Birleşik Kıbrıs Partisi Toplumsal Varoluş Güçleri Lefkoşa Atatürk Meydanı’nda (Sarayönü) Toplumsal Varoluş Şöleni düzenledi. Şiir dinletisi, Sol Anahtarı ve Arda Gündüz konserinin yer aldığı şölende BKP Toplumsal Varoluş Güçleri temsilcileri de birer konuşma yaptı.
Şölende ilk konuşmayı Devrimci Komünist Birlik temsilcisi Yusuf Alkım yaptı. Kısa bir süre zarfında hazırlanılan yoğun ve yorucu seçim sürecinin sonuna gelindiğini belirterek, “Sömürgeci işgal rejimine karşı verdiğimiz mücadele halkımız tarafından beklentilerin de üzerinde destek görmüştür. 39 yıl önce ülkemiz önce Yunan faşist cuntasının darbesi ardından da Türkiye’nin müdahalesi ile emperyalizmin planlarına uygun olarak bölünmüştür. Daha sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenliği altında kurulan sömürgeci ayrılıkçı rejim, toplumun tüm değerlerini ayaklar altına almakta ve adım adım asimilasyon politikalarını hayata geçirmektedir” dedi.
Kıbrıslı Türklerin Türkiye Cumhuriyeti egemenleri tarafından bilinçli bir şekilde üretimden koparılarak bağımlı hale getirildiğini ve Kıbrıs’ın kuzey yarısında kurulan ganimet düzeninin bu süre zarfında halkın bir çok kesimini çeşitli menfaatlerle kendine bağladığını ifade eden Alkım, bu yolla her geçen gün çürüyen bu yapıya karşı yükselen tepkilerin bastırılmasının sağlandığını vurguladı.
Yusuf Alkımı’ın ardından konuşma yapan Baraka Kültür Merkezi aktivisti Münür Rahvancıoğlu ise, “Bölünmüş adamızın kuzey yarısında, işgal koşullarında, her türlü baskının dayatıldığı koşullarda gerçekleşen sözde seçimlerin son günlerine yaklaşmış bulunuyoruz. Bizi böldüler, ülkemizi ve insanlarımızı böldüler. Halklarımızı birbirine düşman kıldılar. Sonra da gelip bizi üretimden kopardılar. Sanayimizi parça parça satıp başka coğrafyalara taşıdılar. Tarımımızı bitirdiler. Ve bunu sadece bizim dışımızdaki birileri yapmadı. Bunu bizden bildiğimiz, bizim içimizdeki birileri kendi menfaatlerini koruma, mevki makam elde etmek için yada umutsuzluğa düştüğü için yaptı” dedi.
Rejimle işbirliği yapanların gençleri geleceksizliğie mahkum ettiğini ifade eden Rahvancıoğlu, bunun bahanesi olarak da yapmaya mecburuz çünkü ya Türkiye parayı vermezse ne olur denildiğini, Kıbrıslı Türklerin kendi kendine yetebilen bir halk olduğunu kanıtladığının görmezden gelindiğini söyledi. “Biz bu adanın sakinleri olarak, biz bu adanın sahipleri olarak kendi kendimize yeteriz” diyen Rahvancıoğlu, “Şimdi camilerinizle, kuran kurslarınızla, dinsel gericiliğinizle bizim manevi değerlerimizi de yok etmeye, bizi asimile etmeye, bizi yok etmeye çalışıyorsunuz” dedi.
Rejim partilerinin Kıbrıslı Türkler için başka bir alternatif yokmuş gibi, Kıbrıslı Türkler bu kirli siyaset ve siyasetçilere mahkummuş gibi konuştuğunu belirten Rahvancıoğlu, oysa Kıbrıslı Türklerin her türlü zor koşul altında ayakta kalmayı ve birleşmeyi bildiğini vurguladı. BKP Toplumsal Varoluş Güçleri’ni oluşturan tüm bileşenlerin ve bu cepheye katılacak olan tüm samimi güçlerin de bunun ispatı olduğunu ifade eden Rahvancıoğlu, Kıbrıslı Türklerin hala daha ayakta ve direnmekte olduğunu söyledi. Rejim koşulları altında sendika kurulabilir, parti kurulabilirse seçime de girilebilir diyen Rahvancıoğlu, “Halk bizimle birlikte rejimin tüm kırmızı çizgilerini görür ve o zaman rejimin temelleri çatırdamaya başlar. Bu toplum çok ciddi sendikal mücadeleler verdi ama siyaset görmedi, duymadı, sustu. Şimdi insanımız bizimle birlikte siyaseti de konuşacaktır” dedi.
BKP Genel Başkanı İzzet İzcan’da gece de yaptığı konuşmaya, “Sevgili yurtseverler, bu düzene Sarayönünden başkaldırmaya hoş geldiniz. Emeğin yanında olmaya hoşgeldiniz. Bu düzenin bekçilerinin ezberini bozmaya hoşgeldiniz” diyerek başladı.
BKP Toplumsal Varoluş Güçleri olarak yola Kıbrıs’ın birliği, bütünlüğü için, halkların kardeşliği için, barışa, demokrasiye, kardeşliğe, sevgiye ulaşmak için çıktıklarını ve hedefe varmadan durmayacaklarını vurguladı.
