AKP iktidarı Suriye’nin kuzey ve doğusuna operasyon başlatalı 5 gün oldu. Yaşanan gelişmeler dost ve kardeş Türkiye halkları ve coğrafyamızın geleceği ile ilgili bizleri derin endişe ve kaygıya sürüklemektedir.
Bugüne kadar yaşananlar göstermektedir ki, operasyonunun Türkiye’nin güvenliğini sağlama niyeti ile yakından uzaktan alakası yoktur. Türkiye halklarının güvenliğini sağlamaya yönelik yapılan bir operasyonda öncelikle Türkiye’nin sınır bölgelerinde yaşayan Türkiye vatandaşlarının güvenliği sağlanarak başlanması gerekirdi. Lakin, Türkiye’nin sınır ilçelerinde savaşın daha ilk günlerinde 10’larca sivil Türkiye vatandaşı çapraz ateş altında kalarak can vermiştir.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıslı Türklerin vicdanının sesi olan bir açıklama yaparak hem coğrafyamız hem de Türkiye halkları açısından savaşın yarattığı yıkıma dikkat çekmiştir. Sayın Akıncı’nın bu dostane, samimi ve birleştirici açıklaması dahi, AKP iktidarı sözcüleri tarafından hedef haline getirilmiş, cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanma hayali gören odaklar tarafından kışkırtıcı açıklamalara hedef olmuştur. Yaşanılan süreç 22 Ocak saldırıları öncesinde hükümet hesapları yapan kesimlerin yaptığı kışkırtmalarla büyük benzerlik göstermektedir. Bağımsızlık Yolu olarak belirtmek isteriz ki Mustafa Akıncı yalnız değildir ve Kıbrıslı Türk halkı seçilmiş liderinin yanındadır. Bugün Cumhurbaşkanı Akıncı’ya yönelik kışkırtmalara kaynaklık edenler, yakın bir zamanda bunun hesabını verirler.
Başlatılan harekat ile ilgili ise AKP iktidarına yakın kişilerden ve bizzat iktidar partisi mensuplarından gelen açıklamalar göstermektedir ki, operasyonun amacı Türkiye toplumunda kimlikler temelli bir kutuplaşma yaratmak ve iktidarın gün geçtikçe kaybettiği gücü milliyetçi histeri ile konsolide etmektir. Enerjiden, ulaşıma, gıdaya ve daha pek çok alanda gelen zamların operasyonun ilk gününe denk getirilmesi rastlantı değildir. Fakirleştirilen emekçi Türkiye halkları fetih coşkusu ile ve kutuplaştırılarak, birbirine kırdırılarak susturulmaya çalışılmaktadır. Fakat AKP iktidarı bu yaptığı ile kendi istikbali için koskoca bir ülkenin istikbali ile oynamaktadır.
Türkler, Kürtler, Araplar, Lazlar ve Çerkezler yüzyıllardır bu coğrafyada birlikte yaşamaktadırlar. Sosyal medyada trol hesaplar aracılığı ile Kürtlere yönelik nefreti yayan yayınların yapıldığı gözlenmektedir. İktidarın sınır bölgeleri olan Nusaybin, Cizre gibi kentlerinde yeterli güvenlik önlemleri almaması, bölgede yaşayan Türkiye vatandaşı Kürt nüfusun çapraz ateş atında bırakılarak ölüme veya göçe mahkum etmesi, ana akım basında ise bölgede yaşananların görmezden gelinmesi kutuplaştırma politikalarına işaret etmektedir. Operasyonla hedeflenen ve tonlarca bombanın bırakıldığı bölgeler Suriye’de bölge halklarının evleri olan şehirlerdir. Şehirler içerisinde gerçekleşecek bir savaşta sivil ile silahlı arasında ayrım yapmak imkansızdır. Maalesef sınırın Suriye yakasından gelen kitlesel sivil ölüm haberleri de bu durumu doğrulamaktadır. Tüm bunlar birleştiğinde Türkiye’de iktidar eli ile Türk emekçiler, Kürt emekçiler ve Arap Emekçiler arasına aşılmaz düşmanlık duvarları örülmekte, böylece AKP iktidarının emekçilere verdiği zarara dur denmesinin önüne geçilmeye çalışılmaktadır.
Türkiye’de zaten sıkıntıda olan ifade özgürlüğü operasyon başlar başlamaz tamamen askıya alınmış görünmektedir. İktidarın sözü dışında farklı bir söz söyleyen herkes operasyon hedefi haline gelmekte, sosyal medya üzerinden vatandaşın vatandaşı, ifade ettiği düşünce üzerinden ihbar etmesi teşvik edilmektedir. AKP iktidarının başlattığı Suriye operasyonuna yönelik aydın sorumluluğu ile sorgulayıcı yaklaşan sol kesimler de yine iktidarın yarattığı nefret dalgası altında ezilmeye çalışılmaktadır.
Tıpkı Sayın Akıncı gibi, Türkiye’nin de duyarlı ve halktan yana yapıları operasyon ile ilgili kaygılarını dile getirmiştir. Türkiye’nin avukatlarını, doktorlarını, öğretmenlerini, emekçilerini temsil eden pek çok yapı yaşanılanlara yönelik kaygılarını dile getirmiştir. Türkiye halklarının dostları olan Filistin gibi pek çok ülke de yine bu kaygılarını dile getirmiştir. Emperyalist ABD ve Rusya, ırkçılığı ve mülteci düşmanlığı liderliği ile bilinen Macaristan ise operasyonun destekleyicisi veya kışkırtıcısı rolüne bürünmüştür.
AKP iktidarının Suriye Milli Ordusu olarak sunduğu ve Türk Silahlı Kuvvetleri ile ortak operasyona soktuğu farklı ülkelerden cihatçıların kurduğu pek çok örgütün bir araya gelmesinden oluşan yapıya yönelik de ciddi kaygılar uyandıran gelişmeler vardır. Uluslararası sözleşmelere taraf bir devletin çatışmalarda taşıması gereken sorumlulukları hissetmeyen SMO’nun sivilleri ve esirleri hedef aldığına dair iddialar ve videolar hali hazırda uluslararası kamuoyunun gündemine oturmuştur.
Bu durum insanlık açısından sıkıntılar yaratmaktadır. Cihatçılardan oluşan yapıların desteklenmesinin yarattığı sıkıntıları geçmişte Pakistan, Taliban ilişkisinden bilmekteyiz. Pakistan’ın Taliban’ı Afganistan’da yaşanan savaşta taraf olmak adına desteklemesi, Taliban’ın silahlarını Pakistan devletine döndürmesi ile 10 bin Pakistan askerinin, 30 bin sivil Pakistan vatandaşının ölmesine neden olan bir süreci yaratmıştır. Bölgedeki diğer bir cihatçı yapı IŞİD’in de Türkiye operasyonu ile birlikte hareketlenmiş olması hem Türkiye hem de bölge için diğer bir kaygıyı gündeme getirmektedir.
Bağımsızlık Yolu olarak yanı başımızdaki Türkiye halklarının istikbaline zarar verecek her türlü hamlenin karşısında yer alacağımızı belirtiriz. Savaş naralarının en yoğun olduğu dönem, barışı haykırmanın en zor ama en gerekli olduğu dönemdir. Emekçi Türkiye halklarının kimlik temelinde birbirine kırdırılması ve bölgede yükselecek bir cihatçı terörünün önüne geçmek adına Türkiye halklarını AKP iktidarının savaş naralarına değil, dostlarından gelen kaygılı uyarılara kulak vermeye çağırırız.