Bağımsızlık Yolu Örgütlenme Kampanyası kapsamında yaptığı çağrı ile halkı “örgütlü kötülüğe” karşı örgütlenmeye davet etti.
Bağımsızlık Yolu Örgütlenme Sekreteri Ali Şahin tarafından yapılan çağrıda, Kıbrıslı Türk halkına ve kültürüne yönelik muhafazakar saldırılara, her geçen gün daha da kötüleşen devlet politikalarına, çalışma hayatında yaşanan sıkıntılar ve artan kadın cinayetlerine değinilirken, doğanın da aynı sorunları yaşadığına dikkat çekildi. Bütün bu sorunların çözümünün Kıbrıs sorununun çözümünden değil yaşamsal çıkarları ortak insanların yapay sınırlara karşı emek eksenli,sosyalist,feminist ve ekolojist bir mücadeleden geçtiğini vurgulanarak Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayan herkes Bağımsızlık Yolu’nda örgütlenmeye çağrıldı.
Bağımsızlık Yolu’nun Örgütlenme kampanyasıyla ilgili yaptığı çağrı şöyle:
“Kıbrıslı Türk halkı olarak nerdeyse her gün yeni bir saldırı ile yüzleşiyoruz. Sosyal yapımızı muhafazakar ve gerici bir biçimde yeniden tasarlamak, bu topraklarda yaşayan kültürü asimile etmek yolunda hızla ilerleniyor. Okuldan fazla cami olan bir coğrafyada yaşıyoruz ve sosyal hizmet görevlisinden fazla din görevlimiz var…
Sosyal devlete dair son kırıntılar da elimizden alınıyor; eğitim ve sağlık ateş pahası, ulaşım ve barınma ile ilgili kamusal hiçbir politika yok. Bireysel çözümler üretmeye çalıştığımız trafik gibi sorunlarımız da, devletin yol güvenliği ile ilgili hiçbir olumlu adımı olmamasından kaynaklı olarak tam bir kaos içerisinde…
Kamusal sağlık politikalarının yokluğunda, sağlık bir hak olmaktan çıkarılmış kar getiren bir sektör olarak pazarlanıyor. Parası olmayana sağlık hizmeti sunulmazken, bozuk sistem sevdiklerimizin canını almaya devam ediyor. Sağlıkta olan, sendikasızlığın kol gezdiği çalışma yaşamında da oluyor; çalışma yaşamında olan tek bir sığınma evinin yokluğunda kadın cinayetlerinde de yaşanıyor; kadın cinayetlerinde yaşanan yol güvenliğinin önemsenmediği trafikte tekrar ediyor: Kıbrıslı Türk halkı her alanda devletin açık kusur ve ihmalinden kaynaklı olarak ölümle burun buruna yaşıyor.
Halk olarak maruz kaldıklarımızı; doğamız ve hayvanlar kat kat fazlasıyla yaşıyor. Ağaçlarımızın, denizlerimizin, dağlarımızın, havamızın, sokak hayvanlarının ve doğal yaşamda var olmaya çalışan türlerin durumu, Kıbrıslı Türklerden çok farklı değil…
Bize, tüm bunların çözümünün Kıbrıs sorunundan geçtiği söyleniyor. Hepsinin birden sihirli değnek dokunmuşçasına düzelmesi için iki imzanın yeterli olduğu iddia ediliyor. Ancak yıllar ve yıllar ve yıllardır Kıbrıs sorunu çözülmüyor, imzalar atılmıyor ve zaman geçtikçe halk olarak barış istencimiz de yeterince duyulmuyor, önemsenmiyor.
Mahkum edildiğimiz bu karabasan, kaderimiz değildir. Buna dur diyebilir, bu döngüyü tersine çevirebiliriz. Bunun için teker teker sürdürdüğümüz yaşam mücadelemizi birleştirmemiz, ortaklaştırmamız gerekiyor. Yaşamsal çıkarları ortak olan insanlar olarak, aramıza çekilen yapay ayrımları aşmamız ve bizi yerli-göçmen, dindar-ateist, kadın-erkek, Türk-Kıbrıslı gibi her temelde bölmekten çıkarı olanların karşısına, hayatını emeği ile kazanan tek bir güç olarak çıkmamız gerekiyor.
Bağımsızlık Yolu, Kıbrıslı Türk halkının yaşadığı saldırıların emek eksenli bir direniş mevzisinden, sosyalist, ekolojist ve feminist bir çizgi ile göğüslenebileceğinin bilinciyle; halkımızın en ileri unsurlarına örgütlenme çağrısı yapıyor: Bağımsızlık Yolu Birlikte Direnecek Mücadele Arkadaşları Arıyor!
Bu adada yaşamak için çabalayanlar, yurdundan ayrılmak istemeyenler, gidecek başka yeri olmayanlar, tükenmeyi reddedenler; bu çağrı sizleredir.
Kötülük örgütlü bir şekilde karşımızda ve bizim tek seçeneğimiz direnmek. Direnmekten, direnmek için ise örgütlenmekten başka çaremiz yok.
Bir yanda onlar var bir yanda biz. Evet, onlar güçlü. Ancak onların en güçlü tarafı bizim örgütsüzlüğümüz. Bu gücü ellerinden alalım.
Her geçen gün daha da kötüleşirken mutluluk için sadece geçmişe bakanlar, çağrımız geleceğe bakmak içindir. O gelecek örgütlü mücadeleden başka bir şey değildir. Haydi, kesin olmayan fakat imkanı olan bir mutluluk için geleceğe bakalım. Örgütlenelim.
Gelin, bugünkü ve gelecek kuşaklara kader olarak benimsetilmeye çalışılan bu cendereyi kıralım. Mahkum edildiğimiz bu kabusun karşısına örgütlü ve bilinçli bir şekilde çıkalım. Örgütlü kötülüğü, halkın örgütlü gücü ile durduralım.”