“Ho,ho, ho!” diye güldü Noel Baba, 10 “cüceler”, onlara öğretmiş olduğu şarkıyı söyleyerek atölyeye doğru giderken.
Hi Ho Hi Ho
İşte yine çalışmaya gidiyoruz
Bütün gün çalışırız
Yine de beş kuruş kazanamayız
Hi Ho Hi Ho Hi Ho
Noel Baba “cücelerin” doğruca tezgahlara gidip Yılbaşı için oyuncak üretmeye başladıklarını görünce, mutlu mutlu gülümsedi.
“Değişik renklerde yüzleri ve elleri olan bebekler üretmek zorundayız” dedi Noel cücelere, “Çünkü Irak, Afganistan ve Haiti gibi, artık Özgürlük Çanlarının Kurtarıcı İsa için çaldığı yeni ülkelerde de Yılbaşı kutlamaları yapılacak”.
Cüce Maria şarkıya devam etti:
“Çok-kültürlü, çok-paralı;
daha çok iş var,
ama bal tutup da parmağını yalayan kim?”
Noel Baba bebekleri diken ve telleri elektronik kontrol kutularına bağlayan meşgul ellere şöyle bir göz attı. Tatmin olmuş biçimde, yeniden homurdandı “Ho, ho, ho”” diye bir ses çıkardı ve muhteşem şöminesinin başına kurulup kahvaltısının tadını çıkarmak üzere paytak paytak yürüdü.
Tam üçüncü sosisini yutup, sabah şekerlemesine dalacaktı ki, kapı sertçe vuruldu. Noel Baba, kapıya bakması için cüce-uşağına seslendi. “Kimdir o?” diye sordu Noel Baba sertçe.
“Benim, Noel Baba, Peter, çalışan cüce.”
“Ho Ho Ho. Peter hepimiz çalışıyoruz…. ah, yani biz işçiler hepimiz kendimize göre. Sen niye Yılbaşından tam bir hafta önce işini bırakıp buraya geldin?”
“Joseph, Terminatör Bozo oyununun tellerini takarken elini yaktı.”
“Yalnız Bozo desen yeter; vakitten kazanırız…. Sadece tek eli mi yandı? Eh demek ki, hala öbür eli var; hemşireye söyleyin de sargı bezinde aşırıya kaçmasın, Çin’le rekabet etmek için maliyetleri düşük tutmamız lazım.”
Peter, Noel Baba’nın umursamazlığı yüzünden şaşırıp kalmıştı. Neşeli kahkahasının ve gülen gözlerinin altından, Joseph Kardeş için duyduğu kaygı okunuyordu. Ama hızla tezgahının başına döndü.
Maria, bir saniye bile kaybetmeden fısıldayarak sordu, “Baba ne dedi?”
“Şarkı söyleyip çalışmaya devam edin. Joseph’in öbür eli var.”
Maria şarkıya başladı:
Hi Ho Hi Ho
Bütün gün çalışırız
Hiçbir söz hakkımız yok
Hi Ho Hi Ho Hi Ho
Diğer cüceler de otomatik biçimde ona katıldılar.
Noel Baba, şekerlemesini bitirip tam öğlen yemeğine başlayacaktı ki, cücelerini selamlamaya geldi.
“Ho Ho Ho!”Bu Yılbaşı dünyanın bütün çocukları için çok mutlu bir Yılbaşı olacak!”diye böğürdü ve sonra üretimi hızlandırmak için, çalışma şarkısını söylemeye başladı. Sonra Noel Baba çorba, ıstakoz ve biftekten, peynir, çilek ve kremadan oluşan altı bölümlük, iki saatlik öğlen yemeğinin başına çullandı; üstüne de bir bardak güzel kırmızı şarap yuvarladı.
Cüceler yirmi dakikalık öğlen paydosunun bittiğini hatırlatan Yılbaşı çanları çalmadan az önce peynirli ve salamlı sandviçlerini yuttular.
Maria yavaş yavaş tezgahına doğru ilerleyen Joseph’in acılı, solgun yüzüne baktı. “Peter, bu akşam konuşmalıyız” dedi.
Karanlık çöküp, 12 saatlik çalışma günü sona ererken, Noel Baba güçlü sesiyle koroya şarkı söyletmeye başladı:
Hi Ho Hi Ho
İşte yine yatağa gidiyoruz
Bütün gün çalışırız
Yine de beş kuruş kazanamayız
Hi Ho Hi Ho Hi Ho
Cüceler çok yorulmuşlardı ama şarkıyı Noel Baba gibi canlı biçimde söylemek için ellerinden geleni yaptılar….. suskun ve düşünceli olan Maria hariç.
