Beleşe Deniz eylemcileri, 19 Ağustos Pazar günü Gemikonağı’nda bulunan “Mardinli” isimli işletmenin anayasaya aykırı şekilde girişi ücrete tabii tuttuğu plaja girmek isterken, işletme sahipleri tarafından uğradıkları saldırıya dair açıklama yaptı.
Açıklamada, yaşanan saldırı olayına ayrıntılı bir şekilde değinen eylemciler “Kimse “borçlu olmayı”, saldırganlığın, şiddetin, vatandaşa küfretmenin, anayasayı delmenin ve insanları tehdit etmenin bir bahanesi olarak kullanamaz.” dedi. Yapılan eylemin ne işletmecinin Mardinli olmasıyla ne de küçük işletme olmasıyla alakalı olmadığını belirten eylemciler, eylem yerinin seçilirken hak gasbının göz önünde bulunulduğunu belirterek “hukukçu” başbakana çağrıda bulunarak “Daha ne bekliyorsunuz?” diye sordu.
Yapılan açıklamanın tam metni şöyle:
“DÜN MARDİNLİ İŞLETMESİNDE YAŞANANLAR ÜZERİNE LÜZUM GÖRDÜĞÜMÜZ AÇIKLAMALAR:
1 – CANLI YAYIN KAYDI DURDUKTAN SONRA NELER YAŞANDI?
Canlı yayın kaydında yaşanan olaylar yeterince acı verici olmakla birlikte, asıl saldırı canlı yayın kaydı sona erdikten sonra yaşamıştır. Kayıt, biz Beleşe Denizcilerin tesis sınırlarının dışına çıkması üzerine son buluyor. Kaydın sonuna doğru da görüleceği üzere, bizler tesisin dışına çıkmamıza rağmen, işletme sahibinin de içinde olduğu bir grup peşimizden yürüyerek tesisin dışına geliyor ve işletme sahibi bize “hiçbir yere gidemezsiniz, polis buraya gelecek, ben sizden şikayetçiyim” diyor ve gidemememiz için de arabalarımızın etrafını sarıyorlar. Bizler bu esnada polisi yeniden arıyor ve durumu anlatıyoruz. Tam bu esnada, sonradan işletme sahibinin oğlu olduğunu öğrendiğimiz bir kişi, arabasıyla son sürat yanımıza doğru gelip bir hışımla arabasında atlamış ve bizlerin üzerine saldırmıştır. Bu kişiyi geri savuşturmamız üzerine, gidip arabasının bagajını açıp ordan bir adet bıçkı çıkarmış, ve arkadaşlarımızdan birinin üzerine bıçkıyla saldırmıştır. Hem bizlerin hem de birkaç aklı başında işletme çalışanının araya girmesiyle bu saldırı çok vahim boyutlara ulaşmadan durdurulmuş, ancak üzerine bıçkıyla saldırılan arkadaşımızın ağzı yüzü kan içinde kalmıştır. Bu saldırıdan 15-20 saniye kadar sonra polis arabası karşıdan görünmüş, polisin geldiğini fark eden işletme sahibinin oğlu, bıçkıyı tekrar arabasının bagajına atmıştır. Delici-kesici bir aletle bir grup insanın üzerine saldırmak açıkça katle teşebbüstür. Polisin gelmesiyle birlikte arkadaşlarımızdan biri polislerin yanına gidip “üzerimize bıçkıyla saldırdı, bıçkıyı da siz görmeyin diye arabasının bagajına geri koydu, lütfen bagajı açıp bakın” demeye çalışırken, işletme sahibi ve yanındaki birkaç kişi polisin gözleri önünde bu arkadaşımızın üzerine çullandılar. Polisin ve bizlerin araya girmesiyle arkadaşımızı ellerinden almamıza rağmen, çok kısa bir süre sonra bu sefer de işletme sahibinin eşi, kadın arkadaşlarımızdan birinin boğazını sarılmış ve polisin gözleri önünde arkadaşımızın boğazını sıkmaya başlamıştır. Bu meseleden kısa bir süre sonra, polislerin ve aklı başında birkaç işletme çalışanının yardımıyla arabalarımıza binip derhâl Lefke Polis Karakolu’na ifade vermeye gittik. Üzerine bıçkıyla saldırılan ve boğazı sıkılan iki arkadaşımız polis eşliğinde Cengiz Topel Hastanesi’ne giderek darp raporu aldılar. Biz polise ifade vermek için karakolun önünde beklerken, işletme sahibi ve yanındaki bir grup da şikayetçi olmak için karakola gelmiştir. Bu esnada, o gruptan 2 kişi, gözlerimizin içine baka baka arabalarımızın plakalarının fotoğrafını çekmişlerdir. Biz derhâl bu durumu polise bildirdik. Karakolda ifade verme işlemimiz son bulduktan sonra, yaşadığımız bölge olan Omorfo’ya dönmek üzere polis arabası eşliğinde karakoldan ayrıldık. Bize polis arabası eşlik etmesine rağmen, dönüş yolunda, saldırgan grupta bulunan bir kişi arabasıyla bizi takip etmeye başlamış, göçmen evlerine gelmeden hemen önceki kavşakta arabasını kadın arkadaşımızın arabasının önüne kırmış ve ona “leş” diyerek küfretmiştir. Tüm bunlar, polisin gözleri önünde yaşanmıştır. Bunun üzerine Güzelyurt Karakolu’na gidip ifade verip, bu olayı da tutanaklara geçirdik.
