Baraka Kültür Merkezi adına Kamil İpçiler tarafından yapılan yazılı açıklamada, Baraka’nın seçimde tavrını Akıncı’dan yana koyacağı belirtildi.
“Akıncı’nın bir kez daha seçilmesi, içinde bulunduğumuz dönemde, hem irademizi yok sayarak AKP’nin belirlediği şahıslarla Kıbrıs’ın geleceğini konuşan şoven Kıbrıslı Elen liderliğine, hem de Türkiye’deki faşist-gerici iktidara verilebilecek en iyi cevaptır.“
“İlerisi için ise tek bir kişinin bir ülkenin geleceğini kurtarma noktasında yeterli olamayacağının bilinci ile, tüm halkımızı devrimci yapılarda örgütlenmeye ve mücadeleyi büyütmeye çağırırız.“
“Barış ve Halkların Kardeşliği için Akıncı”
Açıklama şöyle:
Baraka Kültür Merkezi olarak yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimlerini değerlendirmiş ve tavrımızı Akıncı’dan yana belirlemiş bulunuyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik tavrımızda, adayların barışa ve halkların kardeşliğine hizmet etmeleri, kültür-sanatla ilgili pratikleri ve Kıbrıslı Türklerin iradesini onurlu bir duruşla temsil etme potansiyelleri belirleyici olmuştur.
Mustafa Akıncı’nın, kültürümüze ve yaşam tarzımıza yönelik en ciddi AKP saldırılarından biri olan ‘Yurtdışı Koordinasyon Ofisi Anlaşması’nı, Reddediyoruz Hareketi’nde vücut bulan halkın tepkisini dikkate alarak Anayasa Mahkemesi’ne göndermesi -bir o kadar gerici Din İşleri Dairesi Değişiklik Yasa Tasarısı’nda aynı kararlı duruşu gösteremese de- oldukça önemlidir.
Yine bu dönemde Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın geliştirilmesi -Kıbrıslı Türk müzisyenlere öncelik verilmesi yönünde yasal bir değişiklik henüz yapılmasa da- ülkemiz sanatına önemli bir katkıdır.
Bunun yanı sıra, ‘İki Toplumlu Kültür Komitesi’nin oluşturulması da, halkların kardeşliği ve bir arada yaşama isteğinin yeniden güçlenmesi adına kültürün önemli bir rolü olduğuna inanan bizler için değerli adımlardan biridir.
AKP iktidarı, Kıbrıs sorunundan, Kıbrıslı Türklerin yaşam biçimlerine ve ifade özgürlüklerine müdahaleye kadar yön vermek istediği birçok konuda zıtlaştığı Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya karşı, ülkemizde tüm kaynaklarını ve işbirlikçilerini seferber ederek seçim çalışması yürütmektedir.
Başta paraya muhtaç(!) medya patronları olmak üzere, Cumhurbaşkanı Akıncı’ya karşı aylardır AKP merkezli bir linç politikası da yürütülmektedir. Kıbrıs sorunuyla ilgili görüşmeleri yürütme görevi bulunan Cumhurbaşkanının dışlandığı Anastasiadis’le kurulan sofralardan, görev süresinin dolmasına uzun bir süre varken “artık görüşmeleri Akıncı yürütmesin’’ şeklindeki açıklamalardan tutun da, internet üzerinden ölüm tehditleri ve linç kampanyaları, AKP’nin Mustafa Akıncı’nın şahsında, aslında bizzat Kıbrıslı Türklerin özgürlüklerine yönelik yaptığı saldırılardır.
Bu denli organize ve topyekün bir saldırı bissi kediyi bile çileden çıkaracakken, Tufan Erhürman aylarca sessizliğe bürünmüş, Cumhurbaşkanı adaylığını açıkladıktan sonra ise Akıncı’ya yönelik saldırılar ve tehditlere tepki koymak yerine, Akıncı’yı eleştirel bir tavır takınarak ‘akıl ve diplomasi’ çağrıları yapmayı seçmiştir. Oysa Erhürman, bugün karşılaşılan tablonun nedeninin, Akıncı’nın akıl ve diplomasi anlamında yetersiz olması değil, AKP’nin kendinden farklı düşünene ve boyun eğmeyene yönelik tahammülsüzlüğü olduğunu çok iyi bilmektedir. Öyle ki; başbakanlığı döneminde kendi partilileri ‘kitap bulundurmak’ gibi bir meseleden tutuklanırken, kendisi akıl ve diplomasi sahibi olmasına rağmen hiç bir şey yapmamış ya da yapamamıştır. Diğer adayların da başta barış, emek ve Kıbrıslı Türk halkının iradesine sahip çıkmak konularında halkın onurunu ve çıkarlarını değil sermayenin menfaatini ön planda tuttukları ya da şovenist yaklaşımları aşikardır.
Baraka Kültür Merkezi olarak, mevcut adaylar içerisinde halkların kardeşliğini, özgürlüklerini ve barışı savunan, kendi halkından alacağı desteği, ne Ankara, ne Brüksel, ne de başka bir dış merkezden alacağı desteğe değişmeyen tek adayın Mustafa Akıncı olduğu görüşündeyiz. Akıncı’nın bir kez daha seçilmesi, içinde bulunduğumuz dönemde, hem irademizi yok sayarak AKP’nin belirlediği şahıslarla Kıbrıs’ın geleceğini konuşan şoven Kıbrıslı Elen liderliğine, hem de Türkiye’deki faşist-gerici iktidara verilebilecek en iyi cevaptır.
İlerisi için ise tek bir kişinin bir ülkenin geleceğini kurtarma noktasında yeterli olamayacağının bilinci ile, tüm halkımızı devrimci yapılarda örgütlenmeye ve mücadeleyi büyütmeye çağırırız.
Kıbrıslı-Türkiyeli Kardeş, Ankara Galleş!
Yaşasın Barış, Yaşasın Halkların Kardeşliği!