Türkiye’de Halkevleri’nin “Yürü üstüne üstüne” sloganıyla örgütlediği miting Ankara’da gerçekleşti. AKP’nin, diktatörlüğün, faşizmin, gericiliğin, yağmanın, talanın, kadın düşmanlarının, işçi katillerinin üstüne üstüne yürüyenler Kolej Meydanı’ndan AKP iktidarına meydan okudu. Kent ve doğa hakkı mücadelesini örenlerden eğitim hakkı meclislerine, gericiliğe, mezhepçi faşizme ve savaş çığırtkanlığına karşı kardeşlik şiarını yükseltenlerden lise ve üniversitelerini AKP’ye dar edenlere, LGBTİ’lerden emeklilere, insan hakları mücadelesi yürütenlerden halkın mühendislerine, işçiler ve kamu çalışanlarından eşitlik bayrağını yükselten kadınlara farklı mücadele başlıklarının özneleri hep bir ağızdan söz verdi: “Zulmün saltanatını yıkacak, eşitliğin, özgürlüğün, kardeşliği ülkesini kuracağız!”
Halkevleri’nin “Gericinin, faşistin, yağmacının, hırsızın, diktatörün, kadın düşmanının yürü üstüne üstüne” sloganıyla düzenlediği miting, Ankara’da gerçekleşti. Doğasını sermayenin talanına kurban vermemek, madenlerde yerin 7 kat altında can vermemek, üniversite ve liseleri AKP’nin arka bahçesine çevirmemek, savaş çığırtkanlarına karşı Ortadoğu halklarının mücadelesini büyütmek, kadın katillerinden hesap sormak için bir araya gelen binlerce kişi, sabah saatlerinden itibaren Tuzluçayır ve Saimekadın’da toplanmaya başladı.
Mamaklı Halkevciler, mücadele arkadaşlarını kurdukları stantlarla, şarkılar, türküler ile karşılarken; farklı kentlerden gelenler çayları, çorbaları ve simitleriyle hep birlikte kahvaltılarını yaptı.
Saat 11.30’dan itibaren iki koldan Dikimevi’ne doğru yürüyüş başladı, Dikimevi’ne gelinmesinin ardından ise ana pankartlar açıldı, kortejler oluşturuldu ve “turuncu kortej” Kolej Meydanı’na doğru harekete geçti.
DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, KESK Eş Genel Başkanı Şaziye Köse, KESK MYK üyesi İlhan Yiğit, SES Eş Genel Başkanı İbrahim Kara, SES MYK üyesi Şinasi Dursun, Eğitim Sen Eş Genel Başkanı Kamuran Karaca, TTB Merkez Konsey Başkanı Beyazıt İlhan, Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Onur Naci Karahancı, TMMOB Yönetim Kurulu üyesi Neriman Usta, İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, TİHV Genel Sekreteri Metin Bakkalcı, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Yönetim Kurulu üyeleri Sadık Özsoy ve Bülent Gültekin gibi çok sayıda kurum temsilcisi de mitinge katılım sağladı.
Miting kortejinin en önünde Ahmed Arif’in Anadolu şiirinin yazılı olduğu büyük pankart ve hemen ardından da rengarenk pankartı ve dövizleriyle, düdükleri, oyuncakları ve balonlarıyla Halkevleri Çocuk Korteji yer aldı. Çocuk kortejinde “Çocuklar uyurken susulur, ölürken değil” yazılı dövizler ve Berkin Elvan resimleri taşındı. Halkevleri ana pankartının arkasında mitinge destek veren kurum temsilcileri bulundu. Daha sonra mücadele başlıklarının pankartları sıralandı.
“Eşitsizliğin, kadın düşmanlığının üstüne yürüyoruz” diyen Halkevci Kadınlar kortejlerinde 5 acil şartın dövizleri taşındı. Özgecan Aslan ile ilgili dövizlerin de yer aldığı kortejde kadına yönelik şiddete karşı isyan ve AKP’nin kadın düşmanlığına karşı “Eşitiz, biz varız” vurgusu ön plandaydı.
