Bağımsızlık Yolu Kent ve Trafik Komitesi, hükümet edenlerin trafikle ilgili göstermelik toplantılar dışında somut hiçbir adım atmamasına tepki gösterdi.
Komite, kazaların tamamında sürücülerin ihmali söz konusu olduğunun ileri sürüldüğünü belirterek, eğer durum gerçekten böyle ise sürüş ehliyetleri konusunda radikal değişiklikler için hala neyin beklendiğini sordu.
Kent ve Trafik Komitesi, Uzun Saatler Araç Kullanmak Zorunda Olmaları, Toplu Taşımadaki Sıkıntılar, Yolların Durumu, Uyarıcı Levha ve Aydınlatma Eksikliği.. Bunlar da Sürücülerin Suçu mu?” diye sorduğu açıklamasında, halkın seyrüsefer harcı ödeyip yol kullanım vergisini ödüyor olmasına rağmen yolların durumunda bir iyileşme olmadığına dikkat çekti.
Açıklamada, “insanların trafiğe korkuyla çıkıyor olması, güven artırıcı önlem ve etkili denetim yoksunluğundan kaynaklanmaktadır” ifadeleri kullanıldı.
Komiteden yapılan açıklama şöyle:
“Ülkemizde trafikte yaşanan sorunlar günden güne artarken, bununla ilgili hükümet edenlerin hiçbir önlem almaması ve hatta önlem alma yolunda göstermelik toplantılar dışında hiçbir adım atmaması yaşanan trajedinin zeminini hazırlamaktadır…
Kaza haberi okumadan geçirdiğimiz günler sayılı olmasına rağmen, son dönemde trafik sorunlarına ilişkin atılan tek adım, araç plakalarının rengini değiştirmek ve iş araçlarının trafiğe giriş-çıkış saatlerini düzenlemek oldu. Ancak sermayenin baskısına yenik düşen hükümet zaman içerisinde kontrolleri ortadan kaldırarak yapılan düzenlemeyi fiili olarak geri çekti… Bu kontroller yerini ülke genelinde tüm araçların yoklanarak rapor edilmesi aldı…
Sürücüler “Suçlu” İse Ehliyet Konusunda Radikal Değişikliler Gerekmiyor mu?
Bu bağlamda geçtiğimiz hafta basında yer alan haberlerde, 1195 araç sürücüsünün rapor edildiği ve bu sürücülerin, süratli araç kullanmak, tehlikeli sürüş yapmak, seyrüsefer ve ruhsatsız araç kullanmak, sürüş ehliyetsiz araç kullanmak gibi hususlardan rapor edildiği yazıyordu… Ve yine aynı dönemde meydana gelen 60 adet trafik kazasında servis edilen haberlere göre yaşanan kazaların tamamında sürücülerin ihmali söz konusuydu…
Tam da bu noktada sormakta fayda var;
Yaşanan onlarca kazanın ‘’tamamında’’ sürücüler suçlu ise, sürüş ehliyeti alma hususunda radikal değişikliler gerekmiyor mu?
Uzun Saatler Araç Kullanmak Zorunda Olmaları, Toplu Taşımadaki Sıkıntılar, Yolların Durumu, Uyarıcı Levha ve Aydınlatma Eksikliği.. Bunlar da Sürücülerin Suçu mu?
Onlarca şoförün her gün işi gereği uzun saatler trafikte olması, üstelik onlara ait olamayan araçlarla trafiğe çıkmaları kendi kabahatleri midir?
Seyrüsefer harcı ödeyip yol kullanım vergisini ödüyor olmasına rağmen, yolların kötü ve çukurlarla dolu oluşu, uyarıcı levha ve aydınlatma eksikliği de mi sürücülerin suçudur?
Dünyanın birçok ülkesinde halkın yaygın şekilde kullandığı toplu taşıma ülkemizde neden yok? Temel hak ve özgürlüklerimizden bir tanesi olan Ulaşım Hakkından neden uzun yıllardır faydalanamıyoruz? Özellikle küçük ölçekli ada ülkelerinde etkili toplu taşımacılık Kıbrıs’ın kuzeyinde neden sınırlı sayıda kalarak tekelleşti ve fahiş fiyatlarla tercih edilemeyecek noktaya ulaştı?
Halkın sağlığı hayatın içerisinde yaşadığı olumlu/olumsuz hadiselerden kopuk düşünülemez. Bu noktada insanların trafiğe korkuyla çıkıyor olması, güven artırıcı önlem ve etkili denetim yoksunluğundan kaynaklanmaktadır.
Bunları bilen ve takipçisi olan bizler ne temel hak ve özgürlüklerimizden bir tanesi olan ulaşım hakkımızı, ne toplu taşıma talebimizi, ne bisiklet ve yaya yolu ihtiyacını, ne de nitelikli, geniş ve ihtiyacımıza hizmet eden yol talebimizi söylemekten geri duracağız…
Bağımsızlık Yolu Kent ve Trafik Komitesi