Çok Yakıştı-Mustafa Batak

Hani bazı durumlar vardır. Beklenmedik anda gelişen ve gelişen olayın gerçekliğinin yanında farklı birçok şey anlatan…

Anlatılan şey(ler) her neyse, bununla ilgili söz söyleyip methiyeler de dizseniz, kitaplar da yazsanız, haber yapıp meseleyi afişe de etseniz, o şey kabul görmez.

Bazı gerçeklerin toplumsal anlamda kabul edilmesi için somut bir örneğe şahitlik etmek gerekebilir.

***

İşte o somut gerçeklik geçtiğimiz günlerde kktc Cumhuriyet Meclisi salonunda yaşandı…

Tahmin edileceği üzere, UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün ile CTP Genel Başkanı, Başbakan Özkan Yorgancıoğlu arasında geçen hadiseden bahsediyorum.

Şimdi yaşanan o hadiseyi bir kenara bırakalım ve uzun yıllardır devrimcilerin, sosyalistlerin, demokratların, ilerici ve aydınların UBP ve temsil ettiği zihniyete yönelik söylediklerine bakalım.

Onlar; bu partinin kurulduğu günden bu yana, hiçbir meseleye dair açılım getirmediğinden, doğrudan Ankara ile işbirliği içerisine girip, kendi halkının söz-yetki-karar hakkını elinden aldığından, şoven, ırkçı ve milliyetçi politikalar geliştirip, kendi halkını yoksaydığından bahsetmiyor mu?

Hatta, Ankara’dan gelen talimatlarla yönetilmeyi yeğleyip, TC siyasilerine karşı el pençe divan ”Şükran Sana Anavatan” diyerek kucak açtığını, ancak bunu dahi yüzüne gözüne bulaştırdığını söylemiyor mu?

Resmi ağızla ”Türkiye’nin buradaki garantörlüğünü” vurgulayıp, adaya göç eden insanları ırkçı söylevlerle aşağılayan, ”adam kayırmacılıktan” öteye siyaset geliştirmeyen, ataerkiyi besleyen savlar üretip, rekabetçi, kavgacı kültüre angaje olan bu parti değil mi?

***

Yukarıda anlatılanları sol değerlere sahip, demokrasi ve barıştan yana olan hemen her kesimden duymuşuzdur…

Bu duyduklarımızı mecliste yaşananlarla birlikte düşünüp karşılaştıralım…

Hüseyin Özgürgün ve temsil ettiği UBP’ye o görüntüleri yakıştı mı?

Cevabı çok uzaklarda aramaya gerek yok…

Çünkü yakışmakla kalmadı, aynı zihniyetin ürünü olan bir diğer şakşakçıların ona, ‘’bravo reis iyi yaptın’’ dediğini duyar gibiyim…

Hal böyle olunca, ortaya akıl almaz bir sonucun çıktığı aşikar…

Ancak yine de konuyu verili durum üzerinden değil bütünüyle ele alalım. Ve soralım; Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayan ilerici ve demokrat kesimlerin yıllardır anlatmaya çalıştığı şey aslında tam da bu değil miydi?

Yanıt yine gerçekliğiyle karşımızda duruyor…

Gelinen noktada sorulması gereken soru, bu zihniyeti temsil eden insanların o mevkiye nasıl gelebilidiğidir; ki bu da teker teker herkesin düşünmesi gereken bir durumdur…

Mustafa Batak
Baraka Aktivisti