Bağımsızlık Yolu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ilan ettiği güneş altında çalışma yasağı ile ilgili açıklama yaptı.
Yapılan açıklamada söz konusu yasağın aşırı sıcaklara karşı oluşan tepkiyi yatıştırmak adına “dışarıda çalışmak yasaklandı” şeklinde kamuoyuna lanse edildiği, ancak aslında “güneş altında çalışmanın” yasaklandığına dikkat çekildi.
Öte yandan yasağın bakanlık tarafından denetlenmesinin mümkün olmadığına, çünkü müfettişlerin ve Çalışma Dairesi’ne ait araç sayısının yetersiz olduğuna dikkat çekildi. Ayrıca Alo 102 ihbar hattının da saat 14:00’dan sonra telesekretere bağlanmakta, ihbarların ertesi gün değerlendirilebilmekte olduğu da göz önünde bulundurularak, bakanlığın kendi koyduğu yasağa yaklaşımının “dostlar alışverişte görsün” yaklaşımı olduğu belirtildi.
Bağımsızlık Yolu sendikaları da eleştirerek, özel sektörde sendikasız çalıştırılmanın yasaklanması yasa tasarısına “yasakçı zihniyet yanlıştır” deyip destek vermeyen sendikaların, güneşte çalışma yasağına sahip çıkabiliyor olmasının çelişkisini vurguladı.
Sendikaların sıcakta çalışan işçileri fotoğrafladığına, ancak örgütleyemediğine dikkat çekilen açıklamada, “Çünkü özel sektörde zorunlu sendikalaşma dışında bir örgütlenme şansları yoktur” ifadelerine yer verildi.
Bağımsızlık Yolu’nun açıklamasının tam metni şöyle:
“Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ilan ettiği 3 günlük “güneş altında çalışma yasağı”nın ilk günü ile birlikte; sendikasız işçi çalıştırmanın derhal yasaklanması gerektiği her yönü ile bir kez daha ortaya çıktı.
Yasak, ilgili bakanlığın aşırı sıcaklar nedeniyle oluşan kamuoyu tepkisini yatıştırmak amacıyla ve geçmişte CTP döneminde de uyguladığı bir taktik olarak “dışarda çalışma yasağı” şeklinde duyuruldu.
Ancak kısa sürede kararın “güneş altında çalışma yasağı” şeklinde alındığı ortaya çıktı.
Yani işçiler inşaatın gölgesinde kaldığı sürece çalışma yasağının kapsamı dışında olacaklar, patronların ceza almaması için denetim sırasında işçilerin bir adım atarak gölgeye çekilmeleri yeterli olacaktır.
Kararın pratikte uygulanamaz niteliği bir yana, ilgili bakanlığın kendi kararını bu hali ile bile uygulamaya çalışma niyeti olmadığı da açıktır.
Yeterli denetmeni olmayan bakanlık, örneğin Dipkarpaz köyünden alacağı bir ihbarı kontrol etmek için, en yakın bölge olan Mağusa’daki müfettişini göndermelidir. Ancak Mağusa’da inşaat denetimi yapabilme yetkisi olan müfettiş sayısı üç bile değildir. Üstelik Mağusa bölgesinde Çalışma Dairesi’nin kullanımında araç yoktur. Bu bölge Maliye Bakanlığı tarafından pilot bölge ilan edilmiş, Çalışma Bakanlığı’nın tüm araçlarına el konulmuş ve sadece bir gün önceden haber verilerek belli saatlerde araç kullanımına izin verilmektedir. Kısacası Mağusa’daki az sayıdaki müfettişin Dipkarpaz’a gitmesi yürümek dışında mümkün değildir. Bütün bölgelerde durum aşağı yukarı bu minvaldedir… Dahası ihbar hattı olarak duyurulan Alo 102 de saat 14:00’dan sonra telesekretere bağlanmakta, ihbarlar ertesi gün değerlendirilmektedir. Üç günlük yasak cuma gün biteceğinden ve bir sonraki iş günü pazartesi olduğundan; söz konusu yasak fiilen cuma saat 14:00’da sona erecektir.
Bütün bunların ortaya koyduğu gibi Çalışma Bakanlığı’nın tek amacı “dostlar alışverişte görsün” misali bir kandırmaca yaratmaktır.
Özel sektörün sorunlarının çözümü için sendikasız çalıştırılmanın yasaklanması dışında bir çıkar yol yoktur. İlgili bakanlığın kendi kararını ne kadar ciddiye aldığının göstergesi olan ilk günkü pratik bunun ispatıdır.
Buna ek olarak, aşırı sıcağa, kamuoüyunun desteğine ve bakanlığın kararına rağmen; güneş altında işçi çalıştırmaya devam eden patronlar örneği de bize sendikalaşma dışında bir çözümün olmadığını açıkça göstermektedir.
Sendikasız çalıştırılmanın yasaklanmasına ilişkin yasa önerimize ve ısrarlı taleplerimize bugüne kadar en dişe dokunur itirazı yönelten bazı sendikaların çaresizliği de talebimizin haklılığını göstermektedir.
Bu sendikalar, sokak sokak gezerek güneşte çalışan işçileri fotoğraflamakta ancak örgütleyememektedirler. Çünkü özel sektörde zorunlu sendikalaşma dışında bir örgütlenme şansları yoktur.
Gene de bu sendikalar bize “yasakçı anlayışa karşı olduklarını” söylediklerine göre; “güneş altında çalışma yasağını” nasıl bu kadar sahiplendiklerini sormak da hakkımızdır. Güneş altında çalışma yasağı ve sendikasız işçi çalıştırma yasağı, ikisi de yasak değil midir? Patronların, devletin ve mevcut sendikaların pratiği bize göstermektedir ki; özel sektör emekçilerinin insanca çalışma hakkına ulaşabilmesi için bu üç unsurdan bir şey umulamaz.
Emekçilerin kurtuluşunun kendi eserleri olabilmesi için sendikasız çalıştırılmanın derhal yasaklanması gerekmektedir. Sendikalı emekçiler geriye kalanı kendileri halledecektir. Ne bakanlığın ihsanına, ne patronların insafına ne de klima sendikacılarının fotoğraflarına ihtiyaçları yoktur.
Sendikasız işçi çalıştırmak yasaklansın!
Özel sektöre sendika”