Haziran’da gerçekleşen çocuk tecavüzü ilgili mahkeme kararı, geçtiğimiz gün Lefkoşa’da okundu. 5 yaşında bir çocuğun tecavüze uğraması, haberi duyan hemen herkes için derin üzüntü, endişe ve öfke yarattığı bir gerçek. Yasada bu suç için öngörülen cezanın üst limiti 15 yıl hapis. Yani mahkeme verebileceği neredeyse en fazla cezayı vererek bu suça hem suça uğrayan çocuğun hem de toplumun hassasiyetlerini gözeterek yaptırım uygun görmüş. Yine de ceza yargılamaları, ne yaşanılan olaya duyulan acı ve öfkeyi bitirmeye ne de yitenleri geri getirmeye yarar. Zaten mahkemelerin görevi bu değildir ancak toplum nezdinde cezanın yetersiz bulunarak suçlunun vahşice cezalandırması talebi, samimiyetle ve eleştirel bir şekilde gözden geçirilmesi gerekmektedir.
Sığınma Evi Mücadelesi
Bugün Kıbrıs’ın kuzeyinde şiddete uğrayan kadınlarla çocuklarının başını sokabilecekleri bir dam bulunmamakta, bu yönde birçok demokratik kitle örgütü ve dernekler sığınma evleri açılması için kampanya yürütmektedir. Böyle elzem bir güvenlik ihtiyacı karşısında Kıbrıs’ta çocuklara ya da kadınlara şiddet uygulanıyor mu diye gevrek gevrek soru sormaya yönelince hatırlamak için bugün bu çocuk tecavüzüne duyduğumuz hassasiyeti bir şekilde muhafaza etmeliyiz. Konuyla ilgili öfkemizi çocuk hakkı ihlallerinin engellenmesi için gerekli tedbirlerin alınmasına örgütlemeliyiz. Tüm dünyada olduğu gibi bizim ülkemizde de olan bu gerçekle yüzleşmeli, çocukları suça iten, şiddete yönelten sebepleri ortadan kaldırmanın mücadelesini vermeliyiz. Zira bugün çocuğa karşı bu suçu işleyen 18 yaşından küçük bir genç. Suça itilen bir çocuğu linç etmek, bırakın tecavüzü önlemeyi şiddeti tırmandırdığından bunun aksi yönünde etki edecektir.
Çocuk Sanıkları Deşifresi
Nitekim Yüksek Mahkeme’nin açıklamasında da belirtildiği üzere çocuk sanıkların ismini, fotoğrafını yayınlayarak kimliğini deşifre etmek suç olmakla birlikte çocuk hakları da ihlal edilmiş oluyor. Şimdi diyeceksiniz ki, tecavüze uğrayan çocuğun hakları yok muydu, ona ne olacak? Mahkemelerin caydırıcı cezalar vermesinin bu noktada hayati bir işlevi var. Ancak suça itilen çocukları suç işlemeye iten koşulların değiştirilmesi de sadece bu çocuklara yarar sağlayacağından değil, son tahlilde suçun oluşmasına engel olacağından toplumun yararınadır.
Islah Evi YOK!
Suça itilen çocukların işlenen suç neticesinde ıslah edilebileceği bir yerin bulunmayışı, bu çocukların cezaevlerinde hapsedilmelerine neden oluyor. Uygulamada yaşı küçük mahkumlar cezaevinde nispeten ayrı tutulmaya gayret gösterilse de çocuklar genellikle ciddi suçlar işleyen mahkumlarla bir araya gelebiliyor. Cezaevinden çıkan çocukların mahkumiyetlerinden ötürü iş bulamaması, hayata tutunamayışları da ayrı bir sorun oluşturuyor.
Çocuklar Haklarıyla Vardır…
Devletin sosyal politikalardan giderek el çekmesi, kamusal eğitim hizmetinin geriletilmesi, AKP’nin dayatmalarıyla dinsel gericiliğin tırmandırılmaya çalışılması, giderek fakirleşmemizle çocuklara cinsiyetlerine göre belirli düşünce ve davranış kalıplarının benimsetilmesi birleşince kadına ve çocuğa yönelik şiddetin, çocuk suçluluğunun sureti çıkıyor. İşte bu yüzden eğer 15 yaşında bir gencin 5 yaşında bir çocuğa tecavüz etmesinden rahatsız oluyorsanız;
bu ülkede yaşayan tüm çocukların eğitim hakkından yararlanmasını sağlayalım,
lüks makam araçlarında gezen bürokratların özel eğitime giden çocukları kahvaltılarından etmelerine müsaade etmeyelim,
kamusal kreşler talep edelim,
dinsel gericiliğe karşı safları sıklaştıralım, koordinasyon ofisi aracılığıyla AKP güdümünde bir gençlik yaratılmasına karşı direnelim,
çocuklarımızın maddi ihtiyaçlarını karşılarken onlarla vakit de geçirebileceğimiz çalışma koşullarına kavuşmak için örgütlenelim,
toplumsal cinsiyet kalıplarını sorgulayalım,
çocuk mahkemeleri kurulması, ıslah evi yapılması, kadın sığınma evleri açılması için devlete baskı yapalım,
yaşanmasını hiç istemediğimiz bu olay karşısında duyduğumuz endişe ve öfkeyi çocukların haklarıyla var olabileceği bir yaşam kurmak için örgütleyelim…
Cansu N. Nazlı
Bağımsızlık Yolu Üyesi