Bağımsızlık Yolu Örgütlenme Sekreteri Mustafa Keleşzade, eski Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talatı’ın “Akıncı artık Kıbrıs Sorunu2nu çözemez” açıklamasına ilişkin sosyal medya üzerinden açıklama yaptı.
Keleşade, “Kıbrıs sorunu iki şekilde çözülebilir. Birincisi, emperyal güçler kendi aralarında anlaşır ve bir çözümü ada halklarına dayatırlar. İkincisi ise, ada halkları anlaşırlar ve emperyal güçler onay vermek zorunda kalırlar.” şeklinde ifadelerde bulundu.
Ayrıca Keleşzade, Mehmet Ali Talat’ın, “Akıncı Kıbrıs sorununu çözemez sözleriyle”, “Akıncı Ankara ile eşgüdüme giremez” demek istediğini vurgularken, Akıncı için, “Denktaş döneminden itibaren ilk kez bir Kıbrıslı Türk lider nesne değil özne olma iradesi gösteriyor.” dedi.
Keleşzade, Kıbrıslı Türklerin, Denktaş sonrası cumhurbaşkanları Talat ve Eroğlu’nun, ‘Ankara ne derse o olur’u uyguladığını ve bunun da Kıbrıslı Elen halkı nezdinde Kıbrıslı Türklerin halk olarak varlığının inkarını desteklediğini belirtti.
Açıklama şöyle:
Kıbrıs sorununu kim çözer? – Akıncı, Talat, Papağan
Mehmet Ali Talat Kıbrıslı Elen basınıma bir röportaj vererek Akıncı Kıbrıs sorununu çözemez demiş. Peki Kıbrıs sorunu nasıl çözülür?
Kıbrıs sorunu iki şekilde çözülebilir. Birincisi, emperyal güçler kendi aralarında anlaşır ve bir çözümü ada halklarına dayatırlar. İkincisi ise, ada halkları anlaşırlar ve emperyal güçler onay vermek zorunda kalırlar.Mehmet Ali Talat, Akıncı Kıbrıs sorununu çözemez derken, Akıncı ilkini yapmakla ilgili Ankara ile eşgüdüme giremez diyor aslında. Ki haklı, Denktaş döneminden itibaren ilk kez bir Kıbrıslı Türk lider nesne değil özne olma iradesi gösteriyor. Birinci çözüm için ada halklarının kendi gelecekleri için özne değil nesne olması gerekir. Böylece emperyal güçler ada halklarının hamleleri ile kafaları karışmadan kendi yapacaklarını yaparlar. Fakat ikinci çözüm yani halkların çözümü için ise Akıncı belki de tarihte bizi en çok yakınlaştıracak adımı attı. Neden mi? Halkların çözümü bulabilmesi için öncelikle iki halkın, yani Kıbrıslı Elenler ve Kıbrıslı Türklerin, kendi karararlarını veren yapılarının olduğuna ve böylecede birbirlerinin varlığına ikna olmaları gerekir. Kıbrıslı Türklerin, Denktaş sonrası cumhurbaşkanları Talat ve Eroğlu, ‘Ankara ne derse o olur’u uygulamıştır. Bu da Kıbrıslı Elen halkı nezdinde Kıbrıslı Türklerin halk olarak varlığının inkarını desteklemiştir. Anastasiadis de çözümsüzlüğün devamı için kasıtlı olarak bu algıyı Akıncı dönemine de taşıyarak, Çavuşoğlu ile doğrudan görüşme gibi Kıbrıslı Türk halkının varlığını inkar eden politikalar gütmüştür.
Akıncı’nın son çıkışı ile, Kıbrıslı Türk halkının TC liderliğinden ayrı bir pozisyon alabileceğini göstermesi ile Anastasiadis’in bu tavrı boşa düşmüş ve kendi halkı nezdinde Kıbrıslı Türk halkının liderliğini muhatap almaya zorlanacağı bir sürece girmiştir. Yani Akıncı’nın özne olma tutumu Kıbrıslı Elen liderliği nezdinde bir dönüşüme vesile olmuştur. Halkarın barışının oluşması için gerekli olan da budur; halkların birbirlerini muhatap alması, birbirlerini dönüştürmesi ve dışarıya değil birbirlerine sarılması.
Sayın Talat ise birinciyi tek alternatif gördüğünden, ‘Akıncı, Kıbrıs Sorununu çözemez’ noktasına gelmiştir. Kendisine samimi önerim, eğer CTP adaylarını bu çerçevede belirliyorlarsa, partisinin adayı olarak bir papağan çıkartmalarıdır. Böylece eğer adayları seçilir ve koltuğa oturursa, kazara her hangi bir özneleşme durumuna düşüp de kendileri de ‘Kıbrıs sorununu çözemez’ durumuna düşmezler.
https://www.facebook.com/mustafa.keleszade/posts/10157654181454134