AVRUPA’NIN “BESLEMELERİ” HÜKÜMETTE – MUSTAFA KELEŞZADE

Yunanistan’da sandıklar kapandı . Zafer ise beklendiği üzere radikal sol SYRİZA’nın.

Bundan çok değil bir kaç sene önce SYRİZA’nın oy oranları yüzde 3-4’lerle ifade edilmekteydi. Seçimleri SYRİZA kazanacak dense Tsipar bile hayra yormazdı eminim. Şu an ise SYRİZA oylarını 10’a katlamış durumda.

Peki  ne oldu da SYRİZA birden böyle bir noktaya geldi?

Yunanistan 2011’de etkileri halen süren tarihinin en büyük ekonomik krizi ile yüzleşti.

Avrupa Birliği ise krizin suçlusu olarak Yunan halkını gösterdi.Yunanlılar tembellik ve iş bilmezlikle suçlandı. Hem de çalışma saatlerine vurulduğunda en çok çalışan Avrupa ülkesi olmalarına hiç değinilmeden…

Hemen bir reçete hazırladı Avrupa teknokratları.” Siz beceremiyorsunuz biz halledelim” diyerek bir de Troyka’sını gönderdi Yunan halkının başına. “Ülkenize bize ve şirketlerimize olan borcunuzu ödeyesiniz diye kredi vereceğiz, ama ekonominizin de kontrolünü alacağız” dediler Yunan halkına.

Sonra başladı kemer sıkma politikaları. Hazır reçete ile devlete ait olan ne varsa satılmaya veya kapatılmaya başlandı hemen. Beraberinde de işsizlik tarihin en yüksek seviyesine geldi. Çünkü bilen bilir kemer hep alttan sıkılır günümüz düzeninde.

AB bir kemeri sıktı, halk çok sıktın deyince ise küfürü savurdu Yunan halkına; Avrupa’nın kamburu da oldular, hazır yiyicisi de, tembeli de beslemesi de. Olmadıkları hiç bir şey kalmadı, halk olmak dışında…

 Size de pek tanıdık gelmedi mi bu hikaye? 

Eminim gelmiştir. Benzer bir süreçten biz de geçmekteyiz elbet. Bizlere Merkel  hazretleri değil de, Tayyip hazretleri küfretmekte. Troika’mızın yerinde ise yardım heyeti var, bir de Mungan’ımız Maliye’de…

Sadece bizde de değil elbet benzerlikler. Avrupa’nın İspanya’sı, Portekiz’i, dünya genelinde ise daha bir çok ülkesi yaşıyor benzer neo-liberal geleceksizliği.

Peki neden Yunanistan?

İlk demokrasi örneği Atina Şehir Devleti’nde gerçekleşmiş ve oradan yayılmıştı dünyaya. Bugün ise o coğrafyanın beşik görevi gördüğü demokrasinin, Neo-liberal yıkım politikalarına karşı Avrupa’daki ilk zaferi çıkıyor karşımıza Yunanistan sandığından.  Beraberinde ise bölgeye yayılmasının umudunu…

Bir çok sebep sayabiliriz umudun Yunanista’da yeşermesine, ya da sadece rastlantı deyip geçedebiliriz. Fakat eğer böyle yaparsak göremeyiz esas gerçekliği.

Bir çok halk paylaşmakta benzer bir geleceksizliği. Sistemin krizi her gün yeni bir halkın yüzüne patlıyor. Sokaklarda ise öfke yayılmakta her yerde. Meydanların dolmadığı dünya ülkesi kalmıyor neredeyse.

Peki ya yaşatılanların karşısında duracak bir özne? 

İnsanlar yığınlar halinde sokakta haykırıyor öfkesini. Peki ya kitleleşme?

İşte SYRİZA bunu başardı Yunanistan’da.Yunan halkının öfkesinin örgütledi.  Öfkesini haykıracak sesi oldu ve böylece Yunan halkı bugün bağırabildi kendisine küfredenlere: “Ben ne tembelim, ne de besleme,  halkım ve kendi kaderimi çizebilirim” diye.

Syriza Yunanlıların öfkesini örgütledi ve onlarla birlikte kendilerine dayatılan dışında da bir çözüm yolu yarattı: “Kemeri alttakilerin beline sıkarak değil, üreterek büyüyerek krizden çıkacağız” dedi.

Öfkeyi yılgınlıkla tüketerek değil, umuda dönüştürüp büyüterek ilerledi.

Peki şimdi ne olacak?

Bu zafer tehlikeler de barındırıyor elbet. SYRİZA durumu belki de LTB’den de kötü bir ülkenin yönetimini devralacak. Irkçı Altın Şafak’da sandıktan gücünü koruyarak çıkmış durumda. SYRİZA’nın düşmesi halinde Yunanistan Neo-Nazi’lerle de yüzleşebilir.

Avrupa’nın ezilenleri umudununu şu an SYRİZA ile yükseltmekte. AB teknokratları elbet bu durumun farkında ve başarısıği için uğraşacak Yunan halkının.Çünkü biliyorlar onlarının başarısının kendi sonları olacağını. Başarısız olmaları halinde bu tüm bölgeye yayılan umut, bir umut kırılması da oluşturabilir elbet.

Ne kadar yükseğe çıkarsan, düşüşün etkisi de bir o kadar sert olur durumu yani. Fakat düşmekten korkup  adm atmamaktan daha tehlikeli değil elbet bu durum.

SYRİZA bugün tüm dünyaya örgütlü bir sol yapının ve halkın birleşmesi halinde kapitalizmin beşiğinde   dahi kazanılabileceğini gösterdi bizlere. Bu zafer dalga dalga bölgeyi sarabilir.

Bunun işaretleri de görülmekte. İspanya’da Podemos’un  ani yükselişi bunun en açık örneği.

Peki biz ne yapababiliriz?

SYRİZA’nın zaferi Kıbrıslı Türkler arasında da bir heyecan yaratmış durumda. Sonuçların açıklanmasının ardında zafer turuna çıkalım denilse çıkacak olanlarımız azımsanacak sayıda değildir sanırım.

Bizlere düşen de Yunan halkının zaferini selamlamakdır elbet, fakat bu zaferin sarhoşluğunu yaşamak bizlere düşmez. SYRİZA zaferi tüm dünya solu için de yarattı belki. Fakat zafer için biz emek harcamadık ki.

Yapabileceğimiz hiçbir şey yoktur diyemeyiz…

Daha fazla zafer için kendi “Yol”umuzu sağlamlaştırabiliriz bizler de. Öfke SYRİZA’sız bir işe yaramaz ki zaten…

Yunan halkına da, neo-liberal yıkımla yüzleşen dünya halklarına da en büyük katkı ancak daha fazla SYRİZA yaratarak sağlanalabilir.

Ancak böylece yenilebilir karanlık ve güneş doğar aydınlık yarınlara …

Be the first to comment

Leave a Reply