Ankara, patronlar, şirketler, özel sektör, tüccarlar, yerli ve yabancı sermaye ve işbirlikçiler “sonsuza kadar mutlu yaşayacaklar”…
Ya da sen kalemi eline alıp, “ekonomik akıl…özelleştirme…rasyonellik…küreselleşme…değişen dünya…bilgi çağı…özel sektörün ekonomideki önemi…” diye zırvalayanlara kafayı takmadan bir çizik atacaksın egemenlerin üstüne, yepyeni bir kitapta yepyeni bir hikayeye başlamak için…
Tek bir sonu yok bu hikayenin…
Sen karar vereceksin, “ya sosyalizm, ya barbarlık” diye !
Celal Özkızan
Baraka Kültür Merkezi Aktivisti
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.