BASIN-SEN fotoğraf çeken basın emekçisi Hasan Çağda’ya dava okunmasına ilişkin bir basın açıklaması yaptı.
Sendika Başkanı Ali Kişmir’in kaleme aldığı açıklamada, kamuya açık alanda fotoğraf çekmek suç teşkil ediyorsa, hükümetin büyük bir hevesle sokaklarımıza takacağı MOBESE kameraları da aynı suçu işlemiş olmayacak mı diye soruldu.
Açıklama şöyle:
Özgürlüklerimizin her geçen gün kısıtlandığı ülkemizde, kitap okuma ve müzik dinlemenin yasaklandığı, hatta bunları yapanlara “terörist” damgası vurarak dava okunmasına kadar ilerleyen süreç, bir basın emekçisinin Kıbrıs ve Kıbrıs kültürü ile bağdaşmayan, toplumca alışık olmadığımız bir görüntüyü fotoğrafladığı nedeniyle polis tarafından tutuklanmasına kadar varmıştır. Geçtiğimiz Cumartesi günü 4 saat boyunca poliste tutuklu kalan basın emekçisi Hasan Çağda’nın hiçbir mahkeme kararı olmamasına rağmen hem kimliğine hem de telefonuna polis tarafından el konulmuştur.
Bugün sözde “Özel hayatın gizliliğini ihlal etmekten” ve “İtale-i lisan”dan dolayı 6 yıla kadar hapis cezası bulunan bu suçlardan sabah mahkemede yargılanması beklenen Çağda teminat duruşmasına dahi çıkarılmamış, kimliği ise polis tarafından kendisine öğlen 12.30 civarında geri verilmiştir. Çağda’nın telefonu ise hala polis tarafından gasp edilmiş ve kendisine verilmemiş durumdadır. Ne ilginçtir ki, Hasan Çağda’nın fotoğraflarını çektiği kişiler de aynı şekilde Hasan Çağda’nın fotoğraflarını çekmiş ve Çağda tarafından polise şikâyet edilmiş olmalarına rağmen, kimliği belli olan bir erkek ve kimliği fotoğraflardan anlaşılması mümkün olmayan iki kişinin kimliklerine ve fotoğraf çektikleri telefonlarına polis tarafından el konulmamıştır.
Değerli toplumumuz, geldiğimiz aşama bizleri sindirme ve baskı altına alıp susturma pozisyonudur. Tıpkı Türkiye’de olduğu gibi gazeteci, yazar, aydın, sanatçı ve benzer kesimlerin sırf muhalif oldukları için susturulmaları adına yaratılan korku imparatorluğunun aynısı şu anda Kıbrıs’ın kuzeyinde de yaratılmaya çalışılıyor. Biz bu zihniyete karşı sonuna kadar mücadele vereceğiz ve özgür basın ile özgür Kıbrıs’ı bitirme operasyonuna tüm gücümüzle karşı duracağız. Eğer kamuya açık alanda fotoğraf çekmek suç ise, o zaman hükümetin büyük bir hevesle sokaklarımıza takacağı MOBESE kameraları da aynı suçu işlemeyecek mi? Toplumumuzun özel hayatının gizliliğine müdahale etmiş olmayacak mı? Bu ve buna benzer birçok çelişkinin olduğu ortamda bir basın emekçisinin bu şekilde yargılanması, tıpkı Afrika Gazetesi’ne yapılmak istenen susturma operasyonu gibi tüm basın camiasına yönelik olduğunun bir kanıtıdır.
Yaşanan bu akıl almaz olaydan ve diğer tüm özgürlükleri kısıtlayıcı adımlardan dolayı oldukça öfkeliyiz. Kendi ülkemizde özgürlüklerimizi kısıtlayıcı hiçbir adımı kabul etmeyeceğimizi ve bunu yapan kesimlere karşı en sert şekilde karşılık vereceğimizi kamuoyu ile paylaşırız.