Bağımsızlık yerine bağımlılık mentalitesi – George Koumoullis

Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’nin “geçersiz” olduğuyla ilgili tutumunun en etkili destekleyicileri biziz.

Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’nin “geçersiz” olduğuna dair sık sık tekrarladığı tutumuna ve güney Kıbrıs’tan “Rum Yönetimi” diye bahsetmesinden öfke duyuyoruz.

Şimdiye kadar biz, Kıbrıslı Rumlar olarak, Türk propagandasını genellikle argümanlarımızla beslediğimizi düşündük mü? Böylece biz -hareketlerimizle (özellikle belirtiyorum ki bizim hareketlerimizle) Türkiye’nin bu tutumunu destekleyip onaylıyor muyuz? Yarattığımız –tabii düşünemeden – bizim devlet varlığımızı zayıflatan ve Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti ile ilgili “geçersiz” iddiasını güçlendiren bir çeşit Beşinci Kol faaliyetiydi[1]. Peki Türkiye’nin bu iddiası mantığa sığıyor mu?

Öncelikle, Kıbrıs’ın güneyinde Kıbrıs ve Yunan bayraklarının evliliği durumu var. Devlet binaları dışında, Kıbrıs bayrağı her zaman Yunan bayrağıyla yan yana dalgalandırılıyor. Bu durum bana tüketicinin ihtiyacını karşılamak için birlikte tüketilen “tamamlayıcı mallar”ı hatırlatıyor; zeytin yağı ve sirke, tuz ve biber, cin ve tonik gibi.

Birçok kilise, okul, tiyatro, klinik, süpermarket, pizzacı ve daha başka yerlerde Kıbrıs bayrağı ile Yunan bayrağını yan yana görüyoruz. İnsanlarda, Kıbrıs bayrağının Yunan bayrağı olmadan dalgalandırılması durumunda hain olarak itham edilme korkusu var.

Böyle bir mentaliteyle, Kıbrıs bayrağı Kıbrıslı Türkleri nasıl heycanlandırabilir ki? Adanın güneyini ziyarete gelen bir ziyaretçi yan yana duran Kıbrıs ve Yunan bayraklarını gördüğünde güney Kıbrıs’ı Rum Yönetimi olarak görmekten kendini nasıl alıkoyacak? Yabancı bir ziyaretçi bizim bağımlılık yerine bağımsızlık mentalitemizin olduğu sonucunu nasıl çıkaracak?

Türk propagandasına en büyük katkıyı, Şampiyonlar ve Avrupa Ligi’nde yer alıp tüm dünyada milyonlar tarafından izlenilen “milliyetçi” futbol takımımızın örgütlü taraftarları sağlamıştır. Ve bu milyonlar, ekranlarında güney Kıbrıs takımlarının, neredeyse iki saat boyunca, Yunan bayrakları ve diğer Yunan sembolleriyle desteklendiğini görüyor. Güney Kıbrıs takımlarının maçlarını izleyen insanlarla bir anket yaparsak, şüphesiz Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsız bir devlet değil de sadece Kıbrıslı Rumların yönetiminde olduğu görüşünü belirteceklerdir.

Türkiye, en vahşi rüyalarında bile böyle milyonlarca euro değerinde bir hediye reklamı hayal edemezdi. Bir komplo teorisyeni (Kıbrıs’ta bunlardan çok sayıda var) Türkiye’nin kendi gizli amaçlarına ulaşabilmesi için “milliyetçi” futbol kulüplerinde küçük örgütlü taraftar grupları üretip (kelimenin kötü anlamıyla) onları beslediği sonucuna varabilir. Bu içten pazarlıklı bir düşüncedir.

Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’nin “geçersiz” olduğuyla ilgili tutumunun en etkili destekleyicileri biziz. 1966’da Kıbrıs milli marşını hurdaya çıkarıp yerine Yunan milli marşını getirdik. Bu, tam da TC’nin istediği gibi Kıbrıs Cumhuriyeti’ni bağımsız bir devletten Rum Yönetimi’ne çevirmiştir.

Birçok Kıbrıslı Rum Kıbrıs Cumhuriyeti’ni Yunan milli marşı ile bağdaştırmalarını, eğitim sistemine, resmi tarihe ve sosyal yaşamlarına borçlu olup Kıbrıs milli marşının olmamasıyla ilgili de endişe duymamaktadır. Böylece Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı başka bir devlet başkanını karşılarken çalan Yunan marşı Kıbrıslı Rumların büyük bir kesimi tarafından “normal” olarak değerlendiriliyor.

Yabancılar için bile güney Kıbrıs’taki devlet törenlerinde Yunan milli marşının çalınıyor olması tamamen abzürd olarak görülüyor ve şunu merak ediyorum; yabancıların gözünde Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Yunanistan’ın herhangi bir ilçe memurundan daha fazlası mıdır?

Ne yazık ki, marş ile ilgili kafa karışıklığının oluşmasının nedeni Yunanistan’da “milli” sıfatının “devlet”le  ilişkilendirilmesiyle ilgilidir. Bu sorun bakımından, “milli” yerine “devlet” marşı dememiz, sadece Kıbrıslı Rumların değil ayrıca Kıbrıslı Türklerin, Ermenilerin ve Maronitlerin de bu marşı benimsemesi açısından daha doğru olurdu. Hangi şekilde bakıyor olsak da, Kıbrıs sadece Yunanlardan oluşan bir ülke değildir, ne de Yunan milli marşının benimsetilmesini haklı çıkaracak bir Yunanistan ilçesi.

Bir sosyal psikolog, halk olarak düştüğümüz yanılgılarla Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’nin “geçersiz” olduğuna ilişkin argümanını güçlendirmesine yardımcı olduğumuz sonucuna varabilir.  Bu yanılgılarımız önyargılı kanılardan başka bir şey değildir – öyle ki dikkatimizin inanmak istediğimiz şeye toplanmış olması bizi farklılıkları görmekten aciz kılmaktadır, üstelik bu farklılıklar gün gibi ortadayken.

[1] Düşman için çalışan gizli örgüt

 

Orijinal Metin: http://cyprus-mail.com/2016/05/29/mentality-dependence-rather-independence/

Çeviren: Feray Yalçuk

[1] Düşman için çalışan gizli örgüt