BELEŞÇİLER, HANZOLAR VE HANZOLAR-Mustafa Keleşzade

Malumunuz 1 haftadır sosyal medyanın gündemi Girne’de beleşe denize girme hakkının kullanılması.

Adamız gibi sıcaklığın yaz aylarında 45 dereceyi bulduğu bir yerde, denize girebilmek elbette önem arz ediyor. Hal böyle olunca da konu üzerine fikir beyan eden de çok oldu.

Anayasa denizler halkındır diyor ve para talep edilmesini yasaklıyor. Sanırım bu durum net.

Lakin dikkatimi çeken bir kesim var ki, o kesim bu hakkın kullanılmasına tepki koyuyor. Diyor ki eğer herkes her denize girerse, hanzolar gelecek karımıza, kızımıza bakacak, sıkıntı çıkacak. Bu yorumu yapanların kadını koyduğu yer ayrı bir yazıya konu olabilir, ama ben bu hanzo yakıştırmasına değinmek istiyorum.

Farklı yerlerde yapılan yorumlardan net bir şekilde anlaşılıyor ki hanzo diye tabir edilen adamıza göçmen olarak gelen, kültürel bir kaynaşma yaşamamış ve denize girmek için para ödeyemeyecek fakir kesim.

Enteresandır ki bu düşünceyi paylaşan sağcı da, “solcu” da var ada yarımızda.

Sağcı kesimin böyle bir düşünceyi taşıması kabul edilebilir olmasa da doğal. Dünyanın her yerinde göçmen düşmanlığını sağ yapar. Tabi ada yaramızda bu durumun paradoksal olmadığı da söylenemez. Düşünün ki “anavatanımsın” dedikleri ülkenin halklarına fica (deniz pisliği) diyen, hanzoluk yakıştıran bir sağ.

Elbette bu paradoks hali sağın kendi sorunu. Tartışmaya bu pozisyondan bakan “solcular” noktası ise esas garip olanı. Dünya genelinde göçmen düşmanlığını sağ yaparsa, sol da karşı çıkar.

Bunu salt insani olarak da yapmaz sol; emek, sermaye çelişkisinde kendisi taraf olduğu, göçmenler de emekçi sınıfının bir parçası olduğunu bildiğinden yapar. Bakış açısı ulusal sınırlarla sınırlanmadığından yapar. Emekçinin fakirliğinin, emekçinin değil sistemin sorunu olduğunu bildiğinden yapar.

Hal böyleyken her solcunun hanzo diyenlere cevap verir pozisyonda olması gerekirdi. Fakat onun yerine bu yakıştırmayı en önde taşıdı bir kesim “solcu”.

İşte tam bu noktada iki şeyden koptu bu kesim.

Önce soldan koptu. Sol meselelere sınıfsal bakar, halkın olanın özelleştirilmesine de, emekçi ve göçmen kesimin ötekileştirilmesine de karşı çıkar. Anayasal hakkın eylem ile kullanılmak zorunda olunmasını protesto eder. Plajlara girişten para alınmasını engellemeyen polisin ve devletin ne iş yaptığın sorgulatır. Lakin bu solculuğu “elitizm” sanan kesim tüm bahsettiklerime kör, ancak hanzolar görüyor.

İkincisi ise bu kesim insanlıktan koptu. Senden farklı olan bir kesimi görmek dahi istememek, onun sana zarar vereceğini düşünmek, ondan nefretle bahsetmek, hele de bu ayrımı parasız, paralı olana göre yapmak ancak insanlıktan kopuşla açıklanabilir.

Kusura bakma arkadaş, hal böyleyken kültürü benden farklı olduğu veya fakir olduğu, hele hele sen onu potansiyel sapık gördüğün için kimse Hanzo olmaz, ama siz insanlıktan dahi çıkanlar, işte sizlere hanzo demek sanırım garip kaçmaz.

Mustafa Keleşzade
Bağımsızlık Yolu