Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Rahvancıoğlu Maaş Desteği Tartışmalarını Değerlendirdi: “İşçiler Arasında Yasaya Dayanmayan Bir Ayrım Yapılamaz, Devletin 1500 TL Vermesi, Patronun Ücret Yükümlülüğünü Ortadan Kaldırmaz”

Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Münür Rahvancıoğlu, hükümetin özel sektörde kapalı olan iş yerlerinde çalışan işçilere vereceği 1500 TL’lik maaş desteğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Eğer özel bir durum, olağan dışı bir mesele varsa; o özel duruma uygun YASAL bir düzenleme yapılmak zorunludur. Yasal düzenlemeler de keyfe göre değil, Anayasa’ya ve mevcut yasalara uyumlu olarak yapılabilir.

“İşyeri kapandı, onun için maaş da yok” kahve muhabbetidir, mevcut yasal zeminde işçi-işveren ilişkisi devam ediyor ve işçi kendi kusuru olmayan sebeplerle çalışamıyorsa, ücreti ödemek hala işverenin yükümlülüğüdür.

Hükümet hem “işyerlerini kapatıyorum” hem “işten çıkarmayı yasaklıyorum” deyip, bu özel duruma yönelik yasal bir önlem almazsa, var olan yasa geçerli ve uygulamada kalırsa, duruma göre keyfi “eh o zaman işveren ödemek zorunda değil” denilemez, kimse söyleyemez, söyleyen de yanlış söyler!

Açıklama şöyle:

İşçi-İşveren ilişkisi, bir tarafın çalışması diğer tarafın da ücret ödemesi temeli üzerine kuruludur. Bu temeli ortadan kaldırıp, ondan sonra da, bu ilişkinin devam ettiğini söyleyemezsiniz. En azından mevcut yasal zeminde söyleyemezsiniz!İşçi-İşveren ilişkisi, bir tarafın çalışması diğer tarafın da ücret ödemesi temeli üzerine kuruludur. Bu temeli ortadan kaldırıp, ondan sonra da, bu ilişkinin devam ettiğini söyleyemezsiniz. En azından mevcut yasal zeminde söyleyemezsiniz!


– Eğer özel bir durum, olağan dışı bir mesele varsa; o özel duruma uygun YASAL bir düzenleme yapılmak zorunludur. Yasal düzenlemeler de keyfe göre değil, Anayasa’ya ve mevcut yasalara uyumlu olarak yapılabilir.


– Bakanlar Kurulu kararıyla işyerleri zorunlu olarak kapatıldığında, yani işverenler işçilerini çalıştırma hakkından mahrum bırakıldıklarında; o kararı alan Bakanlar Kurulu işverenlere nasıl işçilerinin ücretlerini ödeyeceklerine dair YASAL bir yol göstermek mecburiyetindedir. Çünkü yasalara göre işverenlerin ücret ödeme mecburiyeti bu durumda da devam eder. “İşyeri kapandı, onun için maaş da yok” kahve muhabbetidir, mevcut yasal zeminde işçi-işveren ilişkisi devam ediyor ve işçi kendi kusuru olmayan sebeplerle çalışamıyorsa, ücreti ödemek hala işverenin yükümlülüğüdür.


– Bu ülkede Asgari Ücret, brüt 3820 TL’dir. Farklı kesimlerin kesintileri farklı olduğu için herkesin neti farklı olsa da, net asgari ücret ortalama 3225 TL’dir. Eğer devlet, kendi kararıyla işyerlerini kapatmış ve buna karşılık işçilere 1500 TL ödeme yapacaksa; bir kere bunu tüm işçilere yapacak, ayrıca da işveren de bu miktarın üstünü tamamlamak zorunda demektir. 


– 1500 TL lafının ilk ortaya atıldığı 25 Mart’tan beridir bir tartışmadır gidiyor: Otel ve Casino çalışanları dahil mi, 3. Uyruklular dahil mi, kendi nam ve hesabına çalışanlar dahil mi, küçük esnaf dahil mi…. Bu kesimlerin bir çoğu önce dahil değildi, şimdi dahil… Ama sorulmayan esas soru şu, hangi yasaya, hangi yasa gücünde kararnameye, hangi mevzuata göre birileri bir şeylere dahil ediliyor veya dışarda bırakılıyor? BU TARTIŞMANIN YASAL ZEMİNİ NEDİR? 


– Cevap çok basit; Bakanlar Kurulu yasa gücünde kararname yapmadıkça veya Meclis mevcut yasayı değiştirmedikçe, maaş tartışmasının yasal zemini mevcut İş Yasası’dır ve hiçkimse mevcut yasaya göre bir diğerinden ayrı tutulamaz! 