Diktatörlüğe, faşizme, gericiliğe, savaşa meydan okundu
“Diktatörlüğün, gericiliğin, faşistin üstüne yürüyoruz” pankartı arkasında AKP’nin eğitim başta olmak üzere gerici ve baskıcı politikalarına yönelik eşitlik, özgürlük ve adalet talepleri ön plana çıktı.
Çukurova bölgesinde kurulan Savaşa Karşı Yaşam Meclisleri “Eğit-donatın, mezhepçi faşizmin, cihatçı katillerin, AKP’nin yürü üstüne üstüne” pankartıyla mitingde yerini aldı. Arapça ve Kürtçe sloganların atıldığı, dövizlerin taşındığı kortejde savaş politikalarından ve cihatçı katillerden hesap sorma sözü hep bir ağızdan verildi. Kortejde Filistin bayrağı yer alırken, Haziran İsyanı’nda polis tarafından katledilen Halkevleri üyesi Ahmet Atakan da unutulmadı.
Kent ve doğa hakkı mücadelesi: Birleşik, coşkulu, renkli, kitlesel
Emekli Hakları Meclisi “Emekli düşmanı AKP’nin üstüne üstüne yürüyoruz” pankartıyla yürüyüşte yer alırken, daha sonra ise “Kentlerimizi ve doğamızı yağmalatmayacağız, direne direne kazanacağız” diyen Kent ve Doğa Hakkı Meclisi geldi.
Meclis, barınma hakkı için yürüyen Dikmen Vadisi ve Mamak halkından zeytinlikleri için direnen Yırcalılara, korusuna sahip çıkan Validebağlılardan HES inşaatlarını şirketlere dar eden Karadenizli köylülere, ulaşım hakkı için mücadele eden Batıkentli Ulaş’tan 2B yağmasına karşı direnen Antalyalılara “Kadına, doğaya, yeryüzüne özgürlük” diyen kadınlardan Bursa’da termik santrale karşı mücadele edenlere “Kentlerimizi ve doğamızı yağmalatmayacağız’ pankartı arkasında yürüyenler mitingin en renkli, coşkulu ve kitlesel kortejini oluşturdu.
Halkevci Kadınlar İstanbul’daki şubelerde hazırladıkları el işi pankartı yanlarında taşıyarak kortejin görselliğine daha da renk kattı.
Üretenler; iş cinayetlerine ve güvencesizliğe karşı yürüdü
“Üreten biziz, yöneten biz olacağız” pankartının arkasında emek alanında iş cinayetlerine, güvencesizleştirmeye, taşeronlaştırmaya karşı mücadele edenler sıralandı. Somalı işçiler ve işçi aileleri, Soma Madenci Evi’nin “Davamızın takipçisiyiz, katliamın hesabını soracağız” pankartının arkasında yürüdü.
Devrimci işçiler emek hırsızlarının üstüne yürüme çağrısıyla alanda yer alırken, Devrimci Kamu Çalışanları “Piyasalaştırmanın, güvencesizliğin, gericiliğin, itibarsızlaştırmanın, kadrolaşmanın üstüne üstüne yürüyoruz” pankartı taşıdı. Direnen BEDAŞ işçileri, hakları için Çankaya Belediyesi’ni işgal eden özel güvenlik işçileri, Maltepe Hastanesi direnişçileri, devrimci öğretmenler, KESK üyeleri, ataması yapılmayan öğretmenler ve sağlıkçılar emek alanındaki pankartların arkasındaydı.
Halkevleri Hukuk Dairesi “Halkın haklarını savunduk, AKP’nin yağmasını durdurduk, adaletten korkan hukuksuzun yürü üstüne üstüne” pankartıyla ilk defa alana çıkmış oldu.
Halkın Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları “Ölçünü al, planını yap, yaşamı savun, AKP’yi yık” diyerek, baretleriyle ve çalışma alanlarındaki mobbinge, fazla mesaiye, angaryaya karşı talepleriyle yürüdü.
