Bağımsızlık Yolu yayınladığı bildiri ile tüm halkı yükselen faşizm, dinsel gericilik, neoliberal politikalar, kadına ve çocuğa yönellik şiddet, savaşlar, ırkçılık ve milliyetçilik karşısında 1 Mayıs’a çağırdı. Bildiride bu tablo karşısında hissedilen çaresizlik ve umutsuzluğa karşı çarenin kendi sorunlarımızın aktörü olmakta ve umudun da emekçiler olduğunun altı çizildi. Patronlar tarafından sömürülen emekçilerin birleşerek kendi sorunlarının yanı sıra iş yeri dışındaki hak ihlallerinin de çözümünde bir aktör olacağını belirten bildiri bunun özel sektörün sendikalaşması ile mümkün olacağını belirtti.
Bildirinin tam metni şöyle:
” Yükselen faşizm, dinsel gericilik, dört yanımızı saran savaşlar, işgaller, homofobi, eğitim-sağlık haklarımızın her geçen gün gerilemesi, ulaşım ve barınma gibi haklardan söz etmenin bile ütopik sayıldığı koşuların normalleşmesi, doğaya ve kendimiz dışındaki tüm canlılara yabancılaştığımız yetmezmiş gibi her geçen gün artan rant ve inşaat çılgınlığı ile sırf betondan ibaret yaşam alanlarına sıkışmak, kadınlara yönelik şiddette artış, çocuklara yönelik şiddette artış, bölünmüş bir adada barış özlemi ile yanıp tutuşurken giderek büyüyen hamaset, ırkçılık, milliyetçilik ve ayrılıkçılık: İşte 1 Mayıs 2018’te kendimizi içinde bulduğumuz kabusun kısa bir özeti…
Yukarda sayılanların hepsi, karşılarında hissettiğimiz çaresizlik ve umutsuzluk dışında somut gerçekler. Çaresizlik ve umutsuzluk hislerimiz ise teker teker bireyler olarak içerisine sıkıştırıldığımız steril ve birbirinden yalıtılmış hayatlardan besleniyorlar. Unutmak için ne yaparsak yapalım, kendi yalnızlığımızın veya gürültülü kalabalıkların derinliklerine ne kadar sığınırsak sığınalım, çaresizlik ve umutsuzluk hep yanıbaşımızda, ama gerçek değil! Gerçek değil çünkü bu cendereden çıkış için çaremiz de var umudumuz da: Çare örgütlü mücadele ile sorunlarımızı kendi ellerimize almakta; umut emekte emekçilerde…
Kökü dışarda işbirlikçilerin ve bölünmüş adamızın her iki tarafını stratejik çıkarları için işgal altında tutan dış güçlerin karşısında; umudu temsil edenin emek olduğunu, emekçiler olduğunu, yenilmezmiş gibi görünen muktedirlerin yalnızca emekçilerin birliğinden korktuğunu hatırlatırız. Emekçilerin örgütlenmesi ve kendi günlük sorunlarından başlayarak her meseleyi söz, yetki, karar, iktidar mücadelesinde kendi cephesinde birleşerek ele alması; egemenlerin kabusudur. Bağımsızlık Yolu bu yüzden, yerli-göçmen, Türkiyeli-Kıbrıslı ayırt etmeksizin emekçilerin birliğini en acil hedef olduğunu vurgular.
Günde dokuz, on saate varan uzun mesailerde sömürülen; sigorta kaydı olmadan çalışan, sigorta kaydı olsa da yatırımları yapılmayan, en iyi ihtimalle gerçek maaşından uzak yatırımlara razı olan; yıllık ücretli izin hakkından mahrum, ekmek parası patronun iki dudağı arasına sıkıştırılmış, ek mesai gibi bir haktan bahsetmekten dahi çekinen emekçilerin örgütsüzlüğü daha fazla kabul edilemez. Emekçiler yüce gönüllü patronların insafına veya vicdanlı siyasilerin acıma duygularına bel bağlamaya mahkum değildir. Emekçiler kendi sorunlarını ancak kendi örgütlü güçleri ile çözebilirler.
Örgütlü işçi sınıfı, kendi sorunlarını kendi ellerine aldığında bunun sadece iş yerlerinde yaşanan hak ihlalleri ile sınırlı olmadığını görecektir. Bu da ülkemizde uzman siyasetçilerin gelir kapısı haline getirip çözermiş gibi yaparak idare ettiği tüm sorunların sınıfsal bir alternatifle ele alınması anlamına gelir. Trafikten barışa, ekonomiden hayvan haklarına tüm meseleler emekçi halkın örgütlü gücü ile yepyeni perspektiflerin taze havasını ancak böyle soluyabilir.
Özel sektör sendikalaşmalıdır. Özel sektör çalışanları, işyerlerinden başlayarak yaşamın tüm alanlarında söz, yetki, karar, iktidar imkanlarına kavuşmalıdır. Bunun için özel sektörde sendikasız çalıştırılmak yasaklanmalıdır. Özel sektöre sendika, dün söylediğini bugün unutturmaya çalışan yozlaşmış siyasetçilerin çiğnediği bir sakız olmaktan çıkarılmalı, etiyle kemiğiyle yaşayan bir gerçek kılınmalıdır. İşte o zaman, köhne siyasetin sahte uzlaşmalarıyla kurulmuş çıkar ortaklıklarının altındaki zeminin kaydığını göreceğiz, işte o zaman umudun hala yaşadığını ve emekçilerin birleşik mücadelesi karşısında hiçbir sorunun çözümsüz olmadığını deneyimleyeceğiz.
İşte bu yüzden Bağımsızlık Yolu olarak; yükselen faşizm, savaşlar, işgaller ve dinsel gericiliğe karşı, neo-liberal politikalarla gasp edilen haklarımıza sahip çıkmak için tüm halkımızı 1 Mayıs’ta özel sektörde sendikasız çalıştırılmanın yasaklanması mücadelesine omuz vermeye çağırıyoruz. Gelin hep birlikte haykıralım: Sendikasız Çalıştırılmak Yasaklansın!”