BAZI ŞEYLER SINIR TANIMIYOR – Ali Şahin

burgos  2Geçen gün BirGün gazetesinde okuduğum bir haber bana geçtiğimiz yıl Türkiye’de yaşananları anımsattı.

İspanya’nın 180 bin nüfuslu küçük bir kenti olan Burgos’ta yeni bir isyan dalgası yaşanıyor.

Eylemciler sokaklara barikatlar kuruyor, polis plastik mermi kullanıyor, tutuklamalar falan filan derken ortalık baya bir karışmış anlayacağınız.

Mevzu ne mi?

Olay bir park yeri meselesi!

Ama iki kişinin park yeri kavgası olanından değil.

Kentin sağcı belediye başkanı yenileme bahanesiyle kentte az sayıda kalan ve halkın yoğun bir şekilde kullandığı ücretsiz bir park yerini yıkıp yerine özel oto park yapmaya karar verdi.

Yapılacak özel oto parkın arkasındaki isim de, daha önce yolsuzluk suçunda hapse giren fakat kısa sürede serbest bırakılan(ki bu tanıdık bir hikaye) ve özellikle inşaat ve emlak sektörün hızla büyüyen bir iş adamı.

Yani tam bir rant işi dönüyor Burgos’ta.

İşte mesele park yeri olmaktan çıkıyor böylece.

Halkın patlama sebebi genel olarak böyle.

Ancak tüm bu eylemlerin yaşandığı kentin geleneksel yapısı yaşanan olayları bir o kadar daha ilginç hale getiriyor.

Burgos muhafazakar sağcı bir kent.

İspanya İç Savaşı döneminde faşist Franco`nun ana üssüymüş ve şu andaki sağcı hükümetin de kalelerinden biri olarak tanımlanıyor.

Protestoların büyümesi ve polisin eylemcilere şiddet kullanmasıyla beraber bir çok eylemci tutuklanmış.

Polis her ülkede asli görevini yerine getiriyor.

Bu yağmanın en büyük savunucusu olan belediye başkanı; öfkeli kitle için şehir dışından gelen “turist eylemciler”  sıfatını kullanıyor fakat ne ilginçtir ki tutuklanan bütün eylemciler Burgos’lu çıkıyor!

Şu an için çapı o kadar büyük olmasa da Türkiye’deki Gezi Parkı direnişine benzer bir süreç yaşanıyor İspanya’nın bu küçük şehrinde.

İspanya’yı geçtiğimiz yıllarda “Öfkeliler Hareketi” gibi yeni toplumsal hareketlerle saran isyan dalgası Burgos’ta oluşan süreçle devam ediyor.

Neo-liberal mantığın ürünü olan kentsel yağma ve yine neo-liberalizmin sonucu olan yoksullaşma muhafazakar kesimleri pratik olarak devrimcileştiriyor.

Üstelik tüm bunlar geri bıraktırılmış 3. Dünya ülkelerinin birinde değil kusursuz bir dünya olarak sunulan Avrupa Birliği’nin yıllardır üyesi olan ülkelerinde yaşanıyor.

Hemen yani başımızda, adamızın güneyinde yaşananlar bu örneklerden sadece biri.

Ve görüyoruz ki, Tayyip ve AKP gibiler sadece Türkiye’de değil hemen hemen her ülkede var.

Hatta en “kusursuz” sayılanlarında bile!

Ancak Tayyipler ne kadar çok olursa olsun çapulcular da dünyanın her yerinde.

Bu yüzden bazı şeyler ülke, sınır falan tanımıyor.

Çünkü hayattaki her şeyi ama gerçekten her şeyi para ilişkilerinin içine hapsetmeye çalışan iktidarların egemen olduğu bir dönemden geçiyoruz.

Onlara göre ağaçların, denizlerin, dağların, hayvanların, kentlerin hatta insanların bile bir önemi yok.

Ne de olsa yeterince insan var diye bakıyorlar.

Ancak yok sayılan insanlar dünyayı yönetenlerden çok daha kalabalık ve hayati bu yok sayılanlar var ediyor.

Pankart da yazdıkları gibi; “Sokaklar bizim!”

burgos 1

Ali Şahin

Baraka Aktivisti

Be the first to comment

Leave a Reply