Ateşten Gömlek – Fatih Bayraktar

Image processed by CodeCarvings Piczard ### FREE Community Edition ### on 2014-11-10 04:37:52Z | http://piczard.com | http://codecarvings.comÿÚÇ]^o

Trodos dağlarını yaklaşık bir hafta boyunca saran alevler sonunda söndürülebildi…

Geriye kapkara tepeler, külle örtülmüş topraklar, hayatlarını kaybedenler, yaralananlar kaldı…

Bir de Kıbrıslı Elen ve Kıbrıslı Türk halklarının nasıl birlikte yaşayabileceklerine dair sonu gelmez tartışmalar…

Bu yüzden de yazının başlığını Halide Edip Adıvar’ın ünlü romanı “Ateşten Gömlek” koymayı uygun buldum…

Neden mi?

Öncelikle felaket zamanlarının insandaki iyiyi, yardımlaşmayı, dayanışmayı ortaya çıkaran bir yönü olduğunu ortaya koyalım…

Yangında da –en azından bir kısım insan için- bu yön açıkça ortaya çıktı, dayanışma mesajları atanlar olduğu gibi, fiilen yangına müdahale edenler de oldu…

Ancak kuzeyden başka bir kısım insanın bu felaketi kutlaması, güneyden başka bir kısım insanın ise yardım çağrılarını işgalcilerden! geldiği için açıkça reddetmesi hepimizin üzerine ateşten bir gömlek giydirdi…

Ancak bu tepkiler ne bir anda ortaya çıkmıştı ne de aynı insanların geçmiş tepkileriyle tutarsızlık içeriyordu…

Kıbrıs’ın kuzeyine bakalım…

Sağ siyasal çizgide olanlar geçmişte de olduğu gibi “Bakın yardım etmemizi bile engellediler. Bunlarla yaşanmaz.” söylemini yükselttiler…

Sol yelpazedekiler “Ortak yurt, ortak acı, ortak sorumluk” diyerek acıyı ve sorumluluğu paylaşmaya çabaladılar…

Bizde yoktur denilen faşistler ise neredeyse çalgılı çengili göbek atarken, aynı anda nefret kusan söylemlerde bulundular…

Kıbrıs’ın güneyine bakalım…

Kıbrıs Cumhuriyeti’ni fetişleştirenler hep bir ağızdan devletin hakimiyet alanlarını, insani olanın önüne geçirdiler…

Soldakiler tam bir sessizliğe bürünüp, devlet fetişistlerinin kuyruğuna takılıp gittiler…

Faşistler ise yukarda da yazdığım gibi “Yardımınızı istemeyiz” derken işgal üzerinden nefret kusmaya devam ettiler…

Yani sözün kısası halkların kardeşleşme sürecine katkıda bulunabilecek, küllerimizden yeniden doğmamıza yardımcı olabilecek bir süreç neredeyse kalıplaşmış tutumlar yüzünden yitirildi…

Peki yitirilmiş olunan bir süreç sonrakilerin de yitirilmiş olması anlamına mı gelir?

Kesinlikle hayır…

Şimdi yapılması gereken “Ortak yurt, ortak acı, ortak sorumluk” diyenlerin bu sorumluklarını pratiğe geçirecek yolları bulmasıdır…

Bu yol öncelikle her bir örgütün güneydeki partneriyle ortak hareket ederek yanan bölgelerin tekrar ağaçlandırmasını sağlamasıdır…

Ancak bu yapılırken hem kuzeyde hem de güneyde yükselen faşizme karşı teorik  (makaleler ve bildirilerle) ve pratik (güçlerimizi sokağa çağırarak) bir mücadeleyi de örebilmektir…

 

Fatih Bayraktar
Bağımsızlık Yolu Üyesi