“Güneyde çalışan emekçiler ile ilgili ise ortada binlerce emekçinin işlerinden olması ile sonuçlanabilecek bir kriz vardır. Bu krize yönelik bir çözüm üretmek de Kıbrıs’ın kuzeyindeki ve güneyindeki otoritelerin ortak sorumluluğudur.
Bağımsızlık Yolu, Kıbrıs’ın güneyinde çalışan Kıbrıslı Türk emekçilerin işlerine dönebilmeleri konusunda bir açıklama yaptı.
Açıklamada, “Güneyde çalışan emekçiler işlerini kaybetmeden çalışmaya devam etmek istemekte ancak hükümet bu konuda herhangi bir adım atmayarak mağduriyetlerin sürmesine ortak olmaktadır.” ifadelerine yer verildi.
kktc hükümetinin de hem halkımızın sağlığı açısından riski ortadan kaldıracak, hem de emekçilerin mağduriyetini ortadan kaldıracak önlemleri geliştirmesi gerekmektedir ve niyet olması halinde bu mümkündür. Bu önlem, emekçilerin işbaşı yapmaları ve güneydeki salgın riski ortadan kalkana kadar emekçilerin kalabileceği karantina koşullarına uygun lojmanlar sağlanması olabileceği gibi güney ile yeniden müzakere ederek geçişler açılana kadar emekçilerin işlerini kaybetmesinin önüne geçecek düzenlemeler yapılmasını sağlamak ve bu ara dönem için yaşayabilecekleri geliri emekçilere sağlamak da olabilir.
Açıklama şöyle:
Son günlerde güneyde çalışan emekçilerin mağduriyetleri toplumumuzun gündemindedir. Güneyde çalışan emekçiler işlerini kaybetmeden çalışmaya devam etmek istemekte ancak hükümet bu konuda herhangi bir adım atmayarak mağduriyetlerin sürmesine ortak olmaktadır.
Güneyde çalışan emekçilerin yaşadığı bu mağduriyetin farklı milliyetçi çevrelerce malzeme haline getirildiği gözlemlenmektedir. ‘Kıbrıs Cumhuriyetci’ çevrelerce emekçilerin yaşadığı bu mağduriyet Kıbrıs Cumhuriyeti’ne, ‘Anavatancı’ kesimlerce ise Türkiye ile yakınlaşma fırsatı olarak kullanılmaya çalışılmaktadır. Bağımsızlık Yolu olarak hem halk sağlığı hem de emekçilerin mağduriyetleri ile bağlantılı olan mevcut sorunlara yönelik bu fırsatçı yaklaşımların parçası olmayı reddeddiğimizi ve kınadığımızı duyururuz. Bu kesimlerin gözünde emekçilerin yaşadığı mağduriyetlerin ve halk sağlığının hiçbir önemi olmadığı, onlar için önemli olanın kendi çıkarları olduğu görülmektedir.
Güneyde çalışan emekçilerin yaşadığı sorun Kıbrıs’ın güneyi ile salgın nedeniyle kapalı olan geçiş noktalarının açılması konusundan ayrı tartışılmalıdır. Geçişler halk sağlığı önlemleri için kapalıdır. Geçişlerin açılması doktorlar ve yetkin kurulların salgının yayılması riskinin ortadan kalktığı veya alınacak önlemlerle geçişlerin başlayabileceği durumu tespit etmeleri ile açılmalıdır. Bu çerçevede de iki toplumlu ve sürekli bilgi paylaşımına dayalı bir çalışma benimsenmelidir.
Güneyde çalışan emekçiler ile ilgili ise ortada binlerce emekçinin işlerinden olması ile sonuçlanabilecek bir kriz vardır. Bu krize yönelik bir çözüm üretmek de Kıbrıs’ın kuzeyindeki ve güneyindeki otoritelerin ortak sorumluluğudur. Kıbrıs Cumhuriyeti 8 Haziran tarihi itibari ile güneyde çalışan emekçiler ile ilgili 3 gün öncesinde PCR testlerini yapmaları koşulu ile geçişlere izin vereceği yönünde tavrını bildirmiş durumdadır. Bu güneyin kendi halkının sağlığı açısından geliştirdiği önlemdir. kktc hükümetinin de hem halkımızın sağlığı açısından riski ortadan kaldıracak, hem de emekçilerin mağduriyetini ortadan kaldıracak önlemleri geliştirmesi gerekmektedir ve niyet olması halinde bu mümkündür. Bu önlem, emekçilerin işbaşı yapmaları ve güneydeki salgın riski ortadan kalkana kadar emekçilerin kalabileceği karantina koşullarına uygun lojmanlar sağlanması olabileceği gibi güney ile yeniden müzakere ederek geçişler açılana kadar emekçilerin işlerini kaybetmesinin önüne geçecek düzenlemeler yapılmasını sağlamak ve bu ara dönem için yaşayabilecekleri geliri emekçilere sağlamak da olabilir. Geliştirilen yöntem ne olursa olsun, aslolan hükümetin halk sağlığı ile emekçinin mağduriyetini birbirinin karşıtı göstermekten vazgeçmesi ve krizi çözme niyeti ile önüne almasıdır. Güney emekçileri ile ilgili PCR test maliyetleri ve lojman gibi konularda ücretler emekçilerden talep edilmemelidir. Kuzey ve güney otoritelerinin işbirliğine gitmesi ve bu maliyetlerin patronlar tarafından ödenilmesinin sağlanması gerekmektedir; bu mümkün olmadığı takdirde maliyetlerin bölüşülmesi karşılıklı güvenin oluşumu için de bir zemin teşkil edecektir.
Halk sağlığından taviz vermeden, tüm emek kesimlerinin haklarını savunmak ve aynı zamanda da temas içerisinde olduğumuz tüm ülke halklarıyla barış ve dayanışmaya hizmet eden ilişkiler kurmak mümkündür. Bu ancak emeği merkeze alan ve şoven tutumlardan kaçınan bir siyasetle başarılabilir. Kıbrıs Cumhuriyeti ve kktc hükümetleri bugüne kadar bu sınavda başarız olmuşturlar. Ancak henüz hiçbir şey için geç değildir. Bağımsızlık Yolu olarak halk sağlığını riske atmayacak ve emekçileri mağdur etmeyecek çözümlerin hayata geçirilmesi için çağrı yapıyoruz.
Bağımsızlık Yolu (a)
Mustafa Keleşzade
Basın Yayın Propaganda Sekreteri