Kıbrıs Türk toplumunun yeterince acı çektiğini ifade eden İzcan, “Kıbrıs Türk toplumu Rum ve Yunan faşistlerinden çekmiştir. TMT gibi terör örgütlerden çekmiştir. 74 sonrası kurulan beylik rejiminden çekmiştir. Ve hala askeri ve sivil denetim altında tutularak, zorla şantaj ve baskı altında tutularak bu mandırada yaşatılıp, üzerinden pazarlıklar yapılmaktadır. Kendine milliyetçi diyenler, hatta sosyal demokrat, demokrat diyenler bu düzene teslim olmuştur. Göstermelik seçimler yaparak, birbirlerine saldırarak o gitsin ben geleyim diyerek, esas yaşananları, özgürlüğü, bağımsızlığı gizlemeye çalışmaktadırlar. Birleşik Kıbrıs Partisi, Baraka Kültür Merkezi, Devrimci Komünist Birlik, bir çok yurtsever bir araya geldik. Çünkü bu kavganın bizim aramızda bir kavga olmadığını farkettik. Çünkü bağımsız olmadan, özgürleşmeden, çünkü işgalden kurtulmadan bu toplum kurtulmayacaktır” dedi.
Bizimle onlar arasındaki fark büyüktür diyen İzcan, “Onlar bu düzenden besleniyorlar, onlar 74 sonrası ganimetten besleniyorlar. Onlar gücünü Ankara’daki hükümetlerden alıyorlar. Aldıkları güçle de halkı eziyorlar. Aldıkları güçle Kıbrıs Türk toplumunu tüketiyorlar ve bizim çocuklarımızı bu ülkeden göç ettiriyorlar. Onlar için vatan budur. Onlar için kavga budur. Parlamentoda bulunan partilerin 4’dü de AKP’nin işbirlikçisidir. Ve işbirliği yaparak çıkarlarını ve bu düzeni sürdürmek istemektedir. Bizim kavgamız bu düzeni yıkmak üstüne kurulmuştur. Bizim kavgamız demokrasi ve özgürlük üzerine kurulmuştur. Onlar bizi anlayamazlar. Çünkü aynı dünya görüşünü paylaşmıyoruz. Ama Kıbrıslı Türklerin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesini durduramayacaklardır” dedi.
İşbirlikçi partilerin tüm engellemelerine rağmen halkın bu rejimi değiştirme isteğini engeleyemeyeceğini vurgulayan İzcan, “BKP Toplumsal Varoluş Güçleri parlamentodaki yerini alacaktır. Biz o parlamentoya bu dört düzen partisi ile işbirliği yapmaya değil, bu meclisi kafalarına yıkmaya geliyoruz. Onların tüm devlet desteklerine rağmen gözlerinde diken olmaya devam edeceğiz. Çünkü biz bu memleketin esas sahipleriyiz. Gücümüzü de ondan alıyoruz. Bu memleket bizimdir diyoruz. Talimatla yönetilmeyi reddediyoruz. Bağımsızlık ve özgürlük kavgasını sonuna kadar vereceğiz. Bu parlamentoda bulunan partilerin kasetlerini, pazarlıklarını görüyorsunuz. Dayatılan paketi hepsi de uygulayacağını söylüyorlar. Ulusal Birlik Partisi bu paket benim ekonomik manifestomdur dedi. Kurumlarımız elden gidecekse gitsin yeter ki İrsen Küçük ölene kadar bu koltukta oturmaya devam etsin diyor. Ama fayda yok gidecekler. Çünkü halka düşmandırlar. Ve halka düşman olanrın yeri tarihin çöplüğüdür. Diğer 3 parti de kendi aralarında kavgaya tutuştular. Bir tanesi diyor ki bizi kandırdınız. Bu paketi uygulayacağınıza dair taahüt verdiniz. Bizim haberimiz yok diyor. Hepsi yalan. Seçime bir kaç gün kala kahramanlık yapmaya çalışıyorlar. Halkı kandıramazsınız. Sizin göreviniz işbirlikçiliktir. Sizi o parlamentodan atmak da bizim görevimizdir. Biz sizin ne polisinizden, ne askerinizden, ne mahkemenizden korkmuyoruz. Biz sadece Kıbrıslı Türk toplumundan korkar, ona saygı duyarız. Ve yalnızca ona hesap veririz. Bu bağamsızlık, özgürlük mücadelesinde hiç durmadan yürüyeceğiz. Bu kurduğumuz cephe onları rahatsız etti. Seçimden sonra da bu cepheyi genişletip rejime karşı kavga edeceğiz. Statükoya karşı kavga edeceğiz. İşgale karşı direnecek ve Kıbrıs halkını özgürleştireceğiz. Seçim bir araçtır. Bu aracı kullanacak, sokaktaki kavgayı parlamentoya taşıyacağız. Ve bütün dünyaya burada statükoyu benimsemeyen onurlu bir halk olduğunu gösterceğiz. Amacımızın Kıbrıs Türk toplumuna ve iradesine saygı, özgürlük, bağamsızlık olduğunu ve yenilmeyeceğimizi kanıtlayacağız. Tarihin her döneminde işbirlikçiler olmuştur. Ama tarih onların işbirlikçiliğini yazmıştır. Bize kucak açtığınız, her şeye rağmen yanımızda olduğunuz için teşekkür ederiz” dedi.
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.