Bağımsızlık Yolu, Kooperatif Merkez Bankası’nda Yönetim Kurulu’nun, Kooperatifler Yasası gereğince 3 yılda bir yapılması gereken seçimlerle kooperatifler tarafından seçilmesi gerekirken, yönetimin 1983 yılından beridir siyasi partiler tarafından atama usulü ile oluşturulduğuna dikkat çekti.
Bu durumu “Banka Kıbrıslı Türklerin elinden alınmış ve siyasi partiler tarafından işgal edilmiştir” şeklinde yorumlayan Bağımsızlık Yolu, hükümetlerin 34 yıldır yasayı çiğnediğine dikkat çekti.
Bağımsızlık Yolu ayrıca, hükümetlerin atama yolu ile işgal ettiği yönetim kurulunun, devlete geri ödenip ödenmediğine bakılmaksızın ciddi miktarlarda borç verdiğinin altını çizdi.
Açıklamada, kktc hükümetinin Kooperatif Merkez Bankası’na 2 milyar 600 milyon TL borcu olduğu, 2016 kktc bütçesinin 4 milyar 515 milyon TL olduğu düşünüldüğünde bu rakamın ne kadar ciddi bir rakam olduğu ortaya kondu.
Açıklama şöyle;
“1959 yılından beridir Kıbrıslı Türk halkının ve Kıbrıslı Türk kooperatifçiliğinin en önemli değerlerinden birisi olan Kooperatif Merkez Bankası etrafında son günlerde dönen tartışmaları ibretle takip ediyoruz. Münhalsiz istihdamlar ve usulsüz krediler hakkında giderek daha fazla öğrendiğimiz bilgiler, Kooperatif Merkez Bankası’nın nasıl yönetildiğine dair halkımızın her bireyi gibi Bağımsızlık Yolu olarak bizleri de endişelendirmektedir.
Ancak Kooperatif Merkez Bankası’nda yaşanmakta olanlar, bazı yöneticilerin istifa etmesi ve onların yerine yenilerinin atanması ile çözülecek sorunlar değildir. Ne yazık ki halkımızın ve kooperatiflerimizin malı olan bu banka, 34 yıldır gelen-giden tüm hükümetlerce sistematik olarak uygulanan politikalar sonucunda Kıbrıslı Türklerin elinden alınmış ve siyasi partiler tarafından işgal edilmiştir.
Öyle ki, Kooperatifler Yasası gereğince 3 yılda bir yapılması gereken seçimlerle Banka’nın sahibi konumundaki kooperatifler tarafından seçilmesi gereken yönetim, 1983 yılından beridir atama usulü ile oluşturulmaktadır. 1983 yılında zamanın hükümeti, yasaya aykırı bir şekilde Kooperatif Merkez Bankası yönetimini görevden almış ve o yıldan beridir de gelmiş geçmiş tüm yöneticiler hükümetler tarafından atanmıştır. Hakkında şaibeler dolaşan mevcut yönetim de kooperatiflerce seçilmiş bir yönetim değil, hükümet tarafından atanmış bir yönetimdir.
Kooperatif Merkez Bankası’nda genel kurul çağırma yetkisi yasaya göre Kooperatif Şirketler Mukayyidi’nin elindedir. Fakat Mukayyitler de hükümetler tarafından atanan üst düzey kamu görevlileridirler ve halen Meclis’te bulunup bugüne kadar hükümet olmuş hiçbir parti ne UBP ne DP ne de CTP; halkın malı olan kooperatiflerin halk tarafından yönetilmesini sağlayacak, yasanın ve demokrasinin gereğini yerine getirecek bir Mukayyit ataması yapmamıştır.
Bu durum sadece demokratik sıkıntılara neden olmuş da değildir. 1983 yılında Banka yönetimi hükümet tarafından işgal edildiğinde, devletin bankaya hiç borcu olmadığı halde; bugün kktc hükümeti Kooperatif Merkez Bankası’na 2 milyar 600 milyon TL borçludur. kktc’nin 2016 bütçesinin 4 milyar 515 milyon TL olduğu düşünüldüğünde bu rakamın ne kadar ciddi olduğu da ortaya çıkmaktadır. Koop Bank önce hükümetler tarafından işgal edilmiş, daha sonra da bankanın parası hükümetlerin kullanımına sunulmuştur. Üstelik yasal bankacılık uygulamalarına göre hiçbir banka öz kaynaklarının iki katından fazlasını kredi veremeyeceği halde; gene kktc hükümetleri devlete verilen kredilerin öz kaynak sayılmaması ile ilgili düzenlemeyi de yapmış ve bu soygunu kılıfına uydurmuştur.
Tüm bu gelişmeler olurken Başkanı aynı zamanda CTP Parti Meclisi üyesi olan Koop-Sen hiçbir direniş göstermemekte, aksine delege usulü gasp edilen yönetim, üyelerinin çıkarları hilafına gelen giden tüm hükümetlerle işbirliği içinde çalışmaktadır. Üzülerek görüyoruz ki demokrasi her noktada askıya alınmıştır.
Bağımsızlık Yolu, Kooperatif Merkez Bankası’nın yasa gereği gerçekleşmesi gereken seçimlerinin derhal yapılması için Genel Kurul’un düzenlenmesi; seçimle oluşacak yönetimin 43 yıllık siyasi işgale dair soruşturma-inceleme başlatması, halkın malı olan Kooperatif Merkez Bankası üzerinde siyasi partilerin kurduğu çıkar çetesinin dağıtılması için çağrı yapar.
Kooperatif Merkez Bankası’nda yaşananlar buz dağının görünen yüzüdür. Banka gerçek hak sahiplerinin yönetimine iade edildiği zaman, ortaya çıkan tablonun bugüne kadar hükümet olmuş tüm siyasi partilerin ortak eseri olduğu görülecektir. Seçim partilerinin, sendikalar ve kooperatifler üzerinde kurdukları rant düzenine ancak demokratik yollarla örgütlenmiş halk güçleri son verebilir.
Bu ilkeyle halkımızı Bağımsızlık Yolu’nda örgütlenmeye ve hakkımız olana, bizim olana sahip çıkmaya çağırıyoruz.
Bağımsızlık Yolu(a)
Münür Rahvancıoğlu
Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri