AKP tarafından Kıbrıslı Türklere dayatılan koordinasyon ofisine karşı, Reddediyoruz Platformu çatısı altında birleşen birçok yapı ve bağımsız birey/aktivistler hem eylemleri hem de söylevleriyle gündemi oldukça meşgul etmişti…
Yaratıcı, coşkulu ve kararlı bir görüntüyle gerçekleşen eylemler dizisi, yaklaşık 1 ay aranın ardından yarın kaldığı yerden devam edecek…
Tüm ezberleri bozup, fark yaratan Kıbrıslı Türk gençliği, ortaya koyduğu ruhla özgün hale bürünmüştü. Bu duruma; söz konusu sürece odaklanarak, sade, basit ve anlaşılır bir dille, yani; ‘‘kendi gençliğimiz ve geleceğimiz ile ilgili karar alma hakkımıza sahip çıkmak istiyoruz’’, diyerek gelindi…
Kıbrıslı Türk solunun kronikleşen hastalığı olan, olguları bir araya toplayıp, sokağı tek bir odağa karşı örgütleyememe sorunu, Koordinasyon Ofisine karşı yürütülen mücadelede yer almadı ve böylece özlenen ahenk yakalanmış oldu…
Tüm bu süreci ele alıp düşündüğümüz zaman, yaşananlar sanki bir sınav gibiydi… ‘‘Kıbrıslı Türk Halkının kendi değerlerine sahip çıkma’’ sınavı…
‘‘Kendi halkına, siz kendi kararınızı kendiniz veremezsiniz, sözünüz, özünüz, değerleriniz ve tüm kararlarınız AKP’ye teslim edilecek’’ diyenlere karşı verilen bir sınav…
Yasayı kucağında bulduğunu söyleyip, bekleten, ancak geri göndermekle ilgili hiçbir işlem yapmayan CTP’ye karşı verilen bir sınav…
‘‘Nesdersa olsun! Bu yasa geçecek.. 3-5 gişidiller zaten, yarın bulamang hiçbirini’’ diyebilme gafletini gösterip, kendi halkının çıkardığı sese kulak vermeyip, tarih boyunca biriktirdiği değerleri hiçe sayan; UBP, DP ve onu destekleyen zihniyete karşı verilen bir sınav…
Sadece bu kadar mı?
Hayır değil…
Bu memlekette hiçbir şey olmaz; diyen ‘‘hiççilik’’ yaymayı kendine görev bilen, nihilist abilere, ablalara karşı…
Bırakın bunları, bu sorunlar işgalin ve çözümsüzlüğün sorunudur; diyen, haklı da olan, ancak daha önünde duran soruna odaklanamazken, kocaman bir deryayı işaret eden ve netice itibariyle sonuç elde edemeyen abilere, ablalara karşı…
Toplum mühendisliğine soyunan, nerede, nasıl ve ne şekilde hareket edeceğimizi söyleyip duran kimselere karşı…
Kendini halkın üzerinde konumlandırıp, jüriymişçesine sadece eleştiren, sığ zihniyete karşı, Kıbrıslı Türkler sınava girmiş ve başarılı olmuştur…
***
Şimdiyse, Türkiye’de yaşanan darbe girişimi sonrası, korku ortamı yaratanlara, tedirginlik yaratıp, büyüyen ivmeyi kırmaya çalışanlara karşı, yeni bir sınav var önümüzde…
Elde henüz somut bir kazanımın olmayışı başarı olarak değerlendirilmeyebilir. Ancak başarıdan ne anladığınız bu noktada önemlidir…
Gözleriniz somut bir başarı görmek istiyorsa, cumayı ( Anayasa Mahkemesi’nin Yurtdışı Koordinasyon Ofisi’yle ilgili kararını) beklemenizi öneririm…
Ancak kara bulutları dağıtan, ruh sahibi gençleri ve onlara destek veren tüm kesimleri özgüveniyle görmek ve başarılı geçen koca bir süreci zaferle taçlandırmak için, 3 Ağustos (yarın) Çarşamba saat 19.00’da Dereboyu, Citroen Işıkları’nda buluşalım…
Bu zafere ihtiyacımız var…
Mustafa Batak
Baraka Kültür Merkezi Aktivisti