Gençlik faşizme ve diktatörlüğe karşı sokakta
Gençlik hareketi de üstüne üstüne yürüyenlerin yanındaydı. Öğrenci Kolektifleri AKP diktatörlüğüne karşı sesini sokakta yükseltme çağrısı yaparken, Liseli Genç Umut üyeleri de 1 Mayıs çağrısı için kullandığı “Baharı örgütle, faşizmi yık” sloganını pankartına yansıttı. Eşit, parasız, bilimsel, anadilinde, demokratik eğitim talebinin en önünde olduğu lise kortejinde coşkunun bir an olsun azalmadığı görüldü. Ali İsmail Korkmaz ve Berkin Elvan sloganları, şarkıları da gençlik kortejlerinde yer aldı.
Mitingin en renkli gruplarından biri de son dönemde özellikle Ankara’daki liseli eylemlerinde kendisini gösteren Liseli LGBTİ idi. Üniversiteli Kadın Kolektifi de “Artık kadınlar konuşacak” diyerek alandaydı.
Halkevleri’nin çağrısıyla gerçekleşen mitinge kimi kurumlar pankartlarıyla ve kortejleriyle, kimi kurumlar da temsili katılımlarıyla destek verdi. HDK, İHD, Tek Yumruk, Zülfikar: Bir Mamak Hikayesi Filmi Set Ekibi de yürüyüşte yer aldı.
Binlerce kişiyi alanda “Yürü üstüne üstüne” mitinginin örgütlenme sürecinde hazırlanan şarkılar karşıladı. Devrim ve demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenler için bir dakikalık saygı duruşuyla başlayan kürsü programında ilk sözü Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy aldı.
‘Seni ne saraylar, ne ordular, ne sandık, ne faşist yasalar koruyabilir’
“Sadece bu mitingin örgütleniş süreci bile diktatörlüğe bir meydan okumadır” diyen Ersoy, faşist yasaların meclisten geçirildiği, Davutoğlu’nun sokağa çıkılamayacağını söylediği bir dönemde tüm yasaklama ve engellemelere karşın çalışmalarını yürütmekten geri adım atmadıklarını söyledi ve “Halkevciler bu ülkede demokrasinin de, özgürlüklerin de, laikliğin de tek güvencesinin devrimciler olduğunu gösterdi” dedi.
Diktatörlük heveslilerine hodri meydan çağrısı yapan Ersoy, Ali İsmail’i katledenleri alkışlayanları, Berkin’in annesini meydan meydan yuhalatanları, “fıtrattandır” deyip Somalı madenciyi tokatlamaya cüret edenleri, “Her kürtaj bir Uludere’dir” diyerek katliamları aklayanları unutmayacaklarını ve affetmeyeceklerini dile getirdi. Ersoy, “Kaç-Ak Saray’ın uzunu”na “Seni ne saraylar, ne özel muhafız orduların, ne duşakabinoğulları kurtarabilir. Seni ne sandık, ne faşist yasalar, ne kurduğun polis ordusu koruyabilir” diye seslendi.
‘AKP’yi geriletmek için HDP’ye oy vermeye çağırıyoruz’
Halkevleri’nin 2015 seçimlerinde güncel görevini “AKP’yi sokakta da sandıkta da geriletmek” olarak belirlediklerini hatırlatan Ersoy, AKP’nin asıl yenileceği yerin sokak olduğunun bugüne dek gösterildiğini hatırlattı. Ersoy Ağrı’da yaşananları da hatırlatarak Halkevcilerin görevinin seçim süreci boyunca oluşabilecek her türlü AKP provokasyonuna karşı ayakta durmak ve sokakta olmak olduğunu sözlerine ekledi.
Halkevleri’nin sandık tutumunu belirlerken sadece AKP’ye anayasa çoğunluğunu kaybettirme üzerinden hareket etmediğini, Kürt halkının mecliste temsiliyetini savunmak için de bu tutumu aldıklarını ve bunun demokratlığın bir gereği olduğunu belirtti: “Elbette bizim tarafımız Kürt ezilenlerinin, emekçilerinin yanıdır. Tüm halkımızı da AKP’yi geriletmek için HDP’ye oy vermeye çağırıyoruz!”
‘1 Mayıs’ta da 8 Haziran’da da yürüyün üstüne üstüne!’
