Baraka Kültür Merkezi, ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak ilan etmesi ve elçiliğini oraya taşımasının ardından yaşanan olaylar hakkında basın açıklaması yaptı. Açıklamada yıllardır baskı altında tutulan Filistin halkına İsrail’in saldırıları karşısında sergilenen tepkiszilik ve sözde tepkşlere dikkat çekildi. Tek gerçeğin direniş olduğunu belirten açıklama, “Emperyalizmin emelleri doğrultusunda 40 yılı aşkın süredir bölünmüş bir adaya mahkûm edilen bizler direnişi selamlıyor, yaşanan vahşeti kınıyoruz. Ve şunu biliyoruz ki; kazananlar ancak direnenler ve mücadele edenlerdir.” sözleri ile son buldu.
Açıklamanın tam metni şöyle:
“İsrailli barış aktivisti Uri Avnery’nin dediği gibi, “ABD İsrail’i Ortadoğu’ya hâkim olmak için kullanırken İsrail de Filistin’e hâkim olmak için ABD’yi kullanmaktadır.” Son dönemde Ortadoğu’da yaşananların özeti gibidir bu sözler… Emperyalizmin baş aktörü ABD’nin işbirliğinde, Kudüs’ün İsrail’in başkenti ilan edilmesiyle başlayan süreci öfkeyle takip ediyoruz. Kendi topraklarında, söz, yetki ve eylem hakkı elinden alınan, yıllardır savaş ile kan ile baskı ve orantısız şiddet ile susturulmak istenen Filistin halkına yönelik müdahaleler bitmek bilmiyor. Bölgede tırmanan gerilime, ABD elçiliğinin Kudüs’e taşınması da eklenince hedeflenen kaos ortamına ulaşıldı.
Dünyanın en büyük nükleer silahlı güçlerinden olan İsrail, işgal altındaki silahsız bir halka karşı, güya kendi varlığını savunuyor! Şiddet her geçen gün artarak devam ediyor. Bugün itibariyle 50 kişiyi aşkın ölü, 1500’ün üzerinde yaralının olduğu haberleri geliyor. Tüm bu yaşananlara karşın, civar ülkeler dâhil genel anlamda sessizlik hâkim. Ses çıkarmak isteyen ülkelerin ise; ya sesi cılız çıkıyor ya da AKP gibi sözde “tavırlar” koyularak günü kurtarmanın çabasına giriliyor.
Gözle görünür bir gerçek var ki, kapitalist cephede ABD veya İsrail’e karşı alınan hiçbir bir tavır yoktur. Sözde tavırlarınsa gerçek hayatta hiçbir karşılığının olmadığı ortadır. Sola düşen görev, Yahudilere yönelik ırkçılığa, antisemitizme nasıl karşıysa, Siyonizm’e de karşı durmasıdır. Bugün yegâne gerçek direniştir; Filistinli soydaşlarının yanına mücadele etmek için dönüş yoluna geçen halklardır.
Emperyalizmin emelleri doğrultusunda 40 yılı aşkın süredir bölünmüş bir adaya mahkûm edilen bizler direnişi selamlıyor, yaşanan vahşeti kınıyoruz. Ve şunu biliyoruz ki; kazananlar ancak direnenler ve mücadele edenlerdir.
Katil İsrail!
Amerika Ortadoğu’dan defol!
Yaşasın halkların kardeşliği…”