Genellikle içinde tek bir patates olan sulu çorbadan ve tatlı niyetine geçen bayat çörekten oluşan akşam yemeğinden sonra, yorgun cüceler ranzalarına yollandılar, ama önce yaralı Joseph ile konuşmak için duraksadılar.
İlk konuşan Maria oldu, ama Joseph’e değil; ama Joseph …. Ve Noel Baba hakkında.
“Kız ve Erkek Kardeşler. İşçiler. Bizim Noel Baba’nın mükellef yemeklerinde ve ikide birde yaptığı şekerlemelerde, homurdanarak yanan şöminesinde ve küçük parmağındaki büyük yüzükte gözümüz yok, ama Joseph konusundaki umursamazlığı da kabul edilir gibi değil!” Maria sustu.
Cüceler önce şok geçirdiler. Daha önce tatlı Noel Baba hakkında hiç böyle kötü söz işitmemişlerdi. Onlara her zaman Noel Baba’nın ne kadar tatlı, düşünceli ve iyi bir beyefendi olduğu öğretilmiş ve söylenmişti. Beş dakika kimsenin çıtı çıkmadı.
Peter öksürerek kekelemeye başladı. “Ne yapmalı? Noel Baba’ya neyin doğru, neyin yanlış olduğunu söyleyebilir miyiz? O Halkın Noel Baba’sı!”
“Peki bugün Joseph’in yaralanmasını, yarın bizim yaralanmamızı ve sonsuza kadar baş ağrılarını çekmemizi görmezlikten gelmesi doğru mu?” diye bağırdı Maria.
“Hayıııır” diye cevap verdi bütün cüceler hep bir ağızdan!
“Yarın iyi kalpli Noel Baba’ya gidip yaralanan cücelerin daha iyi muamele görmesini ve işçilere daha fazla saygı gösterilmesini istediğimizi söyleyelim!” diye yine bağırdı Maria.
Ertesi gün, daha gün doğmadan, cüceler ranzalarından kalkıp yemek taslarını aldılar ve her günkü çalışma şarkılarını söyleyerek işe yollandılar. Atölyeye girdiklerinde, Noel Baba, Büyük Evi’nin kapısından onlara bir göz attı, (birkaç boş şarap şişesinin eseri olan) kan çanağı gözlerinin altından mutlu mutlu gülümsedi ve bir an önce bitirip yeniden yatağa dönmek isteyerek o da şarkıya katıldı. Ama bir de ne görsün, cüceler makinelerinin başında değil de, kendi evinin önünde dikilmiyorlar mı.
Şok geçiren Noel Baba bas bas bağırdı, “Ne işiniz var burada? Yılbaşına 6 gün kaldı… çocuklar hayal kırıklığına uğrayacak!”
Havada bir ölüm sessizliği vardı. Bazı cüceler utanç içinde yere bakarken, bazıları da tezgahlarına doğru kaçıştılar. Hepsi de sinirli ve rahatsız görünüyordu; Maria hariç, o dimdik ve kıpırdamadan duruyordu.
“Noel Baba, dün Joseph yaralandığı zamanki davranışına hepimiz çok üzüldük. İşçi cüceler iş başında yaralandıkları zaman daha fazla ilgi ve dikkat görmelerini istiyoruz.”
Noel Baba önce sinirden kıpkırmızı, sonra öfkeden bembeyaz kesildi; sonra da hırstan yemyeşil. Ne ürken, ne de kaçan Maria’nın üzerine doğru yürüdü.
“Bilin ki ben yalnız dünya çocuklarını düşünüyorum; sizse basit bir cücenin küçük elinin üzerindeki bir kesik için üzülüyorsunuz.” Noel Baba, Maria’ya ve onunla birlikte yanındaki cüceleler doğru aşağılayıcı bir bakış fırlattı.
Cüceler utanmışlardı. Ama Maria sakin sakin konuştu.
“Ama eğer biz cüceler küçük ellerimizle bütün gün ve bazen de gece boyunca çalışıp oyuncakları yapmasaydık, çocuklar da asla oyuncak alamazlardı, ve sen Noel baba, sen de bir hiç olurdun.”
Noel Baba öfkeden kuduruyordu. “Hepinizi odalarınıza kilitleyip kuru ekmekle suya talim ettiririm” diye kükredi.
Maria artık bu tehditlere çok kızmıştı. “Biz “cüce” değiliz; işçi cüceyiz. Ve çok iyi biliyorsun ki, eğer biz üretmezsek sen de dağıtacak oyuncak bulamazsın!”
