Bağımsızlık Yolu 1. Olağan Genel Kurulu 12 Şubat’da gerçekleştirildi. Genel Sekreter Ali Şahin’in açılış konuşması ile başlayan Genel Kurul’da, barış, halkların kardeşliği ve devrim için mücadelede yaşamını yitirenler ile özel sektörde sendikasız, güvencesiz çalıştırılırken iş cinayetleriyle hayatını kaybeden emekçiler için 1 dakikalık saygı duruşu gerçekleştirildi.
Nazen Şansal’ın Divan Başkanı, Salih Batak ve Abdullah Özdoğan’ın yazmanlar olarak belirlendiği Genel Kurul, faaliyet raporunun okunması ve mali raporun sunularak aklanması ile sürdü. Genel Kurul’da daha sonra tüzük değişiklik önerilerinin okunarak oylanmasına geçildi. Tüzük değişikliklerinin ardından, Genel Sekreterlik için adaylık başvurularının yapıldığı Genel Kurul’da, Genel Sekreterlik seçimi gerçekleştirildi.
Bağımsızlık Yolu’nda Genel Sekreterlik görevine Münür Rahvancıoğlu getirildi. Genel Kurul daha sonra Genel Komite Sekreterlikleri için adaylık başvuruları ve seçimi ile devam etti. Genel Komite Sekreterlikleri’ne Ali Şahin, Barış Doğanbay, Cemre İpçiler, Salih Erşangil ve Yusuf Özgü Sertel seçildi.
Kurulda daha sonra, Bağımsızlık Yolu Genel Komitesi ile üyeler arasında köprü görevi görecek olan Bağımsızlık Yolu Meclis üyelikleri için adaylık başvuruları ve seçimi yapıldı. Tüzük gereği toplam 19 kişiden oluşan BY Meclisi’ne Genel Kurul tarafından belirlenmesi gereken 7 üye seçildi. Bu üyeler; Ahmet Karakaşlı, Cansu N. Nazlı, Celal Özkızan, Fatih Bayraktar, Firuzan Nalbantoğlu, Güngör Acar ve Serdar Durukan olarak belirlendi.
Şovenizm ve Gericiliğe Karşı Mücadele ile, Sendikasız Çalıştırılmanın Yasaklanması İçin Mücadele Edilmesi Oybirliği ile Kabul Edildi
Seçimlerin tamamlanmasının ardından, Genel Kurul karar önerileri okundu.
Genel Kurul’daki birinci karar önerisinde, Türkiye’de yükselen ve Kıbrıs’ın kuzeyine de etki eden gericiliğe karşı mücadele ile Kıbrıs’ın kuzeyinde ve güneyinde birbirinden beslenen faşist çevrelerle mücadele şekli ele alındı.
İçinden geçtiğimiz süreçte gerici ve faşist hareketlerin artan faaliyetlerine karşı mücadele etmenin öncelikli görevlerden biri olduğu, AKP’nin Türkiye’de günden güne derinleştirdiği gerici iktidarı, Kıbrıs’ın kuzeyinde de gericiliğin ve faşizmin yükselmesine sebep olduğu belirtildi. Özellikle kadınların en temel hak ve özgürlüklerini dahi engelleme peşinde olan gericiliğe karşı, devrimci kadın hareketinin büyümesi, sosyalist feministlerin gericilik karşısında öncü görevi görmesi gerektiği vurgulandı.
Öte yandan, Kıbrıs’ın güneyindeki faşistlerin Kıbrıslı Türklere yönelik sözlü ve fiziki saldırıları olduğunu, bunu bahane eden kuzeydeki şovenist çevrelerin ise barış ve adanın yeniden birleşmesi mücadelesini geriletmek için yoğun bir çaba sarfettikleri belirtilirken, birbirini karşılıklı olarak besleyerek yükselen bu iki olguya karşı mücadeleyi yükseltmenin önemine dikkat çekildi.
Karar önerisinde “Bağımsızlık Yolu, gericiliğe ve şovenizme karşı her alanda mücadeleyi ve bu mücadelede yer alan tüm ilerici ve demokrat güçlerle dayanışmayı yükseltmelidir” ifadesi yer aldı.
Genel Kurul’daki bir diğer karar önerisinde ise, çalışma yaşamında yaşanan örgütsüzlük halinin Kıbrıslı Türk halkının varoluş mücadelesindeki en büyük engellerden biri olduğuna, ayrıca özel sektör çalışanlarının örgütsüzlüğü üzerinden kamu-özel çalışanlarının egemenler tarafından düşmanlaştırılmaya çalışıldığına dikkat çekilerek, iki yıla yakın süredir sürdürülen “10 ve Üzeri Emekçi Çalıştıran Patronların Sendikasız Emekçi Çalıştırılması Yasaklansın” kampanyasının daha ileriye taşınması gerektiğinin altı çizildi.