– İş Yasası tüm işverenleri maaş ödemekle yükümlü kılmaktadır. Kim ne derse desin, nasıl yorumlarsa yorumlasın bu böyledir. Binlerce çalışan bu duruma maruz kaldı, her şey yoluna girince bu kadar insanın içinden dava yoluna gidecek 5-10 kişi çıkacaktır. Ve bugün kahve muhabbeti yapıp tersini söyleyenlerin haksızlığını hep beraber mahkeme kararlarında göreceğiz… 


– “İş yerleri kapalı, işveren 1500 TL’nin üstünü 3225 TL’ye nasıl tamamlasın? Bu insafsızca değil mi?” denilebilir. Herkesin şunu anlaması lazım, bu insaf veya insafsızlık meselesi değil… Mevcut yasa mevcut şekliyle yürürlükte olduğu sürece, hukuken neyin doğru neyin yanlış olduğu meselesidir… Çok insaflıysalar, yasal düzenleme yaparlar, duruma uygun bir adalet zemini tesis ederler; esas insafsızlık olağan koşullar için yapılmış bir yasayı mevcut koşullarda geçerli tutmaktır…


– Hükümet hem “işyerlerini kapatıyorum” hem “işten çıkarmayı yasaklıyorum” deyip, bu özel duruma yönelik yasal bir önlem almazsa, var olan yasa geçerli ve uygulamada kalırsa, duruma göre keyfi “eh o zaman işveren ödemek zorunda değil” denilemez, kimse söyleyemez, söyleyen de yanlış söyler! Madem işten çıkarmayı yasakladın, demek ki işçi hala işverenin işçisi… Madem işçi hala işverenin işçisi, demek ki işveren maaşı ödeyecek… Aksini niyet eden, bir zahmet yasayı değişecek!


– Bakın Türkiye ne yaptı: İşten durdurmayı yasaklarken, yürürlükteki İş Kanunu’na “ücretsiz izin” maddesini ekledi. Çünkü onlarda da tıpkı bizdeki gibi yasal olarak ücretsiz izin diye bir şey yoktu, yasal olarak bizde hala yok ya neyse… Türkiye ücretsiz izni de laf olarak koymadı: “Sigorta ücretisiz izinde geçecek her gün için 59 TL ödeyecek” dedi. Yani ayda 1770 TL… Sigortalı olan herkes için! Kim kapsamda, kim değil, o da alacak mı, ben de alacak mıyım, muğlaklığı yok! Net, yasal, eşit, şeffaf… Üstelik işverene yasak koyarken, işçiyi de mağdur etmeden çözüm üretiyor. Hem de hayatın daha ucuz olduğu bir ülkede, işçiye daha fazla para ödeyerek ve işvereni de yasa önünde yükümlü tutmadan!


– Çok uzattım kısa keseyim:
1- Mevcut 1500 TL tartışması baştan çarpık bir tartışmadır. İşçiler arasında yasaya dayanmayan bir ayrım yapılamaz. Keyfi olarak onu bunu şunu dışarda bırakmak hukuk devleti olmadığınızı veya yöneticilerinizin hukuktan nasibini almadığını gösterir… Size “kapsam dışısın” diyene, şunu sorun: “Hangi yasanın, hangi maddesine göre?”


2- Devletin 1500 TL vermesi, işverenin ücret yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Özellikle de işten durdurmak yasaksa ve istihdam ilişkisi devam ediyor diye Bakanlık bangır bangır yayın yapıyorsa… “Bu dönemde İşverenin maaş yükümlülüğü yoktur” diyenler, hangi yasanın hangi maddesine göre bunu dediklerini de söylesinler! 


3- İşten durdurmayı yasaklamak, idari bir kararla “duruş kabul etmemek” şeklinde olmaz. Çok daha kapsamlı ve çok daha iyi örnekleri var, ama başlangıç seviyesi için Türkiye’ye bile baksanız yeterli… İdari kararınıza bir işveren dava açarsa, hangi yasanın hangi maddesinden yetki alarak bunu yaptığınızı da mahkemede söylersiniz…


4- Gücü olan, imkanı olan, mağdur olduğunu düşünen, ister işveren olsun ister işçi; bu süreç geçince mahkemeye başvursun. Bu keyfiyetle gidecekler ve yasal düzenleme yapmayacaklarsa; kazanırsınız, benden söylemesi…İşçi-İşveren ilişkisi, bir tarafın çalışması diğer tarafın da ücret ödemesi temeli üzerine kuruludur. Bu temeli ortadan kaldırıp, ondan sonra da, bu ilişkinin devam ettiğini söyleyemezsiniz. En azından mevcut yasal zeminde söyleyemezsiniz!