Bağımsızlık Yolu Parti Meclisi Üyesi Erdoğan Selkan, pandemi döneminde yaratılan işsizliğe ilişkin sosyal medya hesabından açıklama yaptı.
Başbakan Nisan ya da Mayıs ayında yaptığı açıklamalarda pandemi döneminde adadan 45 bin kişi civarında çıkış olduğunu söylediydi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanı geçen hafta bir açıklamasında sigortalı sayısındaki değişimden hareketle 60-65 bin civarında kişinin adadan ayrıldığından bahsetti. İnşaat Müteahitleri Birliği başkanı Mayıs ayı ortalarında sektörün 30 bin işçi kaybı olduğunu iddia etti.
Bugün karantinasız gelişlerin 6. günü. Günlük ortalama 600-700 arasında yolcu ülkeye giriş yapıyor. Bunların içinde askeri personel, çeşitli görevlerle adaya gelen insanlar ve turistik maksatla(!) gelenler de var. Bakkal hesabıyla ve iyimser bir tahminle gidersek, pandemi sürecinde ada dışına giden “nüfus”tan günde 500 kişi geri gelebilmektedir.
Yine aynı hesapla 6 günde, pandemi sürecinde adadan ayrılan yaklaşık 3 bin kişi girebilmiştir ülkeye. Başbakanın 45 bin beyanını baz alırsak %6-7 civarında bir geri dönüş olmuştur. Ki test sonucunu bekleme, kaldığı yeri temizleme falan filan derken hiçbiri de henüz “ekonomik sisteme” dahil olamamıştır.
Yine aynı hesapla sadece “eskiye” dönmek için bile 90 güne ihtiyaç vardır. Kaldı ki şu an pek çok emekçi belirsizlik, yer bulamama ve fahiş fiyatlar gibi sebeplerden ötürü adaya dönebileceği ortamı beklemeye devam ediyor. Yani birkaç günlük gelişlerin ardından ekonomi uçtu, kaçtı, fırladı gibi kandırmacaların alemi yoktur.
Başbakan “ülkeden 45 bin kişi çıkış yaptı” derken Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanının “60-65 bin kişinin gittiğini düşünüyoruz” demesi ise kktc ekonomisine dair en güncel veridir. Kabinenin bir bakanı, muhaceret kayıtlarına başbakandan daha hakim değildir. O “ağızdan kaçan” demeçlerdeki fark, bu dönemde işsiz kalan kişi sayısıdır.
İşçi çıkarmanın “yasak” olduğu dönemde, başbakanın sürekli desteklemekle ve ayakta durmasıyla övündüğü “reel sektör” ülkeye 15 bin yeni işsiz hediye etmiştir. 120 bin civarı sigortalının olduğu tahmin edilen bir ülke için bu oran %10’dan daha fazladır.
Bu da kktc’nin pandemi sürecindeki en önemli başarılarından biridir. İnsanların sağlıkla ilgili kaygılarını klasik hainlik argümanıyla eritip saldırmalarının, didiklemelerinin asıl sebebi budur. Çünkü bu 15 bin kişiye bir de batmış olabilmek için bile olağanüstü durumun bitmesini bekleyen küçük ve orta ölçekli nice esnafın ve yanında çalışanların da dahil olmasıyla sayı daha da büyük bir noktaya ulaşacaktır.
Devlet de hayatını idame etmek için borç alarak yaşamak zorunda bıraktığı, zaten borcu borçla öderken bir de maaş gelirinden mahrum kalan insanlarının ekonomisi yerine her biri bir “oteller grubu”na bağlı bir avuç otelin ekonomisini daha çok önemsediğini gösteren kararlar almıştır.
Siz şimdi felaket tellallığı dersiniz, “sıçrarsa baş edemeyik zaten” demeycem…
Bu pandemi koşulları geçince, en azından borç ertelemesi tarzı bu döneme özgü durumlar da tamamen kalkınca ortaya çıkacak manzara sonrası “hazmedemediler da yolumuza taş koydular” lafı mı doyuracak insanları, yoksa “vatan-millet-sakarya” triosu mu?
Bunu da zaman gösterecek…