BKP-TVG TC ELÇİLİĞİ ÖNÜNDE EYLEM YAPTI

bkptvg_elcilikBKP Toplumsal Varoluş Güçleri ittifakı, yıllardır verdikleri mücadelenin artarak ve çoğalarak devam edeceğini duyurdu.

BKP Toplumsal Varoluş Güçleri, “seçimlerin bir son veya durak olmadığını tersine seçimlerden sonra değişecek olan siyasal manzarada hükümet kim olursa olsun, bu ülkedeki esas iktidara ve onun işbirlikçi hükümetlerine karşı amansız mücadelelerini daha da yükselteceklerini” kaydetti.

BKP Toplumsal Varoluş Güçleri, “Ankara elini yakamızdan çek”, “Bu daha başlangıç mücadeleye devam” sloganlarıyla TC Elçiliği önünde toplanarak eylem yapmak istedi. Ancak polisin yolu keserek elçilik önüne geçişi engellemesi üzerine BKP Toplumsal Varoluş Güçleri elçilik duvarının önünde açıklamalar yaparak ayrıldı.

İlk olarak, BKP Genel Sekreteri Abdullah Korkmazhan hazırlanan bildiriyi okudu, ardından da BKP Genel Başkanı İzzet İzcan, Baraka Kültür Merkezi adına Münür Rahvancıoğlu ve Devrimci Komünist Birlik adına da Yusuf Alkım birer konuşma yaptı.

KORKMAZHAN

BKP Genel Sekreteri Abdullah Korkmazhan konuşmasında, Birleşik Kıbrıs Partisi, Baraka Kültür Merkezi ve Devrimci Komünist Birlik olarak oluşturdukları BKP Toplumsal Varoluş Güçleri ittifakının seçim süreci boyunca örnek bir birliktelik sergileyerek, samimi ve açık duruşuyla toplumun geniş kesimlerinin ilgi ve sempatisini kazandığını belirtti.

Kıbrıs’ın kuzeyinde rejim ile hesaplaşacağını, sistemi değiştireceğini, varolan yapının sürdürülebilir olmadığını ifade eden siyasal odakların, rejimin yaratıcıları ve mimarlarıyla hesaplaşama dirayetini göstermediğini savunan Korkmazhan, “Aslında seçime giren diğer 4 parti bir yandan bizzat oluşturulmasında kendilerinin de katkı koydukları yapının sürdürülebilir olmadığını, değişmesi gerektiğini ağızlarından düşürmüyor, ama diğer yandan da rejime ne kadar bağlı olduklarını, Ankara karşısında esas duruşa geçerek gösteriyorlar” dedi.

“Ankara hükümetleri ve Kıbrıs’ın kuzeyinde oluşturulan ayrılıkçı rejim aracılığıyla uluslararası egemen güçlerin bizzat kendilerinin oluşturdukları Uluslararası Hukuk’a aykırı bir şekilde adaya nüfus taşıdığını ve demografik yapının değiştirildiğini” iddia eden Korkmazhan, her türlü anti-demokratik yaptırım ile yüz yüze bırakılan Kıbrıslı Türklerin kendi ülkelerinde azınlığa düşürülerek iradelerinin de ellerinden alındığını savundu.

Bu noktada BKP Toplumsal Varoluş Güçleri’nin, Türkiye’den aktarılan nüfusun ve göçmenlerin de Kıbrıslı Türkler gibi “ayrılıkçı rejimin” kurbanları olduğunu iddia eden, mücadelelerinin sıradan insanlara karşı değil sistemli nüfus aktarma politikasına ve bu politikaları dayatanlara karşı olduğunu kaydeden Korkmazhan, tüm ezilenlerin rejime karşı ortak mücadelesini örgütlemeye devam edeceklerini vurguladı.

