Son dönem yaşanan gelişmeler Kıbrıs’ta barış için umutları arttırıyor. Yanlış bir anlaşılma olmasın, Eroğlu ile Anastasiadis arasında devam eden görüşmelerden bahsetmiyorum. ABD’nin çözüm için bastırması, ya da AB’nin çözüm için elinden geleni yapacağını açıklaması da değil tespitimin kaynağı…
Sonuçta herkes kendi sorunlarını çözer. Emperyalizm ve işbirlikçileri de kendi sorunlarını çözmek için uğraşıyor.
Ukranya’da kurulan AB yanlısı faşist yönetim de, Kırım’da kurulan Rus yanlısı kukla yönetim de o bölgede emperyalizmin kendi sorunlarını çözmek için attığı adımlar. Sonunda bir savaş da yaşanabilir, bölünme de, anlaşma da. Onların belirleyicisi çıkarlarıdır…
Kıbrıs’ta da doğalgazı ve petrolü, çekilen boru hatlarıyla emperyalizm kendi çıkarları peşinde, kendi çözümünü arıyor.
Ama her şeye rağmen barış umutları da artıyor.
Emperyalizm kendi sorunları ile yüzleştiği gibi, halklar da emperyalizme karşı kendi sorunları ile yüzleşir.
Adamızda halkların barış önündeki en büyük engeli kağıt üzerine atılacak iki imza değil şüphesiz. Yılların yarattığı coğrafik bölünmüşlük, kendisini tarihsel bir bölünmüşlükle de belli ediyor.
Farklı tarihsel çizgiler üzerinden ilerleyip, farklı dayatmlarla yüzleşiyor ve onlara göre şekilleniyoruz. Bu durum ada halklarını birbirinin sorunlarına karşı yabancılaşması ve barıştan uzaklaşması sonucunu yaratıyor.
Son dönemde ise bu durum değişmekte. Bu değişimin kaynağı ise yine emperyalizm.
Emperyalizm, Kıbrıs Sorunu’nun çözümüne en büyük katkısını görüşmelere liderlik etmesi ile değil, adanın iki tarafına da dayattığı neoliberal dönüşüm politikaları ile sağlıyor.
Kıbrıslı Türkler Ankara’dan, Kıbrıslı Elenler ise Bürüksel’den gelen dayatma paketlerle yüzleşiyor. Bu dayatmalara karşı reaksiyon ise “elini yakamızdan çek” sloganı ile vücut buluyor.
Emperyalizmin dayatmaları ile giderek farklılaşan halklar, emperyalizme karşı direniş ile ise ortaklaşıyor.
Adanın kuzeyi de, güneyi de KİT’lerini korumak ve geleceğine sahip çıkmak için mücadeleler yürütüyor.
Bu mücadeleler ise birbirimizi anlamamız ve birbirimizin direnişlerinden heyanlanmamız sonucunu ortaya çıkarıyor.
Kıbrıslı Türk örgütler Kıbrıslı Elen örgütlerin mücadelesi ile, Kıbrıslı Elen örgütler ise Kıbrıslı Türk örgütlerin mücadelesi ile dayanışmasını belirtiyor.
Neoliberalizme karşı direnişlerimiz, bizleri birbirimize yakınlaştırıyor.
Görüşmeler değil ama mücadelelerimiz ve karşılıklı dayanışmamız barış için umutları arttırıyor.
Musafa Keleşzade
Baraka Aktivisti
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.