Kıbrıs’ın kuzeyinde de güneyinde de gündem çok çabuk değişmekte…
Tam 9 gün geçti İngiliz üsleriyle ilişkili hop oturup hop kalkmamızın üstünden…
Sosyal medyada katarsis olduğumuzdan mıdır nedir, sesimiz sedamız kesildi gene…
Hani bize sorulmadan topraklarımız kullanılmıştı… (Bunu yazan arkadaşlara hatırlatmakta fayda var; İngiliz üsleri Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulduğu yıldan beridir İngiltere’nin-kendi deyimleriyle Büyük Britanya’nın- toprağıdır)
Hani savaşı taşıyorlardı topraklarımıza… (Susmamızın nedeni henüz bir misillemeyle karşılaşmamış olmamız mıdır?)
Hani batmayan uçak gemisi olmayı istemiyorduk… (Şu anda memleketimizin dibinde fırıldak gibi dönen batanlarına sesimizi çıkarıyor muyuz acaba?)
Yoksa söz konusu IŞİD ya da Kaddafi olunca mübah mıdır işgal üsleri, Rus/Amerikan ve AB gemileri?
Yoksa Kıbrıslı Türk solu için ada yarısının güneyini ilgilendiren bir konu mudur Ağrotur ve Dikelya üsleri?
Hani birleşik Kıbrıs diyorduk?
Hani halkların kardeşliğinden bahsediyorduk?
Hani eleştiriyorduk ya Akkuyu’daki Nükleer Santral’e Kıbrıslı Elenler –bizce- yeterli duyarlılığı göstermiyor diye…
Yoksa üslerde çalışan hısım akrabamız var diye midir kısa süren tepkimiz ve sonsuz sessizliğimiz?
Yoksa İngiliz’in yardımcı polisliğini yaptığımız, İngiliz’in egemenliğine adildir! diye “İsteriz” dediğimiz günlerin devamını mı yaşamaktayız?
Yoksa İngiliz üsleri 2011’de Kaddafi’yi bombalamak için kullanıldığında nasıl sessizce onaylamışsak durumu, konu IŞİD olunca yine `düşmanımın düşmanı dostumdur’ triplerine mi giriyoruz?
Oysa işgal varsa eğer en büyük işgal İngiltere’ninkidir…
Oysa bombalanan bir diktatör ya da bir barbarlık ordusu bile olsa durum değişmemektedir…
Oysa İngiliz üslerinde ne olup bittiği, kaç nükleer bomba, kaç uçak, kaç silah, kaç asker olduğu hiç mi hiç bilinmemektedir…
Velhasıl en liberalinden en radikaline İngiliz üsleri bizim büyük acizliğimizdir.
Fatih Bayraktar