2 – “BU İŞLETMENİN BORÇ İÇİNDE YÜZDÜĞÜNÜ BİLMİYOR MUYDUNUZ? DEMEK Kİ BUNU PROVOKATİF BİR EYLEM OLARAK YAPTINIZ” DİYENLERE CEVABIMIZDIR:
Mardinli işletmesiyle ilgili olarak benzer türden şikayetleri zaten yaklaşık 2 yıldır alıyorduk. Sadece son 2 ay içinde bile denize ücretsiz girme hakkından faydalanmak isteyen çocuklu bir aileye sopayla saldırılmış, İngiliz turistler işletmeden kovalanmış ve son olarak da bir kadın, işletme sahipleri tarafından hakarete ve aşağılamaya maruz kalmıştır. Kısacası, Beleşe Denizciler olarak Mardinli işletmesine gidilmesindeki tek amaç, vatandaşın yaşadığı mağduriyetleri gidermek, kimsenin vatandaşlarımızın beleşe deniz hakkını gasp edemeyeceğini ortaya koymaktır. Ayrıca, toplumumuzda borç sıkıntısı çeken pek çok insan vardır. Beleşe Denizciler olarak bizim de aramızda borç sıkıntısı çeken, geçim derdi çeken, çocuğunun geleceğiyle ilgili kaygıları olan, çok kötü koşullarda ve güvencesiz çalışan arkadaşlarımız vardır. Kimse “borçlu olmayı”, saldırganlığın, şiddetin, vatandaşa küfretmenin, anayasayı delmenin ve insanları tehdit etmenin bir bahanesi olarak kullanamaz. “Bu kişinin borcu vardı, yaptıklarını hoşgörün, her şeyi borcun getirdiği öfkeyle yaptı” diyenler, yarın öbür gün borcu olan ya da geçim sıkıntısı çeken herkesin kendi başına aynı tavırları göstermesi ve toplumun bir suç ve şiddet sarmalı içine çekilmesi karşısında vicdanlarına nasıl hesap vereceklerdir?
3 – İŞLETME SAHİBİNİN MARDİN KÖKENLİ OLMASINDAN YOLA ÇIKARAK OLUMSUZ YORUM YAPANLARA CEVABIMIZDIR:
İşletme sahibinin Mardin kökenli olması üzerinden yapılan her türden olumsuz yorumu ve hakareti kesinlikle reddediyoruz. Bizim için konu bir hak mücadelesidir, kişilerin nerden geldiği ya da kökenlerinin ne olduğu değil. Anayasal hakkımıza saygı duymayan ve bu hakkı gasp eden hem Kıbrıs kökenli hem de Türkiye kökenli işletmeciler vardır. Aynı biçimde, anayasanın ilgili maddesini gereğince yerine getiren, sadece denizleri ve sahilleri kullanmak isteyen vatandaştan ücret talep etmeyen hem Kıbrıs kökenli hem de Türkiye kökenli işletmeciler de vardır. Bu sebeple, bu meseleye Kıbrıslı-Türkiyeli ayrımı üzerinden bir yaklaşımı asla kabul etmiyoruz. Bu ayrım üzerinden yapılan yorumlar bizim mücadelemize zarar vermektedir. Bizim mücadelemiz köken, kimlik ya da kimin nerden geldiği/nereli olduğu değil, sermayenin denizlerimizi ve sahillerimizi gasp etmesine karşı vatandaşlar olarak meşru ve anayasal hakkımıza sahip çıkma mücadelesidir.
4 – BULA BULA KÜÇÜK İŞLETMELERİ Mİ BULDUNUZ? BÜYÜK OTELLERE VE İŞLETMELERE GİTMEYE GÜCÜNÜZ YETMİYOR MU?