Noel Baba’nın cebi ağzından önce konuştu: ona dedi ki, Yılbaşı öncesinde oyuncak yoksa, para da yok.
“Sana emrediyorum Maria, odana geri dön. Geri kalanlarınız işe!”
Cüceler işe dönerken, Maria tek başına soğuk yatakhaneye gitti. Cüceler bütün gün beş kuruş almadan çalışırken, Maria derin düşüncelere daldı.
“Hep birlikteyken beni dinledi. Ama beni tek başıma geri gönderdi” diye akıl yürüttü. Sonra devam etti, “Neden bütün gün beş kuruş almadan çalışıyoruz; o neden çalışmıyor da bize para veriyor? Neden bütün gün çalışıyoruz? Neden para ile değil, neden yarım gün değil? Neden biz şarkı söylerken Noel baba çalışmıyor?”
Gece olurken Maria plan yapıyordu. Sulu çorbalı, kuru ekmekli ve hayvanlara verilen krakerli akşam yemeğinden sonra, Maria ayağa kalkıp konuştu. Ve herkes onu dinledi, çünkü Maria’nın tüm suçu üstlenmesine izin verdikleri için kendilerini suçlu hissediyorlardı.
“Hep birlikte toplanıp Noel Baba’yla Joseph’in yaralanması hakkında konuştuğumuz zaman bizi dinlemek zorunda kaldı. Ama beni tek başıma geri gönderdi. Ancak bir dayanışma içinde bir arada olursak bizi dinlemek zorunda kalır.”
Bütün işçi cüceler onaylayarak başlarını salladılar.
“Bütün gün kölelik yapıyoruz ve beş kuruş kazanmıyoruz; hatta bunun şarkısını da söylüyoruz. Ama Noel Baba Yılbaşı günü yaptığı geziler için para alıyor. Çalışıyorsak parayı biz de paylaşmalıyız. Haydi şarkımızı değiştirelim, şöyle yapalım”:
Hi Ho Hi Ho
İşte yine çalışmaya gidiyoruz
Paramızı istiyoruz
Ya da işe gitmiyoruz
Hi Ho Hi Ho
“Peki nereye gidiyoruz?” diye sordu, en küçük cüce Matilda.
“Evde otururuz, kardan insan yaparız, kayarız, oynarız….ama atla gezemeyiz” diye yanıt verdi Maria.
“Ama Noel Baba öyle kızar ki, hiç mutlu olmaz!” diye bağırdı, kırmızı yanaklı cüce Robin.
“Kızsııın. Biz eşitlik ve özgürlük istiyoruz!” diye bağırdı Maria, artık tüm cüceler ona katılmışlardı.
“Yarın yeni şarkımızı söyleyerek Noel Baba’nın kapısına gidelim ve çalışmaya başlamadan önce ona ne istediğimizi söyleyelim!”
Ertesi sabah cüce işçiler (ki artık kendilerine böyle diyorlardı; en akıllıları ise kendilerine yalnızca “işçiler” diyorlardı) çok heyecanlı ve sinirliydiler, çünkü daha önce Noel Baba’ya bir şeyler söylemek için hiç birlikte yürümemişlerdi.
Maria şarkının başını çekti ama hepsi de eskisinden yüksek sesle şarkıya katıldılar.
Hi Ho Hi Ho
İşte şimdi yine Noel’e gidiyoruz
Paramızı istiyoruz
Söz hakkımızı istiyoruz
Hi Ho Hi Ho Hi Ho
Büyük Eve varıp kapıyı çaldıklarında, Noel Baba hala büyük yuvarlak göbeğini zar zor kapatan kırmızı pijamalarının içindeydi.
“Ho Ho! Bu da ne? Noel Baba’ya hediye vermek için daha çok erken değil mi! Ho Ho Ho!”
“Hediye değil, bir dilekçe getirdik; ortak bir dilekçe. İşte istediklerimiz!”
Maria taleplerini okurken, Noel Baba ona bir tane patlatmamak için kendisini zor tutuyordu, ama diğer dokuz cücenin ne yapacağını bilemediği için, iyisi mi dinleyeyim diye düşündü. Dinlerken gözlerine mutlu bir ifade yerleştirdi.
“…. Ve eğer ücretimizi almazsak,Yılbaşına kadar tek bir gün bile çalışmayacağız”, diye bitirdi Maria, cüce arkadaşlarının tezahüratları arasında.
“İyi görüyorum ki” dedi Noel Baba, “hepimiz ücretlerimizi zamanında alacağız.”
“Hayır” dedi Maria, bu sözlerin altında bir yalan ya da kötü kokular sezerek, “ücretlerimizi bugün istiyoruz.”
