DAÜ-SEN, KTOEÖS ve KTÖS: Yargının bağımsızlığına yurt dışından yapılmış bir müdahale

 Eğitim sendikaları, yargının bağımsızlığının korunamadığı bir ülkede bireyin özgürlüğünden bahsetmenin mümkün olmayacağını belirterek, yargının bağımsızlığını korumanın özgür iradeye yapılan müdahalelere karşı koymakla mümkün olacağını vurguladı.

Doğu Akdeniz Üniversitesi Akademik Personel Sendikası (DAÜ-SEN), Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) ve Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS), birey, kurum ve kuruluşlar ve sivil toplum örgütlerinin, halk iradesine yapılan müdahaleleri kabullenmemesi ve demokrasiye sahip çıkmasının hayati önem arz ettiğini belirtti.

Üç sendika yaptığı ortak açıklamada, yargı bağımsızlığının önemi ve 21 üniversite rektörünün Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın siyasi pozisyonuna verdikleri destek ile ilgili değerlendirmede bulundu.

Açıklamada, üniversite rektörlerinin Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın siyasi pozisyonuna verdiği destek eleştirilerek, bunun üniversitelerde özgür tartışma ortamının giderek daraltılmaya çalışıldığının bir göstergesi olduğu savunuldu.

“YARGININ BAĞIMSIZLIĞINI KORUYAMADIĞINIZ BİR ÜLKEDE BİREYİN ÖZGÜRLÜĞÜNDEN BAHSETMEK MÜMKÜN DEĞİLDİR”

KKTC Anayasa Mahkemesi’nin aldığı karara yönelik Türkiye Cumhuriyeti yetkililerinin basın yoluyla yapmış olduğu açıklamaların, “yargının bağımsızlığına yurt dışından yapılmış bir müdahale” olduğu savunulan açıklamada, “Anayasa Mahkemesi hakimlerini her türlü tehdide karşı korumanın  başta siyasi iktidarların olmak üzere her yurttaşın görevi olduğu kaydedildi.

Açıklamada, yargı kararlarının eleştirilebileceğini ancak ‘bu kararlar değişmezse şu olur bu olur demenin’ kabul edilemez bir müdahale olduğu” savunuldu.

“Yargının bağımsızlığını koruyamadığınız bir ülkede bireyin özgürlüğünden bahsetmek mümkün değildir.” denilen açıklamada, yargıya müdahale edilen bir ülkede inanç özgürlüğü dahil hiç bir özgürlük alanı kalmayacağı kaydedildi.

Açıklamada, “Kuzey Kıbrıs’ta yargının bağımsızlığına yapılan saldırıya karşı koymak, başta iktidarda olanlar olmak üzere, tüm siyasi partilerin, tüm sendikaların, tüm kurum ve kuruluşların, tüm sivil toplum örgütlerinin ve tüm yurttaşların görevidir” ifadeleri kullanıldı. 

“ÜNİVERSİTELERDE ÖZGÜR TARTIŞMA ORTAMI DARALTILMAYA ÇALIŞILIYOR”

Yargının bağımsızlığını korumanın ise öncelikle özgür iradeye yapılan müdahalelere karşı koymakla mümkün olduğu belirtilen açıklamada, 21 üniversite rektörünün geçtiğimiz hafta içinde Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın siyasi pozisyonuna verdiği destek eleştirildi.

Rektörlerin söz konusu kararı üniversitelerinde tartışmadan, üniversiteler adına aldığı savunulan açıklamada, Tatar’ın siyasi pozisyonuna verilen desteğin, üniversitelerde de özgür tartışma ortamının giderek daraltılmaya çalışıldığının bir göstergesi olduğu ileri sürüldü.

Üniversitelerin ve rektörlerinin görevinin sağlıklı tartışmalara zemin hazırlayarak bilimsel metinler, yaklaşımlar üreterek topluma ve insanlığa ışık tutmak olduğu kaydedilen açıklamada, “Rektörlerin görevi tarihsel süreçleri yanlı değerlendiren, uluslararası ilişkiler ve siyaset biliminden uzak bir siyasî metnin altında imzacı olmak değildir.” denildi.

“ÜNİVERSİTELER ÖZGÜR DÜŞÜNCE VE ÖZGÜR TARTIŞMA ORTAMINDAN YANA TARAF OLURLAR”

Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

“Toplumun gelişimine katkıda bulunma hedefi olan üniversitelerin, iktidarların resmi pozisyonlarını tekrarlayan değil, her zaman özgür düşünce ve özgür tartışma ortamından, üniversitelerin demokratik ve özerk yapılarını geliştirmekten ve buna sahip çıkmaktan, çözüm,  barış ve istikrar ortamının oluşmasından yana taraf olurlar.

İktidarın resmi politikalarına destek açıklamadan, bilimsellikten uzak ezbere dayalı siyasi metinlerin altında topluca imzacı olmaktan hiç çekinmeyen  rektörlerin, yargının bağımsızlığına, laik cumhuriyete doğrudan yapılan saldırılara sessiz kalması ise üniversitelerine ve topluma yapılabilecek en büyük haksızlıktır.”

Böylesi tutumların önümüzdeki süreçte tekrarlanmaması umudu dile getirilen açıklamada, bu umudun gerçekleşebilmesinin ise tüm yurttaşların, hem yargının bağımsızlığına, hem demokratik, özerk üniversiteye, hem de tüm özgürlüklere kararlılıkla sahip çıkmasıyla mümkün olacağı ifade edildi.