20 gün sonraki 1 Mayıs’ta ülkeyi kendi deyimleriyle “anonim şirket” gibi yönetenlere, gerici-faşist rejimi tek adama bağlayanlara karşı ‘anonim şirkete karşı demokratik cumhuriyet’ diyerek sokağa çıkacaklarını ifade eden Ersoy, Soma katliamının, 12 yılda öldürdükleri 15 bin işçinin hesabını sormak için de 13 Nisan’da Soma davasının görüleceği Akhisar’da olacaklarını vurguladı. Ersoy konuşmasında 8 Haziran günü de mücadelesini aynı kararlılık ve güçle sürdüreceklerini şu sözlerle dillendirdi:
Ülkeyi taşeron cumhuriyetine çevirenlere karşı güvenceli iş, insanca yaşam isteyenler,
Ağaçları, dereleri, kentleri için direnen, yaşamı savunanlar,
Özgecan’ın o gül yüzünü bayrak edip şiddete, eşitsizliğe ve ayrımcılığa karşı isyanı sokaklara taşıyan kadınlar,
Cihatçıları kentlerinden kovan Ahmet Atakan’ın yoldaşları,
AKP’nin ülkede ve bölgede savaş politikalarına karşı barış ve kardeşlik için yola koyulanlar,
Gericiliğe karşı laikliği savunanlar olarak,
Tek adam diktatörlüğüne karşı söz, yetki, karar, iktidar halka diyerek karşılarına dikiliyoruz!Ve 8 Haziran’da dostlar, seçimin sonucu her ne olursa olsun baskılara, halkı örgütsüzleştirerek, barajlarla, hilelerle seçim yapan iktidarın bu meclisi ‘kurucu irade’ ilan etmesine, anayasa yapmasına izin vermeyeceğimizi sokakta göstereceğiz.Sömürü, yağma ve talan politikalarını faşizmle, diktatörlükle sürdürmelerine izin vermeyeceğiz.Biz eşitlik istiyoruz. Biz özgürlük istiyoruz. Biz adalet istiyoruz ve biz barış istiyoruz!
Eğitimden sağlığa, ulaşımdan barınmaya bütün kamusal haklarımızın parasız sağlandığı sosyalist bir düzen istiyoruz!
Emeğimizi ve alınterimizi çalamadıkları, iş cinayetlerinde ölmediğimiz, inşaca yaşadığımız bir ülkeyi hak ediyoruz!
Zulmün saltanatını yıkacak, eşitliğin, özgürlüğün, kardeşliği ülkesini kuracağız.Halkevciler;
Nerede olursanız olun! İçerde, dışarda, derste, sırada yürüyün üstüne üstüne!
‘Dün Mahirlerdik, bugün Metin Lokumcular oluruz’
Ersoy’un ardından kürsüye farklı mücadele başlıklarının temsilcileri çıktı. Halkevleri Doğu Karadeniz Bölge Temsilcisi Taylan Kaya, doğanın ve kentlerin talanına karşı verdikleri mücadeleyi “Doğaya ve yaşama dönük kapitalist yağmayı istemiyoruz! Dün emperyalizme işbirlikçilikte, kapitalizme kölelikte ve faşistlikte ısrar ettiğiniz için Mahirler olduk, Denizler olduk, Cihan Alptekinler olduk ve dikildik karşınıza. Bugün derelerimizi, ormanlarımızı, mahallelerimizi yağma etmekte ısrar ederseniz, her vadide birer Metin Lokumcu olur karşınıza dikiliriz. Her kent meydanında Hopalı eşkıyalar olur üstünüze üstünüze yürürüz” sözleriyle aktardı.
Eşitlik, kardeşlik, adalet talepleri kürsüde
Liseli LGBTİ’leri temsilen Sevgi Gümüşlüoğlu henüz birkaç gün önce bir eşcinsel bir liselinin katledildiğini hatırlatarak konuşmasına başladı. Anne babalara çocuklarının tercihlerine saygı duyarak sahip çıkması çağrısı yapan Gümüşlüoğlu, cinsiyetçiliğe, homofobiye, transfobiye, nefrete karşı sokakta olmayı sürdüreceklerini dile getirdi.
