Bağımsızlık Yolu Hukuk Komitesi, 22 Ocak’ta Afrika Gazetesi ve Meclis’e saldıranların şartlı tahliyesine ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.
Yapılan açıklamanın tam metni şöyle:
“Afrika Gazetesi tarafından yayımlanan “Türkiye’den bir işgal hareketi daha” başlıklı yazının üzerine 22 Ocak 2018 tarihinde gerçekleştirilen eylemde yaşanan tutuklamaların ardından 6 sanık aleyhine dava açılmış ve yargılamaları neticesinde de Mahkeme tarafından suçlu bulunan sanıklar mahkum edilip cezaevine gönderilmişti. Söz konusu mahkumlardan bir tanesi ceza süresini tamamlayarak, diğer mahkumlar ise şartlı tahliye kararı ile serbest kaldılar. Toplumda ciddi bir infiale sebep olan ve uzun süre de gündemde kalan bu mesele ile ilgili olarak gelişen bu tahliye gündemi üzerine Bağımsızlık Yolu Hukuk Komitesi olarak meseleyi hukuki yönden değerlendirme ihtiyacı hissettik.
Düzenleme Ne Diyor?
Cezaevindeki mahkumlarla ilgili olarak şartlı tahliye kurallarının düzenlendiği mevzuat olan ve Cezaevi Disiplin Yasası’nın 4. ve 10. maddeleri uyarınca yapılan Şartlı Tahliye Tüzüğü özetle, kapsam dışında bırakılan bazı suçlar dışında, Mahkeme tarafından verilen hapislik cezasının yarısını tamamladıktan sonra mahkumlara Şartlı Tahliye Kurulu’nda durumlarının görüşülmesi için başvuru hakkı vermekte ve bu başvuru hakkını da mahkumiyet tarihinden itibaren en az 3 takvim ayı hapis yatmış olması ile sınırlandırmaktadır.
Komite Kimlerden Oluşuyor, Nasıl Çalışıyor?
Ülkemizdeki mevzuatı incelediğimiz zaman görmekteyiz ki, Şartlı Tahliye Tüzüğü’nde belirlenmiş olan Şartlı Tahliye Kurulu; İçişleri Bakanlığı Müsteşarı başkanlığında, Cezaevi Danışma Kurulu Başkanı veya Cezaevi Danışma Kurulu’nun görevlendireceği bir üye, Başsavcı’nın görevlendireceği bir Savcı, Polis Genel Müdürü’nün 1. veya 2. yardımcısı, Merkezi Cezaevi Müdürü veya Muavini, Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekimi veya Yardımcısı ile Sosyal Hizmetler Dairesi Müdürü veya Muavini olmak üzere 7 kişiden oluşmaktadır.
Kurulun toplantı yeter sayısı 5 olup, kararlar oy çokluğu ile alınabilmekte, çekimser oylar dikkate alınmazken oyların eşit çıkması halinde ise başvuru reddedilmiş sayılmaktadır. Kurul’un kararını ise mahkumun ıslah olup olmadığı, cezaevinde geçirdiği süre, mahkum olduğu suçun türü, ciddiyeti, vahameti, işleniş tarzı, Yasaca öngörülen ceza, Mahkeme tarafından takdir edilmiş olan cezanın süresi, şartlı tahliye edildikten sonra tekrar suç işleme durumunun olup olmadığı, serbest kalması halinde toplumda yaratacağı infial, toplum için tehlike teşkil edip etmeyeceği ve sair önemli diğer faktörler belirlemektedir.
Dünyadaki Örnekler
Dünyanın birçok ülkesinin ceza infaz yasalarında yer bulan “şartlı tahliye” kuralları, şartlı tahliye kararını vermeye yetkili komisyon/komite/kurulun kimlerden/hangi kurumlardan oluştuğu ve de karar alınırken dikkat edilmesi gereken kriterler bakımından ciddi bir önem arz etmektedir.
Öncelikle belirtmekte fayda görürüz ki, dünyanın birçok ülkesinde şartlı tahliye kararları ya hakimlerin yönettiği kurullar ya da doğrudan mahkeme yoluyla üretilmektedir. Gerek kamu refahı gerekse bireysel insan hak ve özgürlükleri bakımından oldukça önem teşkil eden bu müessesenin bağımsız yargı organları tarafından uygulanması hayatidir. Yargının dışarıda bırakıldığı kurullarca böyle kararlar üretilmesi idarenin yargı alanına girerek onun görevini gasp etmesine yol açmaktadır.
