Mahallemizde dolaşırken yerlerde küçük dostlarımız olan köpeklerin dışkıları ile zaman zaman karşılaşıyoruzdur. Ya yürüyüş yaptığımız yolda, ya kapımızın önünde. Böyle bir durum ile karşılaşınca da genelde canımız sıkılıyordur. Çünkü görüntü olarak kötü gözükmesi, kirlilik yaratması, koku çıkarması, bazı hastalıklara sebeb olabilme ihtimalinin olması vs.
Hatta bu bok mevzusu o kadar önemli ki geçtiğimiz yıllarda ahır ve mandıraları şehirlerden daha uzak yerlere almaya başladık. Bununla da kalmadık kendi atıklarımızı da nasıl daha doğru bir şekilde yok edebiliriz diye düşündük. Ve kanalizasyon sistemine geçtik. Hatta o kadar önemli bir mevzuyduki tüm belediye seçimlerinde belediye başkanlığına aday kişiler en birincil projeleri arasına kanalizasyonu koydular.
Ancak her işimizde olduğu gibi bu işimizi de yarım bıraktık ve kanalizasyonların zararını görmeye başladık. Ülke için gerçekten gereklilik olan kanalizasyon bize zarar verir noktaya geldi.
Kanalizasyon, pis ve atık suların kanallar vasıtası ile toplanıp atılmasını sağlayan bir sistemdir. Yani evlerimizden banyomuzdan, tualetimizden, çeşmelerimizden çıkan atık sular, yağmur suları vs. kanallar vasıtası ile toplanıp tek bir yere gitmektedir. Peki gidince iş bitmekte midir?
Aslında bitmemelidir. Başka ülkelerde toplanan lağım suları belli başlı birkaç arıtma işleminden geçtikten sonra doğaya tekrar bırakılmaktadır. Böylece de doğaya verilen zarar mimimuma inmektedir. Ancak bizim ülkemizde böyle bir işlem olmadığı için lağım sularımız olduğu gibi toplu bir şekilde doğaya tekrar geri bırakılmaktadır. Kanalizasyon çalışmaları tam anlamıyla tamamlanmadan evlerin kanalizasyona bağlanmaması ve tamamlanana kadar da septik çukurların zorunlu bir halde tutulması gerekmekteydi. Ancak kaldırımlara ve çemberlere verdiği önemi bu konuya göstermeyen Gönyeli Belediyesi konunun sorunlar yumağına dönüşmesine sebeb oldu. Böylece de topluca doğaya tualetimizi yapar pozisyona düşürüldük.
Arıtılmadan doğaya bırakılan lağım suları o bölgedeki doğal yaşamı ciddi şekilde etkiliyor, diğer canlılara zararlı bakterilerin çoğalmasına neden oluyor. Böylece kolera, tifo, paratifo, basilli dizanteri, amipli dizanteri, sarılık (Enfeksiyoz hepatit), gastroenteritler, diyare gibi hastalıkların insanlara bulaşma oranı artmaktadır. Aynı zamanda sivrisinek populasyonunun da artmasına sebeb oluyor. Onun da o bölgede yaşayan insanlara olumsuzlukları her geçen gün artmakta.
Ancak bazı bölge belediyeleri bu sorunu çözmek yerine daha da vahim hale getirebiliyor. Tam anlamı ile kaş yapayım derken göz çıkarır hale geliyorlar. 3 seneden beri Gönyeli’ye bağlı Yenikent bölgesinde yaşıyorum. Bölgede kanalizasyondan gelen lağım suyunun Kanlıdere’ye arıtılmadan akıtılması sonucu bölgede büyük bir sivrisinek sorunu başladı. Ancak belediye, sivrisinek populasyonunu durdurabilmek için bugüne kadar biyolojik yöntemleri kullanmak yerine belki de en ilkel ve en zararlı yöntemlerden biri olan kimyasal ilaç kullanarak çözmeyi denemiştir. Arabalar ile sokakları yıkaya yıkaya mahallelerimizi gezmişlerdir.. Bu şekilde olunca da sivrisinekler ile birlikte bizde zehirleniyoruz hem de böylece daha büyük hastalık riskleri artıyor. Aynı zamanda bu ilaçlamadan kaçan sinekler evlerimizin içine giriyor. Böylece evin içinde sivrisinek dışarıda da zehir tehlikesi ile karşı karşıya geliyoruz.
İşte bu sorunun çözülmesi için geçtiğimiz haftalarda bir grup Yenikent sakini kendi bölgelerinde bu konuya artık yeter dedi ve mahalle çalışmalarına başladı. Yapılan bu mücadeleyi buradan selamlıyorum. Çünkü Yenikent’te başlayan bu mücadele hem daha sağlıklı hem de daha ekolojik bir yaşam için ciddi bir önem taşımaktadır. Bugüne kadar gelen eleştirileri duymamazlıktan gelen Gönyeli Belediye Başkanı bu tepkiden sonra yine kimyasal zehir ile sorunu çözmeye çalışmış. Ancak bölge sakinlerinin asıl isteklerini hala anlamamış. Bölge sakinleri çocukları için, kendileri için daha sağlıklı bir çevre istiyor. Verilen bu mücadele bölgede yaşayan insanların yerel yönetimleri dönüştürebilme anlamında şekillenecek bir noktaya gelmesi, bu sorundan oluşan birlikteliğin artarak daha yaşanır bir bölge için uğraşması bu yapı için önemli bir adım olacaktır. Bunun çaresi de ilk önce kanalizasyon sorunun derhal çözülmesi ile olacaktır. Kanalizasyon ya Haspolat Arıtma Tesisine bağlanmalı ya da Gönyeli kendi arıtma tesisini yapmalıdır. Bugüne kadar arıtma tesisine neden bağlanmadığı da yetkililer tarafından halka açık şekilde aktarılmalıdır. Kanallardan akan lağım sularının arıtılması sorunu bir şekilde çözülmeden bu sorun çözülmeyecektir. Bu sorun sadece Gönyeli içinde çözülemeyecek bir halde ise bu ortaya konulması ve daha toplumsal bir şekilde ele alınması sağlanabilir.
Bu yazıya ilham veren Yenikent sakinlerine bin selam.
Onur Bütüner
Baraka Aktivisti