Barış Anneleri adına kürsüye çıkan bir anne, Kürt halkının asimilasyoncu politikalara karşı bu topraklarda barış, eşitlik, özgürlük için verilen mücadelenin asli özneleri olduğunu, bugün aynı çözümsüzlük anlayışının Tayyip Erdoğan başta olmak üzere AKP iktidarı eliyle sürdürüldüğünü söyledi. Halkların barış talebinin her geçen gün daha da güçlendiğini kaydeden Barış Anneleri, 2015 genel seçimlerinde HDP’nin Meclis’e girmesinin AKP’ye ve çözümsüzlük anlayışına vurulacak en büyük darbe olduğunu ifade etti.
Toplumsal Bellek Platformu adına Alaz Erdost, siyasi cinayetlerin unutturulmaması ve aydınlatılması için verdikleri mücadele doğrultusunda üstüne üstüne yürüme çağrısının önemine dikkat çekerek mitingde yer aldıklarını belirtti.
‘Kadınların isyanı var olacak!’
Halkevleri Kadın Sekreteri Dilşat Aktaş ise kadın mücadelesini temsilen kürsüdeydi. “Bizler ‘kadın- erkek eşit değildir’ diyenler tarafından yönetilmek istemiyoruz. Savaş varsa, gericilik varsa, kadın düşmanlığı varsa kadın isyanı da olacak” diyen Aktaş konuşmasında kadınların şartlarını bir kez daha hatırlattı:
- Kadın düşmanları yargılansın.
- Kadın Bakanlığı kurulsun.
- Kadınlara güvenli iş, sosyal güvence sağlansın.
- Şiddet, taciz, tecavüz gibi suçlarda iyi hal, tahrik gibi indirimler kaldırılsın.
“Ekmeği de gülü de 1 Mayıs meydanlarına taşıyacağız” diyen Aktaş, eşitlik, özgürlük demekten asla vazgeçmeyeceklerini ifade etti ve konuşmasını “Yaşasın kadın dayanışması” sloganıyla sonlandırdı.
‘İşçi kanıyla yükseliyorlar, örgütlenerek yıkacağız’
Emek alanındaki mücadelelerin taleplerini kürsüye Enerji-Sen Genel Başkanı Ali Duman taşıdı. “Yeni Türkiye sermayesi”nin Soma, Torunlar, Ermenek’te örnekleri görüldüğü üzere işçi kanından beslendiğini, işçilerin ömürleri üzerinden ömrünü uzattığını söyleyen Duman, dayattıkları güvencesizleştirme ve taşeronlaştırma politikalarına karşı örgütlenmeye devam edeceklerini ilan etti.
Kıdem tazminatının kaldırılmak istenmesine karşı mücadelelerini de sürdürdüklerini ifade eden Duman, mahallelerde verilen eğitim hakkı mücadelesinin güvencesiz öğretmenlerin mücadelesinden, sağlıkta piyasalaştırmaya karşı verilen mücadelenin sağlık emekçilerinin mücadelesinden, enerji hakkı mücadelesinin enerji işçilerinin direngen mücadelesinden ayrı düşünülemeyeceğinin altını çizdi.
‘Gençlik var oldukça diktatörlük inşa edilemeyecek’
Mitingde son konuşmayı Öğrenci Kolektifleri Basın Sözcüsü Gönenç Hacaloğlu yaptı. Üniversitelerine AKP’lileri sokmadıklarını ve sokmayacaklarını, gericiliğe karşı bilimi savunmaya devam edeceklerini ifade eden Hacaloğlu, konuşmasının sonunda “AKP’ye, gericiliğe, kadın düşmanlığına, yandaş rektörlere ve diktatöre hodri meydan diyoruz. Gençlik var olduğu sürece bu ülkede diktatörlük inşa edilemeyecek” dedi. Gönenç 6 Mayıs’ta ODTÜ’de yapılacak ‘Gençlik devrime yürüyor’ buluşmasına da çağrı yaptı.
Konuşmaların sonlanmasının ardından Sakarya Bar Emekçileri sahne aldı. Miting, halaylar ve sloganlar eşliğinde son buldu.
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.