Dünyadaki örneklere baktığımız zaman gördüğümüz bir diğer önemli unsur ise adil bir itiraz mekanizmasının varlığıdır. Bu kararlara itirazların yüksek mahkeme ya da üst bir yargı mercii tarafından karara bağlanması da adil bir uygulama olması bakımından gereklidir.
Müşteki yani suçun mağduru olan kimselerin avukatlarının da bu kurullarda karar verilirken varlık göstermesi, temsiliyeti kamu vicdanını yaralamayacak bir karar verilmesi bakımından önem arz etmektedir.
Dünyadaki örneklere baktığımız zaman paylaşmak istediğimiz bir diğer müessese ise Geri Çağrılma’dır. Ülkeden ülkeye kuralları değişse de bilhassa şiddet suçu işleyen mahkumların şartlı salıverildikten sonra takip edilerek gerekli koşulların varlığı durumunda cezasının geri kalanını çekmek üzere geri çağrılması mekanizması da, mahkumların yeni şiddet olaylarına karışmasını önlemek bakımından oldukça önemlidir.
Şartlı Tahliye Kurulu Uygulamaları Keyfi!
Şartlı Tahliye müessesesi ceza infaz kuralları bakımından, Anayasa’da düzenlemiş kişi hak ve özgürlükleri bakımından son derece önemli bir müessese olup Şartlı Tahliye Kurulu, bu yetkisini kullanırken objektifliğini sarsacak, toplum nezdinde güvenilirliğini yitirecek bir keyfilikte ve de adaletsizce kararlar üretmemelidir.
Buna rağmen, çeşitli zamanlarda kktc Barolar Birliği tarafından da, söz konusu kurulun mahkumlara eşit ve adaletli yaklaşmadığı yönünde basına yansıyan değerlendirmeler de mevcuttur. Hal böyleyken, Afrika olayları ile ilgili Kurul’un vermiş olduğu şartlı tahliye kararının objektifliği ile ilgili Bağımsızlık Yolu Hukuk Komitesi olarak ciddi şüphelerimiz oluşmuştur. Kurul’un bileşenleri arasında ağırlıklı olarak İddia Makamı ve bu niteliğe yakın üyelerin olmasını, yargıyı, müşteki avukatını ve mahkumlar açısından ise savunmayı temsil eden herhangi bir üyenin bulunmamasını ciddi bir eksiklik olarak görmekteyiz. Ayrıca Kurul üyelerinin tümünün atanmış kişilerden oluşması yargı bağımsızlığına gölge düşürmektedir.
Tüm bunların yanı sıra, tahliye kararı verilirken Kurul’un dikkate alması gereken kriterler ise geniş ve genel kavramlar olup, adı geçen kriterleri değerlendirecek olanın kendi bakış açısı ile değerlendirmesine bırakılamayacak kadar önemli kriterlerdir. Bu bağlamda düşündüğümüzde, Afrika meselesinde yargılanan kişiler Mahkeme tarafından hapislik cezası ile cezalandırılırken toplumda sebep oldukları infial durumu da göz önüne alınmıştı.
Böylesine ciddi ve toplumda infial yaratmış meselede, Mahkeme tarafından toplum nabzı da dikkate alınarak verilmiş hapislik cezalarına karşı Şartlı Tahliye Kurulu tarafından farklı bir anlayışın nabzını dikkate alırcasına verilmiş bulunan tahliye kararı bizce Yargının/Mahkeme’nin yerine geçen, kriterlerin objektif bir anlayışla değerlendirilmediği ve de Kurul’un güvenilirliğini ciddi ölçüde sarsan hatalı bir karardır.
Mevzubahis kurul, niteliği itibarı ile keyfi uygulamalarda bulunma lüksüne sahip değildir. Bağımsızlık Yolu Hukuk Komitesi olarak, bir an önce bu kurulun feshedilerek bağımsız yargı organlarınca şartlı tahliye kurumu uygulamasını hayata geçirmek üzere tüm yetkililere çağrı yaparız.”