“BKP Toplumsal Varoluş Güçleri ve bu ittifakın güçleri olarak bugüne kadar esas olanın Ankara ve kendisini ‘valilik’ olarak konumlandıran TC Elçiliği’ne karşı Kıbrıslı Türklerin kendi iradelerini kendi ellerine alması için mücadele olduğunu vurguladık. Ülkemizdeki yıkım ve çürümenin kaynağının TC’den gelen paketler ve onların sadık uygulayıcısı işbirlikçi partiler olduğunu vurguladık” diyen Korkmazhan, kendilerinin mücadelelerinin Kıbrıslı Türklerin toplumsal varoluş ve gasp edilen siyasi iradesini yeniden kazanabilme mücadelesi olduğunu, bu kavgayı lafta değil, sokakta ve hayatın içinde verdiklerini ve vermeye de devam edeceklerini söyledi.

29 Temmuz’dan itibaren ise kavganın bir alanının da bu rejimin “halkı demokrasicilik masalıyla uyutmaya çalıştığı” parlamento olacağını kaydeden Korkmazhan, halkı uyutmaya çalışanların oyununu bozmaya ve halkı bu köhne düzene karşı ayağa kaldırarak mücadeleyi büyültmeye devam edeceklerini belirtti.

İZCAN

BKP Toplumsal Varoluş Güçleri Genel Başkanı İzzet İzcan ise, polisin TC Elçiliği önünde basın toplantısı bile yapmalarına izin vermemesini eleştirerek, “Asker ağırlıklı yapı hükümetler değişse de yerinde duruyor. Şuan ki yeni hükümet de bunları engelleyemiyor” dedi.

BKP ve Toplumsal Varoluş Güçleri’nin bugünkü rejime, düzene ve statükoya karşı biraraya geldiğini ifade eden İzcan, kavgalarının sistemi yıkarak ve değiştirerek yerine çağdaş demokratik bir düzen kurmak olduğunu belirtti.

Seçim süresi boyunca “AKP’nin Kıbrıs Türkü’nün iradesini hiçe sayarak her konuya müdahale etmesini reddettiklerini ve aslolan kavganın işbirlikçilerle ve TC’deki iktidar çevreleriyle olduğunu hep söylediklerini” ileri süren İzcan, kökeni ne olursa olsun hiçbir insanla sorunları olmadığını Kıbrıs Türk toplumunun mücadelesinde kardeş olarak gördüklerini söyledi.

İzcan, “Verilen kavga Kıbrıs Türkü’nün bu ülkede var olup olamayacağıdır” diyerek, bir tarafta elçiliğin diğer tarafta meclisin olduğu yoldan dahi yürüme haklarının ellerinden alındığını iddia etti.

RAHVANCIOĞLU

Baraka Kültür Merkezi adına Münür Rahvancıoğlu ise,” AKP’nin buradaki temsilcilerine, seçimde iyi şanslar dilememeye geldik” şeklinde konuşarak, 4 tane işbirlikçi parti olduğunu ve karşılarında da BKP Toplumsal Varoluş Güçleri’nin durduğunu savundu.

AKP’nin bu 4 patinin arkasına saklanarak kendisini gizlediğini ancak artık perdenin düştüğünü ve arkasındakilerin ne şekilde göründüğünü ileri süren Rahvancıoğlu, “Biz bu görünürlüğü daha da arttırmak üzere önümüze kurulan barikatları aşmak ve irademizi ortaya koymak için yola çıktık” dedi.

Rahvancıoğlu, “AKP’ye ve onun işbirlikçilerine mesajımız ise şudur; Kıbrıslı Türkler sizin kendi iradesine yaptığınız müdahalelerden bıkmış ve usanmıştır. Biraz daha devam edin sonunuz yaklaşmıştır” dedi.

ALKIM

Devrimci Komünist Birlik adına da Yusuf Alkım, bu seçimlerde iki seçenek olduğunu, bir tarafta aynılaşan ve işbirlikçilik yapan 4 pati ve diğer tarafta de BKP Toplumsal Varoluş Güçleri olduğunu ileri sürdü.

BKP Toplumsal Varoluş Güçleri’nin halkı yönetmeye değil halkla birlikte yönetimi belirlemeye talip olduğunu vurgulayan Alkım, mücadelelerinin devam edeceğini ve kendi ülkelerini yönetme hakkı elde edene dek de pes etmeyeceklerini söyledi.

TAK

Be the first to comment

Leave a Reply