Baraka Kültür Merkezi yayınladığı basın açıklaması ile Dışişleri Bakanlığı’nı eleştirerek, BM çatısı altında dahi olsa, Suriye’ye müdahalenin meşrulaştırılamayacağı belirtildi.
Celal Özkızan imalı açıklamada şunlara yer verildi:” İşlerine geldiğinde katillerle tatile çıkan, işlerine gelmediğinde de “Esad halkına zulmediyor, dış müdahale kaçınılmaz” diyen emperyalistlerin ve onların taşeronlarının girişimlerine tamamen karşı çıkmak yerine “BM çatısı altında müdahale edilmeli” diyenler, savaşı meşrulaştırmaktadırlar. Hem “BM çatısı”, Filistin halkına İsrail devletinin on yıllardır yaşattığı zulme karşı böylesine sessizken, hangi yüzle Suriye’ye savaş açmak için “meşru bir araç” olacak ?”
Açıklamanın tam metni şöyle:
HER HIYARIM VAR DİYENE TUZ ALIP KOŞMA kktc DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI
Düşüncesizce iş yapmak, rüzgar nereden eserse onun yönünde ilerlemek ve birilerinin peşine takılıp giderken düşünmemek anlamlarında kullanılır “her hıyarım var diyene tuz alıp koşmak” deyimi. kktc Dışişleri Bakanlığı da, elinde hıyarlarla toplanıp Suriye’ye dalmaya hazırlanan emperyalist devletlere tuz ikram etmek için yerini hemen almış bile. kktc Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, öncelikle Suriye’ye dış müdahaleyi ve Suriye’ye savaş açmak için Kıbrıs’taki İngiltere üslerinin kullanılmasını kabul edemeyeceğini söylüyor. Dışişleri Bakanlığı sözlerini burda noktalasa, onurlu bir duruş sergilemiş olacak ancak sonrasında da şunu ekliyor : “Suriye’ye dış müdahalenin elzem olması halinde bu müdahalenin uluslararası kurallar çerçevesinde Birleşmiş Milletler şemsiyesi altında yapılmasının en doğru yaklaşım olacağı değerlendirilmektedir.”
Süslü püslü laflarımızda ağzımızdan hep çıkar barışa dair sözcükler. Sosyal medya paylaşımlarımızda, ya da görkemli parti programlarımızda barış en tepede durur. Ancak somut bir gerçeklikle karşılaştığımızda ve karar alma aşamasına geldiğimizde, “müdahale kaçınılmaz olursa, savaş kaçınılmaz olursa, bari BM adı altında Suriye’ye saldırsınlar” der anlı şanlı solcu bakanımız. Savaşın da gerekçesi ortada zaten : “Esad eli kanlı bir katil ve halkına zulmeden bir dikatatör”. Evet, eli kanlı bir katildir Esad, ve halkına zulmeden bir diktatördür; ama Suriye iç savaşı başladığından beri değil, hep böyleydi zaten Esad. Bizdeki solcuların “demokrasi lideri” olarak kutsadığı Tayyip Erdoğan, Esad’a “kardeşim” diye hitap ettiğinde ve bundan sadece 5 sene önce Esad ve Erdoğan aileleri birlikte Bodrum’da tatil yaparken de Esad halkına zulmeden ve ülkeyi baskıyla yöneten bir diktatördü. O zaman aklı nerdeydi savaş çığırtkanlarının ? Öte yandan bugün Yemen’de ve Bahreyn’de yönetimler kendi halkını katlederken, bu ülkelere dış müdahalenin gündeme gelmemesinin sebebi bu ülke yönetimlerinin emperyalist devletlerin yönetimlerinin müttefiki olmaları olabilir mi acaba ?
İşlerine geldiğinde katillerle tatile çıkan, işlerine gelmediğinde de “Esad halkına zulmediyor, dış müdahale kaçınılmaz” diyen emperyalistlerin ve onların taşeronlarının girişimlerine tamamen karşı çıkmak yerine “BM çatısı altında müdahale edilmeli” diyenler, savaşı meşrulaştırmaktadırlar. Hem “BM çatısı”, Filistin halkına İsrail devletinin on yıllardır yaşattığı zulme karşı böylesine sessizken, hangi yüzle Suriye’ye savaş açmak için “meşru bir araç” olacak ?
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.