Aşağıda, Beleşe Denizciler olarak bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz tüm “beleşe deniz eylemleri”nin bir listesini görebilirsiniz:
Ağustos 2009, 5 Mil (Escape)
12 Temmuz 2009: Acapulco
29 Ağustos 2010: Merit
Ağustos 2010, Acapulco
26 Haziran 2011: Acapulco
Temmuz 2011, Acapulco
27 Ağustos 2012: Lara Beach
2 Haziran 2013: Denizkızı
Ağustos 2014, Girne Merit Otel
14 Haziran 2015: Denizkızı
28 Haziran 2015: Cratos
6 Temmuz 2015: Cratos
11 Temmuz 2015: Acapulco
31 Temmuz 2015: Escape
29 Haziran 2016: Acapulco
3 Temmuz 2016: Acapulco
23 Temmuz 2017: Elexus
8 Temmuz 2018: Escape
19 Ağustos 2018: Mardinli
5 – “NEDEN İŞLETMEYE GİRDİĞİNİZDE KAMERA AÇIP CANLI YAYIN BAŞLATIYORSUNUZ? BÖYLE YAPARAK ŞOV YAPMIŞ OLMUYOR MUSUNUZ?” DİYENLERE CEVABIMIZDIR:
Bu hak mücadelesini ilk başlattığımız yıllarda, örneğin Girne’deki otellerde denize girme hakkımızı kullanmaya çalıştığımızda, oradaki işletmelerden bazıları yolumuzu kesiyor, küfrediyor ve hatta bizlere fiziksel müdahalelerde bulunuyordu. Biz de artık önlem olarak, bir işletmeye girdiğimiz andan itibaren canlı yayın yapıyoruz ki, eğer bize bir saldırı girişimi veya engelleme girişimi olursa bütün Kıbrıs bunu görebilsin. Biz eğer dün o canlı yayını yapmasaydık, bu yaşananların hiçbiri bugün konuşulamayacaktı. Dahası, Mardinli işletmesinde son 2 ay içinde vatandaşa karşı işlenmiş şiddet, saldırı, hakaret ve anayasal hak gaspı vakaları kayıt altına alınmadığı için, ne yazık ki çoğu kişi bu yaşananlardan haberdar bile olamamıştır. Eğer oradaki işletme bize doğru düzgün davransaydı, küfretmek, üzerimize sandalye atmak ve bıçkıyla saldırmak yerine “buyrun gelin arkadaşlar, madem işletmenin hiçbir hizmetinden faydalanmayacaksınız ve sadece denize gireceksiniz, tabii ki bir ücret ödemenize gerek yoktur, denizler herkesindir, kimsenin malı değildir” deseydi, zaten canlı yayında bunları duymuş olacaktı herkes, ve bu işletme herkesin takdirini kazanacaktı.
6- LEFKE SAHİLİNDE GİRECEK DENİZ Mİ KALMADI DA ÖZELLİKLE ORAYA GİTTİNİZ?
Biz bu mücadeleye bundan 10 sene önce Girne’de başlattığımızda, Girne sahilleri henüz tamamen peşkeş çekilmiş ve denizleri işletmeler tarafından gasp edilmiş durumda değildi. Bundan 10 sene önce bir grup insan, biz Girne’deki işletmelerde aynı mücadeleyi verirken, bize “Girne’de denize girecek başka yer mi kalmadı” mı diyorlardı. Girne’nin bu geçen 10 yılda geldiği nokta ortada. Girne’de gerçekten de denize ücretsiz girecek yer neredeyse hiç kalmadı ve işletmeler, zaten bu pahalılıkta büyük sıkıntılar yaşayan vatandaşlarımızdan, sırf denize girip aileleriyle arkadaşlarıyla serinlemek istediler diye para istiyor! Dahası, mesele “başka yer varsa orda denize girin” meselesi değildir; mesele, anayasal hakkımızın gasbedilmesi, işletmelerin sanki denizlerin sahibiymiş gibi davranıp sadece denize girişlerden ücret istemesi sorunudur. Kıbrıs’ın kuzeyinde tek bir adet bu türden işletme olsaydı dahi, biz yine o işletmeye gidip hakkımızı arayacak, anayasayı uygulamasını isteyecektik. Anayasayı delen bir işletmeye “sen neden anayasayı deliyor, denizler kendi malınmış gibi davranıyorsun” demek yerine, hakkını kullanan vatandaşa “sen de başka yere gidip denize girseydin” diyenler, adaletsizliğin sürmesine destek olmaktadırlar. Ayrıca yukarda da belirtildiği gibi, Mardinli işletmesine gidilmesinin sebebi, yaklaşık iki yıldır ve özellikle son üç ayda bu işletmenin vatandaşlara yönelik saldırı, tehdit ve anayasal hak gaspı şikayetlerinin bizlere ulaşmasıdır.
Son olarak, başbakana çağrımızdır. Ülkeyi yönetmekte olan başbakan, aynı zamanda bir hukukçudur. Kendisi, yaşanan bu anayasal hak gaspına ilişkin hiçbir söz söylemeyerek, hiçbir önlem almayarak ve bu hak gaspını yapan işletmelere karşı hiçbir yaptırımda bulunmayarak vatandaşı ve işletmeleri karşı karşıya getirmekte, vatandaşın can güvenliği tehdit altına girmektedir! Başbakana çağrımızdır, bir hukukçu ve bir başbakan olarak, daha ne bekliyorsunuz? Anayasa her gün gaspedilirken önce bir insan sonra da bir hukukçu olarak vicdanınız hiç mi sızlamıyor? Başbakan olmanızın size verdiği yetkiyi neden kullanmıyorsunuz? Bizler sıradan vatandaş olarak küfürlere, saldırılara maruz kalmamıza rağmen yasal hakkımıza sahip çıkarken, siz ülkeyi yöneten bir başbakan, hem de hukukçu bir başbakan olarak yasal hakkımıza sahip çıkmıyorsunuz. Bu yaşananlarda en büyük sorumlu sizsiniz!”