“Tamaam” dedi Noel Baba. “İşten sonra hepinize eşit pay dağıtılacak” derken gözleri seğiriyordu.
Cücelerin hepsi işlerinin başına döndüler, yeni şarkılarını mırıldanarak; biten oyuncaklar ellerinden dağıtım torbalarına doğru uçuyordu.
Ama cücelerin hiç mi hiç bilmediği, Noel Baba’nın oyuncakları işçilerin hiç para istemedikleri ve onlara işçilerin şarkısını öğretecek hiçbir Maria’nın da olmadığı Afrika, Asya ya da Latin Amerika’da daha ucuza üretmek mümkün müymüş değil miymiş bir bakalım diyerek çoktan telefonun başına çöreklenmiş olduğuydu.
Ama nereyi aradıysa, hepsi de artık çok geç dediler, Yılbaşına yalnızca birkaç gün kalmıştı.
O günün sonunda, Noel Baba oyuncak torbalarını saydı ve çok çok mutlu oldu. Ama işçi cücelere ödeme falan yapamayacağını çünkü paranın hala yolda olduğunu söyledi.
O gece cüceler bir araya toplandılar; artık çok kızmışlardı çünkü tatlı Noel Baba’nın yalan söylediğini öğrenmişlerdi.
Matilda öfkeyle ve dobra dobra konuştu. “Oyuncakları biz yapıyoruz.. Paramızı ödesin diye niye onu bekleyelim ki?”
Robin onu izledi, “Bize hep “biz” çalışıyoruz diyor, ama oyuncak yapmak için parmağını bile kıpırdatmıyor!”
Böyle böyle birçok konuşma yaptıktan ve artık konuştuklarını bile hatırlayamaz hale geldikten sonra, Maria şöyle dedi, “Yarın gidip Noel Baba’ya artık onun için çalışmayacağımızı söyleyelim, tezgahta bize katılmak istiyorsa katılsın, yoksa beş kuruş bile alamaz.”.
Herkes neşe içinde bağırdı. Ve küçük Matilda şöyle ekledi. “Yemeklerimizi ve dinlenme vaktimizi de paylaşacağız ama!”
Ertesi sabah işçi cüceler kapıda belirip Noel Baba’ya artık hiçbir şeyin sahibi olmadığını, artık “Noel Baba” da olmadığını, sadece “İşçi Noel” olduğunu, oyuncakları kendilerinin üretip kendilerinin dağıtacağını ve eğer o da paylaşmak istiyorsa, tezgahtaki yerini alması gerektiğini söylediler.
“Allah’ın Yarattıklarına karşı ne uğursuz bir devrim bu böyle!” diye kükredi Noel Baba; bütün gün oyuncak boyama fikriyle neredeyse yere yığılacaktı.
“Çalışmayana yemek yok” dedi Maria, cüceler tezgahlara doğru giderken.
Öğlen olunca cüceler Büyük Eve girdiler ve İşçi Noel sakalının altında surat asıp tek başına homurdanırken, yeşilliklerden ve meyvelerden, balık ve peynirden oluşan görkemli bir yemeği paylaştılar. Öğleden sonra işçiler işi durdurup dinlenirken bir meclis kurup yakında gruplarının daha iyi çalışma ve eğlence koşullarına kavuşacağı hakkında sohbet ettiler.
Böyle böyle Yılbaşı geldi ve işçi cüceler kurdukları mecliste oyuncakları dağıtması ve ücreti paylaştırması için dört tane Noel Anne ve Baba seçtiler. Ya eski Noel Baba… Ona ne oldu? O da çok geçmeden anladı ki meclise ve çalışmaya katılmazsa yalnız, aç ve kimsesiz kalacak.
Böylece o da çalışmaya ve şarkı söylemeye başladı:
Hi Ho Hi Ho
İşte yine çalışmaya gidiyoruz
Söz hakkımız da var
Paramızı da kazanıyoruz
Hi Ho Hi Ho Hi Ho
İşçi cüceler eskiye göre daha fazla çocuk için, daha fazla oyuncak ürettiler. Ama bunları dağıtmak zordu. Noel Anneler ve Noel Babalar Irak’taki İstilacıların helikopterlerinden ve bombalarından ve Filistin’deki İşgalcilerin kurşunlarından sağa sola kaçışmak zorunda kalıyorlardı.
“Çocuklara oyuncağı ve mutluluğu çok gören İşgalcilerle İstilacılara yazıklar olsun” diye ağladı cüceler.
“Asla ne onları ne de ailelerini hiçbir şey için kutlamayacağız ve onları mutlu ziyaretlerimizden hep mahrum bırakacağız.”