Karar önerisinde, “Hem hükümetlerce yaratılan neo-liberal algı, hem de sol liberallerce oluşturulan akıl tutulması karşısında devrimci bir çıkış olan kampanyamızı yükselterek sürdürmek önümüzdeki süreçte de örgütümüzün önemli görevlerinden biridir” ifadelerine yer verildi. Karar önerileri, oybirliği ile kabul edildi.
Kurul raporunun ardından, Bağımsızlık Yolu üyeleri dilek ve temenniler bölümünde söz alarak Genel Kurul’a hitap etti. Genel Kurul, Genel Sekreterlik görevine getirilen Münür Rahvancıoğlu’nun kapanış konuşması ile sona erdi.
Genel Kurul’da onaylanan karar önerilerinin tamamı şöyle;
Bağımsızlık Yolu, içinden geçtiğimiz süreçte gerici ve faşist hareketlerin artan faaliyetlerine karşı mücadele etmenin öncelikli görevlerden biri olduğu tespitini yapar.
AKP’nin Türkiye’de günden güne derinleştirdiği gerici iktidarı, ister istemez Kıbrıs’ın kuzeyinde de gericiliğin ve faşizmin yükselmesine sebep olmaktadır. Kıbrıslı Türk halkının kendi kendini yönetme ve asimilasyon politikalarına karşı durma mücadelesi AKP’nin ve Kıbrıs’taki işbirlikçilerinin hedefi haline gelmektedir.
Ayrıca gericilik, özellikle kadınların en temel hak ve özgürlüklerini dahi engelleme peşindedir.
Öte yandan Kıbrıs sorununda yaşanan son gelişmeler de faşist çevrelerin toplumda şovenizmi tırmandırmaya yönelik çabalarını arttırmıştır. Kıbrıs’ın güneyindeki faşistlerin Kıbrıslı Türklere yönelik sözlü ve fiziki saldırılarını da bahane eden bu şoven çevreler, barış ve adanın yeniden birleşmesi mücadelesini geriletmek için yoğun bir çaba içerisindedirler.
Birbirini karşılıklı olarak besleyerek yükselen bu iki olguya karşı mücadeleyi yükseltmek içinde bulunduğumuz dönemin devrimci görevlerinden biridir.
Bağımsızlık Yolu, gericiliğe ve şovenizme karşı her alanda mücadeleyi ve bu mücadelede yer alan tüm ilerici ve demokrat güçlerle dayanışmayı yükseltmelidir.
Bağımsızlık Yolu ayrıca, devrimci kadın hareketinin büyümesi için, sosyalist feministlerin gericilik karşısında öncü görevi görmesi gerektiğini vurgular.
2-
Bağımsızlık Yolu, özellikle çalışma yaşamında yaşanan örgütsüzlük halinin Kıbrıslı Türk halkının varoluş mücadelesindeki en büyük engellerden biri olduğuna dikkat çeker.
Neo-liberal politikaların her hükümet döneminde başat eğilim olduğu, özelleştirme, taşeronlaştırma ve kuralsız çalıştırılmanın ortak akıl diye sunulduğu bir dönemin içindeyiz.
Kamu çalışanlarından özel sektöre çalışma yaşamının her alanında yoksulluk günden güne artarken Kıbrıslı Türk gençlerin ülkelerini terketmesine sebep olacak kadar yükselen işsizlik egemenlerce normalleştiriliyor.
Öte yandan özel sektör çalışanlarının örgütsüzlüğü üzerinden egemenlerce yaratılan mağduriyet, kamu çalışanlarıyla özel sektör çalışanlarının birbirine düşmanlaştırılması şeklinde yine egemenlerce bir silah olarak kullanılıyor. Tüm bu sorunlar, son derece örgütlü olan sermaye karşısında tamamen korumasız olan emekçi kitlelerin örgütsüzlüğüyle doğrudan ilgilidir.
Bağımsızlık Yolu olarak iki yıla yakın bir süredir sürdürdüğümüz ve özel ve kamu çalışanları arasında bir köprü kuracak “10 ve Üzeri Emekçi Çalıştıran Patronların Sendikasız Emekçi Çalıştırılması Yasaklansın” kampanyası içinden geçtiğimiz süreçte de önemini korumaktadır.
Hem hükümetlerce yaratılan neo-liberal algı, hem de sol liberallerce oluşturulan akıl tutulması karşısında devrimci bir çıkış olan kampanyamızı yükselterek sürdürmek önümüzdeki süreçte de örgütümüzün önemli görevlerinden biridir.