Bağımsızlık Yolu Kurucu Üyelerinden Celal Özkızan, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Tolga Atakan’ın “Kardeşiniz olarak sizden rica ediyorum” diyerek sürücülere; trafikte yolların durumunun kötü olduğunun bilincinde yola çıkmaları çağrısını; “Bu insanlar bizim “kardeşimiz” değildirler, sevgili kardeşlerim. Kendinizi aptal yerine koydurtmayın, ne olur.” ifadeleriyle eleştirdi.
Eğer bir sağlık bakanı çıkıp deseydi ki “sağlığa yatırım yapacak paramız yoktur, o yüzden sıkı giyinin bugünlerde, üşütmeyin, hasta olmayın, lütfen, rica ediyorum”, sabah akşam dalga geçilirdi kendisiyle.
Kendisi muhalefetteyken yaşanan trafik kazaları sonrası “lütfen yavaş araç kullanın” demek yerine dönemin ulaştırma bakanını istifaya davet eden kişi hükümete geldikten sonra “dikkatli araç kullanın” demeye başlıyor.
Bu hükümet, toplu taşımaya yatırım yapmak yerine, sırf millet daha çok araba alsın da galeri sahipleri ve ithalatçılar zengin olsun diye araba vergisinde indirime giden bir hükümettir.
Trafikteki sürücülerin çoğu haftanın 5-6 günü özel sektörde çalışan, geçim derdi başta olmak üzere binbir türlü sıkıntıyla uğraşan, üstüne bir de sırf işe gidip gelmek için araba sürmek zorunda bırakılan insanlardır.
Bu hükümetteki insanlar zengin bebeleridir. sizin bir ayda kazandığınız toplam para bu insanlar için çerez parasıdır. Bu insanlar bizim “kardeşimiz” değildirler, sevgili kardeşlerim. Kendinizi aptal yerine koydurtmayın, ne olur.
Açıklama şöyle:
Eğer bir sağlık bakanı çıkıp deseydi ki “sağlığa yatırım yapacak paramız yoktur, o yüzden sıkı giyinin bugünlerde, üşütmeyin, hasta olmayın, lütfen, rica ediyorum”, sabah akşam dalga geçilirdi kendisiyle. Eğer bir eğitim bakanı çıkıp “eğitime yatırım yapamıyoruz, o yüzden ailelere ve çocuklara sesleniyorum ve onlardan rica ediyorum, evde daha çok çalışsınlar, daha çok kitap okusunlar, internet üzerinden kendi araştırmalarını yapıp kendilerini geliştirsinler, eğitsel ve öğretici videolar izlesinler,”, sabah akşam dalga geçilirdi kendisiyle. Eğer çalışma bakanı çıkıp deseydi ki “inşaatlarda ölümler oluyor ama biz bunu önleyemiyoruz. İşçi kardeşlerime çağrıda bulunuyorum, lütfen, ne olur, kendinize dikkat edin, ölmeyin inşaatlarda”, herkes kendisiyle dalga geçerdi.
Ulaştırma bakanı çıkıp “bir kardeşiniz olarak rica ediyorum. trafikte kendi canınızı ve başkalarının canını tehlikeye atacak davranışlardan kaçının” diyor, ve millet “ne kadar duyarlı, ne kadar düşünceli bir bakan, zaten kabahatin çoğu hızlı sürenlerde, aşırı sürat yapanlarda, dikkatsiz ve alkollü araç kullananlarda” diyor.
Kendisi muhalefetteyken yaşanan trafik kazaları sonrası “lütfen yavaş araç kullanın” demek yerine dönemin ulaştırma bakanını istifaya davet eden kişi hükümete geldikten sonra “dikkatli araç kullanın” demeye başlıyor.
Be arkadaşlar, Allahaşkına, bu hükümet, toplu taşımaya yatırım yapmak yerine, sırf millet daha çok araba alsın da galeri sahipleri ve ithalatçılar zengin olsun diye araba vergisinde indirime giden bir hükümettir. Trafikteki sürücülerin çoğu haftanın 5-6 günü özel sektörde çalışan, asgari ücrete veya bir tık üstüne paraya geçinen, hiçbir güvencesi olmadan çalışan, angaryaya ek mesai yapmak zorunda bırakılan, sabah akşam geçim derdi başta olmak üzere binbir türlü sıkıntıyla uğraşan, üstüne bir de sırf işe gidip gelmek için araba sürmek zorunda bırakılan, trafik sıkışıklığının stresini çekmek zorunda bırakılan, yollarda vaktini heba etmek zorunda bırakılan insanlardır trafikteki insanların çoğu.
“Dikkatsiz araba sürmek” kişisel bir mesele olmaktan çıkmıştır ülkede, toplumsal bir sorundur, vatandaşa sunulan yaşam ve çalışma koşulları kimsede dikkat bırakmıyor, stres düzeyini arttırıyor. Vatandaşını rahatlatmak için hiçbir adım atmayan, aksine, hayatı vatandaşlar için daha da çekilmez hale getiren bir hükümetin bakanın “dikkatli araç sürün” çağrısı, alenen insanları aptal yerine koymak, alenen bizimle dalga geçmektir. çıkıp “banane yau ama, ölün yollarda, hiç uğraşamam” dese, bu kadar ağır konuşmuş olmayacaktı, çok ciddi söylerim.
Sayın bakan gibi ben da rica edeyim sizden sevgili kardeşlerim. Bu hükümetteki insanlar zengin bebeleridir. Bu insanların çocukları en güzel okullarda okur, bu insanların hastalanınca en güzel hastahanelerde en özenli tedavilere erişimleri vardır, bu insanlar en güzel resturantlarda her gün en güzel yemekleri yerler, sizin bir ayda kazandığınız toplam para bu insanlar için çerez parasıdır. Bu insanlar bizim “kardeşimiz” değildirler, sevgili kardeşlerim. Kendinizi aptal yerine koydurtmayın, ne olur.